Ertuğrul Özkök’ün ahlak sınavı
Dostumdur, oturup kalkmışlığımız, “halleşmişliğimiz” vardır ama bu çakmayacağım anlamına gelmez.
Hem çakacağım, hem de kendi iddiasıyla yüzleştireceğim.
Konu şu:
Hanefi Avcı’nın evinde yapılan aramada 25 adet illegal “dinleme kaseti” ele geçirilmiş...
Eski bir istihbarat müdürü, legal yahut illegal, hangi yollardan elde edilmiş olursa olsun, evinde “dinleme kaydı arşivi” tutar mı? Bu bilgileri ne için ve ne adına saklar?
Hanefi Bey’in arşivindeki kasetlerden biri, gazeteci Mehmet Ali Birand’a aitmiş...
Demek ki, Birand’ın kimlerle ne konuştuğu, hangi çevrelerle düşüp kalktığı, telefonda kime ne söylediği ya da fısıldadığı, kimden hangi “özel isteklerde” bulunduğu epey bir zamandır Hanefi Avcı’nın malumu...
Soruşturmayı yürüten savcılar, Birand’ı Beşiktaş Adliyesi’ne çağırıp ifadesine başvurmuşlar.
Şikâyetçi olup olmadığını sormuşlar.
Birand büyüklük gösterip, “Hayır, şikâyetçi olmayacağım” demiş.
Şimdi sıkı durun...
İllegal dinleme kayıtları arasında Ertuğrul Özkök’ümüzün de ismi bulunuyor. Ben internet sitelerinin yalancısıyım... Hadi ismini de vereyim, Hadi Özışık bozulmasın: “İnternethaber”in yalancısıyım.
Demek ki, ünlü kişilerin özel hayatlarında yapıp ettiklerine meraklı Hanefi Bey, “dinleme paranoyasıyla” hem bizleri, hem kendisini perişan eden Ertuğrul Özkök’ün de konuşmalarına kulak kabartmış.
Birand davacı olmadı.
Kendisi “müddei” bir kişilik değil... İkide birde “Koca kulak beni dinliyor, yandım bittim mahvoldum” diye ortalığa dökülmüyor, yasa dışı dinlemeleri siyasi iktidara fatura etmek için bin
dereden su getirmiyor, “koca kulak edebiyatı” yapmıyor, ahlak dersi vermiyor, “korku cumhuriyeti” filan gibi laflar etmiyor... Davacı olmamasını anlarım.
Bakalım Özkök nasıl bir tavır takınacak?
Birand gibi bağışlayıcı damarı mı kabaracak, yoksa “koca kulakların” peşine mi düşecek?
Bu gözler bombacısını affedenleri gördü.
İşkencecisine karı kız ve garsoniyer ayarlayanları gördü.
Darbecisine kol kanat gerenleri gördü.
Fişlemecisine “Paşam paşam” diye yaltaklananları gördü.
İdeolojik örtüşme ve maslahat, bazen geçmişin bütün günahlarını silebiliyor! Herşey mümkün...
Bakalım Özkök ne yapacak?
Meslekteki son yıllarında “Cemaat Avcısı” rolüne bürünüp ulusalcı ve laik gönüllerde taht kuran “dinlemecisine” ne tür bir muameleyi uygun görecek? Feci meraktayım...
Bugüne kadar Özkök’ten, “yasa dışı dinleme ahlaksızlığına” ilişkin, okumadıysam, en az 500 adet yazı okudum.
Başbakan’a veryansın etti, parlamentoya veryansın etti, TİB’e veryansın etti, “yandaş medya”ya veryansın etti...
Hızını alamadı, “korku cumhuriyeti oluşturuluyor” dedi, “endişeliyiz” dedi, “koca kulak hayatımızı karartıyor” dedi, “yarına çıkmamız bile kuşkulu” dedi, “faşizmin ayak sesleri” dedi, “sivil vesayet” dedi...
Dedi de dedi.
Dediklerine, bazı çıldıran ablaları ve “Beyaz Türk yancılarını” da inandırdı.
Bütün bu dediklerinden sonra ne yapacağı cidden merak konusu...
Bağışlayıcı damarı kabarırsa, hayatının en ciddi “ahlak sınavından” mağlup ayrılmış sayılacaktır... Ki, o zaman elimden kim alacak onu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.