Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Hadi uza!

Hadi uza!

Bir kez daha pardon... “Kılıçdaroğlu büyümek istiyorsa, partideki statükocuları kapı dışarı etmelidir” demiştim ya...

Bir şey değişmez.

En az, “Baykal giderse, CHP daha sol bir parti olur” yaklaşımı kadar hoş ve aynı oranda boş bir yaklaşımdır bu.

Kılıçdaroğlu “solcu” değildir, “muhalif” değildir, “sistem karşıtı” değildir.

Bir memurdur. Küçümsemek için söylemiyorum...

Bürokrat totaliterliğin devlette “söz sahibi” kıldığı “sıra üstü” bir memurdur ve hem siyasi kavrayışı, hem de becerisi sınırlıdır. Hedefi, vizyonu, gelecek telakkisi olmadığı gibi, “hedef ve vizyon siyasetine” karşı da, memur alışkanlıkları gereğince, olabildiğince refleksiftir... Bkz. Kılıçdaroğlu’nun muhtelif beyanatları ve SSK’daki üstün icraatları.

Haa, iyi niyetlidir.

İyi eş, iyi baba, iyi komşu, iyi bürokrattır.

Efendidir, garibandır, naturası temiz bir adamdır.

Hepsi bu kadar.

Entelijansiya, neredeyse yarım asırdır, CHP’nin solcu bir parti olmasını bekliyor... Parti, “ortanın solu” şakaları ve “Karaoğlan dolduruşlarıyla” bir ara sola yaklaşır gibi olmuştu ama yaklaştığı şeyin “sol” denilen kavrayışla ilgisi yoktu.

Kılıçdaroğlu’ndan da böyle yüksek bir beklenti var.

Sanki Önder Sav’lar, Onur Öymen’ler, Necla Arat’lar olmasa bu iş daha kolay olacak, Kılıçdaroğlu eliyle “sola çekilmiş” parti yeniden “iktidar alternatifi” haline gelecek.

Kâğıt üzerinde doğru bir analiz gibi duruyor ama bu temenniyi diye getirenlerin ıskaladığı iki şey var:

Birincisi, “halk” denilen şey pek hesaba katılmıyor. Halk, galiba, neyin kendi yararına ya da zararına olduğunu “doğru analiz” yapan siyaset bilimcilerden daha iyi görüyor.

İkincisi, ortada CHP’nin olmak istediği bir sol yok. Yani, bu solun oluşabilmesinin rasyonel koşulları yok... (Bunu açmayalım; meraklısı İdris Küçükömer’i, Niyazi Berkes’i filan okusun.)

Bir de, Kılıçdaroğlu’ndan beklenen bir “sol” var ki; sadece devlet alanını tahkim eden ve “özgürlüklerle” irtibat kurmamış bu solun da, oluşması umulan solla bir alakası yok.

Şimdi diyecekler ki, “Bak, nasıl da sol ve CHP analizleri yapıyor... Bak, nasıl da iktidara bir şey söyleyemiyor...”

Eh, “yandaş kısmı” böyledir...

Kılıçdaroğlu’ndan başka şey bilmezler.

Muhalefete muhalefet ederler.

Hükümete çakmazlar.

Hele, Aydın Doğan’a kesilen vergi cezasını hiç sorun yapmazlar.

Fakat, “yandaş kısmı”nın bildiği şeyler de var.

Bunu da, Aydın Doğan’ın kesesinden muhalefet misyonuna itilmiş ağzı bozuk serseriler bilmez.

Muhalif tavır, “siyasi yürütme organına yönelik kuru kuruya muhalefet” değildir... Siyasi yürütme organı başka bir şeydir, sistem başka bir şeydir, devlet başka bir şeydir.

Devlet referansı ise bambaşka bir şeydir...

Devlet referansı olmayacak ama sen “411 el kaosa kalktı”, “Paşa başkanı hizaya soktu”, “Vay şerefsiz” diye manşet atacaksın.

Devlet referansı olmayacak ama sen Ergenekonlara, Balyozlara, şuna buna mazeret üreteceksin.

Devlet referansı olmayacak, ama sen borsada manipülasyon yapan patronunun “kişisel” ve bir o kadar da vahşi muhalefetini “onurlu siyasal duruş” diye yutturacaksın.

Hadi uza...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi