Terör Sorununda Af ve Pişmanlık
Terör sorununu, Türkiye'nin bir etnik meselesi olarak takdim eden çevreler, ağız birliği ederek 'Kürt sorununun çözümünde demokratik ve barışçı önlemler'den bahsederler. Bu görüşü savunanlara, 'Bunlar nelerdir?' diye sorduğunuzda, ya hiç cevap alamazsınız ya da kültürel haklar diye başlayıp Kürtçe yayın, Kürtçe eğitim ve öğretim diye sayarak her defasında 'kapsamlı bir af'tan söz ettiklerini görürsünüz.
Aslında bu 'önlemler' en masumâne sayılabilecek olanlardır. PKK'nın Meclis'teki temsilcileri, peşmerge yönetimi ve eski tüfek Kürtçüler ile bunların yılmaz savunucularının hesapları bambaşkadır. Bu hesaplar zaman zaman açığa çıkmakta ve telâffuz edilmektedir. Türkiye'de federatif sisteme gidilmesi ve Güneydoğu bölgemizin etnik esasa göre özerkliğinin istenmesi, Yeni Anayasa'da üniter yapıya aykırı hükümler talep edilmesi, hattâ farklı dil ve federe bölge bayraklarının dile getirilmesi, nihai hedefin 'bölünme' olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
* * *
Bugüne kadar güvenlik güçlerinin terörle mücadelesinin lüzumunu ve sınır ötesi operasyonu savunmamıza rağmen, terörle mücadelede bunların yeterli olamayacağını ve âcilen siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel bir 'Terörle Mücadele Programı'nın hazırlanması gerektiğini her zaman söylüyoruz. Bu programın içinde istihbarat, psikolojik harekât ve güvenlik güçlerinin kullanımı da bulunacaktır.
Hükûmetin açıklama yapmamasına karşılık, böyle bir Terörle Mücadele Programı'nın hazırlandığını ve uygulanmasına başlandığını düşünüyoruz. Bu programın 'gizli' tutulması normal karşılanmalıdır. Aksi takdirde, iç ve dış terör odaklarının, önceden programı tesirsiz kılacak uygulamalara yönelmesi mümkün olabilecektir.
Başbakan'ın son haftada 'pişmanlık' konusundaki açıklamalarının, bu programın bir parçası olarak değerlendirilmesi doğru olacaktır. Aksi takdirde, şehitlerimizin kanları henüz yerde iken bir 'af uygulaması'na gidilmesinin, CHP lideri Baykal'ın ifadesiyle ateşi benzinle söndürmeye kalkmak kadar ters bir icraat olacağının bilinmemesi ihtimal dahilinde değildir.
Terörle mücadelede 'pişmanlık yasaları' merhum Özal döneminden beri uygulanmaktadır. Geçmişte, özellikle marksist terör örgütlerinin önemli bir kısmı, bu yöntemler kullanılarak çökertilebilmiştir. Ancak, sadece pişmanlık yasası çıkarılarak PKK terörünün bertaraf edilmesi beklenemez. Başbuğ Paşa'nın da söylediği gibi, terör örgütünün dağ kadrosunun oluşumu engellenememiştir.
Hükûmet yetkilileri ve Başbakan, teröristlere affın düşünülmediğini kesin bir ifadeyle belirtmişler; ancak TCK'daki pişmanlık ile ilgili 221. maddenin 'esnetilebileceği'nden söz etmişlerdir. Burada dikkat edilecek husus, esnetmenin, adı konulmamış bir af kanunu doğuracak şekilde yapılmamasıdır. Büyükanıt Paşa'nın dediği gibi, 'Terör örgütüne ümit verici davranışlardan kaçınmamız gerekir.' Pişmanlık uygulamasıyla dağdakileri indirmeye kalkarken, hâlen askeri harekâtın devam ettiği bir ortamda teröristleri cesaretlendirmemeye özen gösterilmelidir.
Dikkatle uygulanacak bir pişmanlık hukukuyla örgüt sempatizanlarının evlerine döndürülmesi, çözülmekte olan terör örgütünün kaynağının kurutulması bakımından sınırlı da olsa fayda sağlayabilecektir.
Hacettepe Üniversitesi Türkçe Topluluğu
Türk Dil Kurumu'nun 75. Yılı, Hacettepe Üniversitesi'nin 40. Yılı ve 'Türkçe Topluluğu'nun 10. Yılı münasebetiyle düzenlenen program çerçevesinde, dün 'Kitle Haberleşme Araçlarında Türkçe' konulu oturuma konuşmacı olarak katıldım.
Hacettepe Üniversitesi Türkçe Topluluğu, pırıl pırıl, Türkçe sevdalısı gençlerin elinde faaliyetlerini 10 yıldır kesintisiz olarak sürdürüyor. Dünyanın en güzel, en köklü, en âhenkli ve en zengin dili olan Türkçemize sahip çıkan sevgili gençlerimizi candan kutluyorum.
Onları tanıdıktan sonra, artık Türkçemizin sahipsiz olmadığına inanıyorum.
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın'ı, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Başkanı ve Türkçe Topluluğu Akademik Danışmanı Prof. Dr. Ülkü Çelik Şavk'ı ve Türkçe'ye önem veren RTÜK Başkanı Dr. Zahid Akman'ı da tebrik ediyorum.
Vakitsiz ölümüyle bizleri mateme boğan, Türkçe âşığı, Türkiyat Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Cihat Özönder'i de rahmet ve şükranla anıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.