"Demokratik çoğulculuk" mu "Çok kültürlülük" mü?
Japon yönetmen Kurosawa'nın 1950'de yaptığı "Raşomon", aynı olaya tanık ve taraf olanların, nasıl farklı açılardan baktıklarını anlatır.
Filmde bir cinayet ve bir de cinsel tecavüz vardır.
Eşkıya Tajomaru Samurai Masayuki Mori'yi öldürmüş ve Samurai'nin eşi Maçiko Kyo'ya tecavüz etmiştir.
Yapılan duruşmada öldürülen Samurai'nin de bir medyum aracılığı ile ifadesi alınır.
Ama olayın tanıkları da, tarafları da farklı şeyler anlatırlar.
Bu duruşmayı izleyen rahip Minori'nin insanlığa olan inancı yok olur.
Roşomon'u kimbilir kaçıncı defa yeniden izleyeceğim.
Çünkü yaşanılan her an, aynı olayı herkesin nasıl farklı gördüğünü ve yorumladığını doğrulayan sahnelerle dolu.
Son örnek 69 bin kişiyle yüz yüze görüşülerek hazırlanan referandumdaki 'evet'lere ve 'hayır'lara dönük ankettten verilebilir.
Evet ve hayır gerekçeleri
AK Parti'nin yaptırdığı bu ankete göre referandumda "Evet" diyen yüzde 58'in bazı gerekçeleri şöyleymiş:
-Hükümetin uluslararası alanda başarılı olması (yüzde 87.3)
-Ergenekon ve cuntalarla mücadelede sağlanılan başarılar (yüzde 80.8)
-Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması (yüzde 77.2)
-Ülke ekonomisinin gelişmesi ve vatandaşın refahının artması (yüzde 74.4) ,
-Anayasa Değişiklik Paketi'nin demokrasi, temel hak ve özgürlükleri geliştirmesi (yüzde 72)
-Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin hayata geçirilmesi (yüzde 62.4)
Referandumda "Hayır" diyen yüzde 42'nin bazı gerekçeleri de şunlarmış:
-Türkiye Batı güdümüne girmiş ve dış politikanın ekseni Doğu'ya kaymıştır (yüzde 82.9)
-Hükümet işsizlik ve yoksullukla mücadelede başarısız olmuştur (yüzde 76.3)
-Hükümet muhalefeti ve vatanseverleri baskıyla sindirmiştir (yüzde 73.1)
-Anayasa Paketi "AKP Sivil Diktatörlüğü" ne zemin hazırlamaktadır (yüzde 70.4)
-Laik yaşam tarzına yönelik tehdit ve baskıların arttığı algısı (yüzde 66)
-Kürt Açılımı" ile PKK'ya taviz verildiği ve ülkenin bölünmenin eşiğine getirildiği algısı (yüzde 62,5)
Çok kültürlülük mü? '
Evet'çilerin ve 'hayır'cıların gerekçelerini karşılaştırdığınızda, bunların sanki farklı ülkelerde yaşayan insanların gözlemlerini ve yargılarını oluşturduğunu sanabilirsiniz.
Demokratik çoğulculuğun yansıması demek ki böyle oluyor.
Karalarda iyi görünenin kıyılarda kötümserlik yaratması başka türlü nasıl izah edilebilir?
"Demokratik çoğulculuk" acaba aynı zamanda "Çok kültürlülük" anlamına da gelebilir mi?
Bu kavramı en son Almanya Başbakanı Merkel'in Hıristiyan Demokrat gençlere hitaben "Çok kültürlülük süreci başarısızlıkla sona erdi" demesi vesilesiyle hatırladık.
Merkel Alman toplumuna uyum sağlamayan, Almanca öğrenmeyen ve Almanya'da yaşayıp çalışan yabancıları işaret ediyordu konuşmasında.
Kürt realitesini konu alan bir açık oturumdaydım.
Konuşmacılardan biri "Anadolu kültürü kucaklayıcıdır ve çok renklidir" dedi.
Bir Kürt siyasetçi buna itiraz etti,
-Sizinki Anadolu kültürü, bizimki ise Mezopotamya kültürüdür, diye cevap verdi.
Acaba şimdi de "Kara kültürü" ile "Kıyı kültürü" arasındaki farkları konuşmamız mı gerekiyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.