D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Eksen İsrail mi?

Eksen İsrail mi?

Türkiye’nin 21. Yüzyılı, 20. yüzyılına benzemeyecek; bu giderek daha fazla hissediliyor. Farklılaşmanın en fazla görünür olduğu alan, dış siyaset. İşe bakın ki, Türkiye’nin şu sıralar takip ettiği dış siyaset, içeride ve dışarıda, “yeni Osmanlı siyaseti” olarak tanımlanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti neden böyle bir siyaset takip etsin ki? Elbette etmiyor! Fakat, bu yeni siyaset, neden “yeni cumhuriyet siyaseti” olarak görülmüyor?
Bunun sebebi “Cumhuriyet”in alışılmış dış siyasetine bakılarak anlaşılabilir.
Açık konuşalım: Türkiye Cumhuriyeti, o zamanki dünya patronu İngiltere öncülüğünde batılı sömürgecilerin Osmanlı Devleti’ni tasfiyesi sonucu kuruldu. Millî Mücadele’den sonra iki barış ihtimali vardı. Birincisi, yeni Türkiye’yi oluşturacak kadroların Osmanlı Devleti’nin tasfiyesini emperyalist devletlere bırakmadan yapması ve 1. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı sınırları içinde bulunan ülkelerle ilişkilerin sürdürülmesiydi. Bu mümkün olmadı.
Lozan’da Osmanlı Devleti’nin tasfiyesi İngiltere ve müttefiklerinin arzuları doğrultusunda, yeni Türkiye’yi kuracakların tasvibi ile yapıldı. Bu tasvib sadece coğrafi sınırlar ve maddi mirasla ilgili değildi. Manevi mirasın reddedilmesini de mündemiçti. Osmanlının maddi mirası kadar manevi mirası da önemlidir. Bu manevi mirasın en görünür olduğu alan dış siyasettir.
Osmanlı Devleti’nin tasfiyesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne yolu açan batılılar, aynı zamanda Arap bölgelerinde manda idareleri kurdular ve bazı emirliklere de cevaz verdiler. Fakat en önemlisi, Filistin’e Yahudi göçüne ve mutasavver bir Yahudi devletinin oluşmasına zemin hazırladılar. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra da İsrail devleti ilan edildi.
İsrail’i ilk tanıyan devletler arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin olması tesadüf müydü?
Hayır! Cumhuriyet siyasetinin tabii sonucuydu. Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşmasına kapı aralayan irade bu sefer Osmanlı toprakları üzerinde yeni bir devlet oluşturuyordu. Bu devleti Türkiye’nin geç tanıması demek, Cumhuriyet dış politikasının belirlenmiş sınırları dışına çıkması, hatta İsrail’in meşruiyetini askıda bırakması demekti.
Son günlerde içeride ve dışarıda ateşlenen “eksen kayması” tartışmaları ancak bu zeminde doğru anlaşılabilir.
Türkiye’nin İsrail ne yaparsa yapsın, nasıl davranırsa davransın, ilişkilerini en üst seviyede sürdürmesi, 1920’lerde belirlenmiş olan siyasete uygundur. Fakat, bugünün dünyasında Türkiye Devleti’nin bu siyasete sadık kalması imkansızdır.
28 Şubat, devleti mutad Cumhuriyet siyasetine döndürdü. İsrail’le ilişkiler en üst seviyeye çıkarıldı. Askerler, ihaleleri tereddütsüz İsrail firmalarına verdiler, çok sayıda gizli anlaşma imzaladılar. Bu belli ölçüde ABD’nin yeni teknolojileri Türkiye’ye İsrail üzerinden verme siyasetinin bir sonucu idi.
28 Şubat hükümetleri sona erdikten sonra, Türkiye siyasetini İsrail’le çatışmaya girmeden geliştirmeye çalıştı. Fakat son yıllarda bu çatışmasızlığın sürdürülmesi güçleşti. İki olay, bu sonucu belirginleştirdi. Birincisi, Gazze’ye İsrail saldırısı ve sonucunda çok sayıda sivilin öldürülmesi, ikincisi daha sembolik bir olay olan insani amaçlı Mavi Marmara gemisinin milletlerarası karasularda durdurulup, 9 TC vatandaşının katledilmesiydi.
Bu vak’adan sonra ipler koptu. Dünya kamuoyunda da paralel tepkiler oluştu. Fakat o sıralarda, Türkiye’nin belli başlı bir gazetesinde yıllardır dış siyaset yazıları yazan bir kohen (türkçesi kâhin), bunun İsrail’i sıkıştırma konusunda kalıcı bir sonuç doğurmayacağı, güçlü Musevi varlığının devreye girerek ABD’nin siyasetini etkileyeceği kehanetinde bulundu.
Bu kâhinin kehanetleri çıkıyor! İsrail ve uluslararası uzantıları, Türkiye’nin batı dünyasından uzaklaştığını, İslamcılaştığını; bu siyaset değişikliğinin ABD’nin ve Avrupa’nın çıkarlarına aykırı olduğunu, çeşitli kanallarla yayıyor. Bu propagandanın “eksen kayması” olarak içte ve dışta yaygınlaştırıldığı kolaylıkla görülebiliyor.
Eğer eksen İsrailse, bundan sonra Türkiye’yi bu eksende tutmak mümkün olamayacak demektir!



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi