Tezkere yürürlükte
Barzani nerede, ne yapıyor?
PKK liderleri niye teslim edilmedi?
Sınırötesi operasyon sıcak takip çerçevesinde mi kalacak, yoksa gerçekten sınır ötesine uzun soluklu bir operasyon mu gerçekleştiriliyor?
Irak yönetimi ya da Kuzey Irak yönetiminin buna tepkisi ne olacak?
Daha da önemlisi ABD bu gelişmeyi nasıl okuyacak ve tepkisi ne olacak?
PKK liderlerinin Ankara’ya teslim edilmesi konusunda ABD, İran konusunda Ankara’nın kendilerine destek vermesini istiyordu. Ankara ise buna sıcak bakmıyordu..
Sonuçta sınırı geçmek zor değil. Bana kalırsa sonrası çok daha önemli.
Geçtiğiniz yerde tutunamazsanız nereye kadar gideceksiniz? Geri çekilmeniz gerekirse nerede duracaksınız?
PKK diye girip karşımızda bir Kürt direnişi bulursak ne olacak?
Peki, ABD Irak’a örtülü desteğini sürdürürse ne olacak?
Irak yönetimi, bunu kendi ülkesine yönelik tehdit olarak algılarsa durum ne olacak?
ABD elindeki teknik imkanlarla TSK’nın elindeki elektronik devreleri kilitlerse, ya da bu hedeflere yönelik karşı atak gerçekleştirirse ne olacak?
Bu sorun başlı başına can sıkıcı.. ABD’nin onaylamadığı bir harekette Türkiye’nin işi zor..
Sorunun bir başka boyutu ise, dağda sıkıştırılan terör örgütü elemanlarının eylemlerini kent merkezlerine taşıması ya da nokta hedeflere yönelmeleri ihtimali.
İşin sadece askeri yanı yok yani, siyasi, diplomatik, istihbarat yönü, en az askeri operasyon kadar önemli..
Sorunun kalıcı çözümü için bir barış planının da olması gerek.. Sadece bir örgütün elemanlarının yakalanması, eylemlerin bastırılması yetmez. O örgütü ortaya çıkartan şartların, yaşanan olayların toplum üzerindeki etkilerini sorgulamak ve şartları iyileştirmek zorundayız.
Bir başka ihtimal de TSK’yı bölgeye çekip oraya hapsetmek, orada köşeye sıkıştırmak.
Bana kalırsa asıl sorun ABD’nin bu süreçte takınacağı tavırla ilgili. ABD’nin ise bu konuda iki şartı var. Irak’ta Türk askerinin devriye rolü üslenmesi ve İran’a, Suriye’ye yapılacak saldırıda destek verilmesi.
ABD bölgeden gitmeye hazırlanmıyor. Aksine ağır saldırılara karşı yeraltına çok güçlü sığınaklar inşa ediyor..
Sorun PKK değil, ABD..
ABD’ye elini veren kolunu kurtaramaz.
ABD PKK’nın tamamen tasfiyesine izin vermez. Yarın lazım olduğunda yine kullanmak isteyebilir. Ama bu kadar büyük, yıpranmış ve hantal yapıyı da sırtında taşımak istemez..
ABD kendi PKK’sını oluşturacaktır sonunda, herkesin yaptığı gibi.
Artık PKK’nın nasıl ortaya çıktığını, Apo’nun hangi pazarlıkların ürünü olduğunu biliyoruz. Herkesin bildiğini DTP’liler de anlasa artık daha iyi olacak. Bir de milliyetçiler..
Gerçeklere sırtımızı döndüğümüz sürece birileri bu zeminde iş tutmaya devam edecektir..
PKK’lıların bile kaç PKK olduğunu bildiklerini sanmıyorum..
Bu kadar çok kullanılan bir örgütün de gelecek adına Kürt halkına bir şey verebileceğini sanmıyorum. Olsa olsa bir kaç on yıl daha kan dökerler, o kadar.
Kürtlerin şiddete başvurmalarının arkasındaki olumsuzlukların sponsorları ile, bu gerekçeleri öne çıkartıp şiddeti kışkırtanlar yine aynı çevreler.. Bunu görelim artık. Tavşana kaç, tazıya tut diyorlar.. Her iki tarafın yanlışlıkları birbirlerinin gerekçesi oluyor..
Bana kalırsa önce bu sorununun çözülmesi gerek. Aksi halde hiçbir operasyon fayda vermeyecektir. Aksine yarayı derinleştirecektir.
Temel sorun çözülmeden, yani stratejik rolümüz belirlenmeden, taktikler belirlenmeden girişilecek bir operasyon, çatışmanın kapsam ve şiddetini artırmaktan başka bir işe yaramaz.. PKK ve terör sorunu Kürt sorunu olur. Lokalize edilmiş bir sorun uluslararası arenaya yayılır ve ülke genelinde sıkıntılar yaşanır..
Temel sorun, bana kalırsa PKK’dan önce ABD’den kaynaklanıyor.. ABD isterse bu işi bir anda bitirir.. PKK bu gün için ABD’nin truva atıdır.. Türk kanı ve Kürt kanı ABD mavzerinin yağında kullanılıyor. ABD barış istemiyor. Bölge halkları arasına kalıcı bir çatışmanın, düşmanlığın nifak tohumlarını ekmeye çalışıyor.. Kürtlerin özgürlük talepleri ile Türklerin güvenlik taleplerini karşı karşıya getiriyor..
Ankara Kürtlerin özgürlük taleplerini görmek, ciddiye almak ve hukuk içinde bu talepleri meşru çerçevede pazarlıksız bir şekilde yerine getirmek zorundadır. Kürtler de Türklerin güvenlik taleplerini görmek ve bu konuda yeni bir tavır geliştirmek zorundadır..
DTP, kendini bir terör hareketi ile özdeşleştirerek, işi yokuşa süren, kışkırtan, meydan okuyan, işi geren uslubundan vazgeçmek zorundadır..
Kürtlerin Türklere ya da Araplara karşı kazanacak bir zaferleri yok. Bizim birlikte, bölge dışı unsurlara karşı kazanacak bir tek zaferimiz vardır ve bunu ancak birlikle sağlayabiliriz.
Birbirimize mecburuz. Her iki tarafın da bu konuda atmaları gereken adımlar var.. Taraflar empati yapmak, acılarını ve taleplerini ciddiye almak zorundadır..
Eğer krizi doğru yönetmeyecek olursak, kriz bizi yönetir..
Hala iş işten geçmiş değil. Hatta bu süreçte bir çok kişi gerçeği gördü.. İnat ve meydan okumadan vazgeçmeden bir yere varamayız..
Zor oyunu bozar.
Zulm ile abad olunmaz.
Kan kanı çağırır.
Bir terör örgütünden önce, devletin bu konuda örnek olacak olumlu bir yaklaşım içinde olması gerekir..
İnsan hakları, hukuk devleti, kültürel haklar konusunda devlet, bu çatışmayı erteleme sebebi olarak gören bir bahane arayışından uzak durarak doğru yönde ileri doğru adımlar atmaya devam etmelidir.
Ama şu Tevhide olayından yola çıkarak ya da YAŞ konusundaki keyfilik sürerken ya da Çankaya inatlaşmasını bile aşacak zihinsel bir elastikiyeti gösteremeyenlerin bu konuda radikal kararlar alacağından emin olamıyorum..
Yine biz taleplerimizi ısrarla ortaya koymaya devam edelim. Sonunda dönüp dolaşıp gelecekleri yer burasıdır..
37 yıldır devam eden yanlışı herhalde bu kadar bir süre daha devam ettirecek mecalleri yok..
Selam ve dua ile..