Siyasi veya ideolojik aşk gerçekleri unutturur mu?
Tıp tarihi yanılgılarla doludur. Orta Çağ'ın sonlarına kadar, Avrupa'daki tıp okullarındaki anatomi derslerinde Bergamalı Galen'in (MÖ 2'nci yüzyıl) hazırladığı kitaptan eğitim verilirdi.
Savaş meydanlarından alınan cesetler üzerinde araştırma yapılmaya başlandıktan sonra 16'ncı yüzyılda, Galen'in kitabındaki vücudun insana değil maymuna ait olduğu anlaşılacaktı.
Bağnaz Katoliklik insan vücudu üzerinde araştırma yapılmasını yasakladığı için, bu yanılgı yüzyıllarca sürmüştü. Bu yasağı delip bir insan vücuduna otopsi yapan Vesalius, tıp tarihinin büyük yanılgısını sona erdirmişti.
İnsanın davranışlarına ve duygularına kalbin değil beynin yön verdiğinin anlaşılması için de çağların geçmesi gerekti.
Modern tıbbın babası Kos'lu Hipokrat'a (MÖ 4'üncü yüzyıl) göre aşk dahil bütün duyguların kaynağı kalpti.
Günümüzde bile aşkı simgeleyen figür, stilize edilmiş bir kalbi delip geçen ok değil midir?
"Cesur yürek", "Taş yürekli" veya "Kırık kalpli" gibi kavramlar, cesareti de, merhametsizliği de, aşkı da kalbe bağlamazlar mı?
Herşey beyinde
Oysa artık bütün duyguların beyinde oluştuğunu biliyoruz.
Ayrıca beynin fonksiyonlarından çoğunun da yeni yeni anlaşılmaya başladığını biliyoruz.
Amerika'nın Stanford Üniversitesi'nde beyin üzerinde yapılan bir yeni araştırmanın sonuçları vardı BBC'nin internet sitesinde...
Buna göre Stanford araştırmacıları aşklarının ilk yoğun aşamasını yaşayan 15 öğrenciyi bunların beyin fonksiyonlarını kontrol edebilecekleri bir MR aygıtına bağlamışlar.
Sonra bu öğrencilere ilaçlarla belirli düzeyde acı (veya ıstırap) vermişler.
Bu sırada öğrencilere âşık oldukları kişilerin fotoğraflarını göstermişler.
Öğrencilerin duydukları acının azaldığı saptanmış.
Âşık olunan kişinin fotoğrafı, kokaindeki veya diğer bağımlılık yapan kimyasallarda olduğu gibi, beynin bağımlılık merkezindeki faaliyeti hızlandırmış.
Bir İngiliz araştırmacı olan Prof. Paul Gilbert de "Duygusal durumlarla acının algılanması arasında bağlantı olduğu kesindir" diyormuş.
Örneğin bir maçta sakatlanan bir sporcunun duyduğu acıya rağmen maça devam edebilmesi yoğun bir duygusal ruh hali içinde bulunmasından kaynaklanırmış.
Doğal uyuşturucu endorfin
Bu tür durumlardaki acıların, beynin dürtüsüyle salgılanan doğal uyuşturucu "Endorfin"le hafifletildiği de bir başka gerçekmiş.
New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi araştırmacıları da aşkın, insanı sakinleştiren "Serotonin"in salgılanmasına neden olduğunu saptamışlar.
Onlar araştırmalarında 20 yıldır evli olan ama aşkları hâlâ süren çiftleri kullanmışlar.
Geçen ağustostaki bir yazımda da, 35 bin yılda insanın vahşi kurdu evcil köpeğe dönüştürmesinin öyküsünü yazmıştım.
Bunda da yavru kurtların başlarını okşayınca beynin emriyle hipofiz bezinin salgıladığı "Oxytosin"in rolü ağır basmaktaydı.
İdeolojik saplantılar
Neticede yavru kurtlara kuşaklar boyu sevgi gösteren, onları kendi çocuklarıymış gibi sevip okşayan insanlar, kurtların beyinlerinin oxytosin üretmesine ve giderek vücut kimyalarının ve huylarının değişmesine neden olmuşlar.
Bir ideolojiye veya bir inanç sistemine çok katı biçimde bağlı olanların veya bir siyasi partiye aşk ya da nefretle yaklaşanların da, yurt ve dünya gerçeklerinden uzaklaşmalarını sağlayan uyuşturucu beyin salgılarına konu olmaları herhalde kesindir.
Bakalım bunu kim araştıracak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.