Putin'in Berlusconi'ye latifesi
Biz Mevlana'yı Şeb-i arusla birlikte anarız. Düğün gecesi anlamına gelir. Ölümsüz gece veya beyaz gece dense sezadır. Çünkü gerçekten de ölüm, fanilikten bakiliğe geçişin sırat köprüsüdür. Mevlana bu münasebeti vuslat gecesi ve vuslat köprüsü olarak görmüştür. Ahirzamanda olduğu gibi dünya belasından ve gam kederinden, gailesinden kaçmak için değil de yaratıcıya kavuşmak için ölümü özlemiş ve gözlemiştir. Bundan dolayı ölüm onun için sevinç günü, düğün bayramdır. Geçici olanla kalıcı olanı değiştirmektir. Biz genellikle Mevlana'yı ölüm gününde ve 17 Aralık tarihinde ansak da İranlılar bizden farklı olarak doğum günüyle de tebcil ediyorlar ve anıyorlar. İranlılar burada da dikotomik yapılarını gösteriyor veya zıtlık üretiyorlar.
Rumi olarak da anılan Mevlana Hazretleri 30 Eylül 1207 tarihinde Belh'de tevellüt edip 17 Aralık 1273 tarihinde Konya'da yaratanına kavuşmuştur. Ölüm herkes için bir eşik olduğu gibi onun için şuurlu bir eşik ve geçiştir. Mevlana Hazretleri kendi dünyasından maada Batı dünyasını da etkilemiştir ve bu etki her geçen gün artmaktadır. Mevlana'ya Batı'nın ilgisi ve alakası bilindiği kadarıyla Alman şair ve oryantalist Friedrich Rückert (1788-1866) ile başlamıştır. İranlı Mevlana uzmanlarından Bahman Namwar-Mutlak bu ilginin Fransız ve İngiliz edebiyatında devam ettiğini ve özellikle de Fransa'da Fransız yazar Maurice Barres üzerinden geliştiğini ifade etmektedir.
...
Mevlana Barres için sadece edebi bir model olmayıp aynı zamanda bir davranış modeli veya üsve-i hasene yani davranış kalıbıdır. Barres, Türkiye ve dünyada birçok kişinin Mevlana okuduğunu görmüş ve kendisi de yazarları etkilemek için onunla aynı metodu kullanmış ve onun da ötesinde Hıristiyanlığı tebşir ve tebliğ etmek için de aynı tekniklere başvurmuştur. Bahman Namwar-Mutlak'a göre, Barres örneği, aynı zamanda Rumi'nin çok farklı iklimlerde çok farklı şiir kalıplarını ve sosyal davranışları ve mistik anlayışları etkilediğini göstermektedir. Bahman Namwar-Mutlak'a göre, Mevlana beşeriyet için solmayan bir ilham kaynağıdır. Filhakika, 20'nci yüzyılı etkileyen en önemli düşünürlerden birisi Mevlana Celaleddin Rumi'dir. 20'nci yüzyılın başlarında şöhretini Hayyam'la paylaşmıştır. Lakin 20'nci yüzyılın sonlarında Hayyam'ı geride bırakmış ve birincilik tahtına oturmuştur. Batı'da matbaa kullanılmaya başlandıktan sonra İncil'le birlikte en fazla tiraja sahip olan kitapların başında Bin Bir Gece Masalları gelmektedir. Hala Batıda en fazla basılan ve dağıtılan kitap İncil'dir. 20'nci yüzyılın başlarında ise İncil'i Hayyam'ın rubaileri takip ederken sonlarında yerine Mesnevi geçmiştir. Mevlana önce yüzyıl içinde Hayyam'ı yakalamış ve ardından da geçmiştir. Başka bir ifade ile Mevlana yüzyıl içinde Hayyam'ın tahtını sallamıştır. Dünya Hayyam'ın dünyasından Mevlana'nın dünyasına geçmiştir. Bu ne anlama gelmektedir? Bunun anlamı Reb-i Bin Amir'in Rüstem'e söylediklerinde gizlidir: Sizi dünyanın darlığından ahiretin genişliğine ve dinlerin zulmünden İslam'ın adaletine çıkarmaya geldik.
Bugün hala Putin gibiler Mevlana yerine Hayyam'ı okuyorlar ve yeğliyorlar. Zira dünya görüşleri aynı. Dünyaya aynı pencereden bakıyorlar. Bu okumaları reflekslerine kadar sinmiştir. Kendisi gibi bir hedonist yani hazcı olan İtalyan Başbakanı Berlusconi'ye tam Hayyamca bir latife yapmıştır. Rusya'nın Yaroslavl kentinde düzenlenen Dünya Politika Forumu'na katılan ve burada Rusya Başbakanı Putin ile görüşen Berlusconi'nin, ortalama insan ömrünü 120 seneye çıkarma çalışmaları yapan bir kuruma sponsorluk yapacağı yönündeki sözlerine şakayla karşılık veren Putin, ortalama ömrün 120 yıl olduğu zaman, her iki liderin de 120 yaşına kadar ülkelerini yönetebileceklerini söylemiş ve bu yöndeki temennisini dile getirmiştir. Hayyamcılık, eyyamcılıktır. Bolşevik rejiminden sonra şimdi Rusya, eyyamcılığın ve Hayyamcıların elindedir. Mevlevilik ise geçmişiyle geleceğiyle zamanı ve mekanı kucaklamak ve kuşanmaktır. Hayyamcılık, bilinmezcilik ise Mevlevilik ihsan makamı ve görerek ibadet etmektir. Hayyam sadece bu dünyaya bakarken Mevlana üçüncü yani iç ve basiret gözüyle öteleri de görmekte ve temaşa eylemektedir. Hayyam sevdiği bu dünyadan usandığı halde ötelerden de bir çağrı umudu yoktur. Mevlana ise bu dünyadan usanmadığı gibi kafesini kırarak ötelere de can atmaktadır. Mevlana, Hayyam gibi felsefeyi yangın yerine çevirenlerin tiryakı, panzehiri ve itfaiyesidir. 20'nci yüzyılın son çeyreğinde dünyanın en çok okuduğu bilge, Mevlana ise demektir ki, 21'nci yüzyıl da Mevlana yüzyılı olmaya ve onunla birlikte anılmaya namzet ve adaydır. Belki 21'inci yüzyılda Berlusconi, Sarkozy ve Putin gibi eyyamcı ve Hayyamcı liderler de yerlerini Mevlana kademi ve anlayışı üzerine olan liderlere bırakırlar. Dünya böylece Mevlana'nın bütüncüllüğünü, terütazeliğini solur ve terennüm eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.