CHP'nin 'Perestroyka'sı

CHP'nin 'Perestroyka'sı

CHP'de neler olup bittiğini anlamak gerçekten zor... Derin bir değişim sancısının yarattığı iç hesaplaşma mı yaşanıyor yoksa sadece sloganlarla gerilim siyasetinden beslenen bir yol mu izleniyor henüz belli değil.
İkisi de olabilir. Hatta daha da fazlası var. Çünkü ortada birden fazla CHP olduğu çok açık.
Deniz Baykal'ın, Önder Sav'ın, asker sivil bürokratların, kentli elitlerin hatta Bedri Baykam'ın bile kendi CHP'si var.
Şimdi bunlara bir de "halka dokunan" Kemal Kılıçdaroğlu- Gürsel Tekin ikilisi ekleniyor.
Bu tablo CHP'nin derin bir sancı yaşadığını gösteriyor. Bu yüzden en sert söylemlerle resepsiyona, başörtüsüne karşı çıkılıyor, öte yandan Abant'ta başlayıp İstanbul'da süren arama toplantılarında inanılmaz fikirler çarpışıyor. Yani görünen eski CHP ama arka planda kafa yoran bir başka CHP daha var.
Peki, orada ne konuşuluyor? Şimdi, gelin İstanbul'da basına kapalı yapılan toplantıda neler konuşulduğuna yakından bakalım.
Bu köşeyi izleyenler Dr. Muhammet Çakmak adını bilir. Türkiye'de din sosyolojisinde önemli çalışmalara imza atan Çakmak, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi...
CHP'nin davetiyle katıldığı toplantıda önce bir tespit yapıyor: "Türkiye'de gelişen yeni dili CHP'nin anlama problemi var. Bu problem, aynı zamanda Türk modernleşmesinin problemidir. CHP bu süreci anlayamadığı için bu modernleşmeyi bir başkalaşma, yozlaşma olarak algıladı. Oysa sosyolojik hayat doğal olarak evirildi."
Çakmak bu tespiti yaptıktan sonra CHP'nin dünyayla ilişkisine değiniyor: "CHP dünyadaki değişim süreçlerinin de olağanüstü dışında kaldı." Sonra da ekliyor: "Bugün CHP'nin gündeminde ne Avrupa, ne Asya, ne Ortadoğu var. Hiçbiriyle ilgilenmiyor. Avrupalıdan ürküyor, Arapları küçümsüyor, Asya ve Balkanlar'dan uzak duruyor. ABD zaten öcü... Dünyanın hiçbir yeri ile ilgili fikri yok. CHP, 'Ben modern dünyayı algılıyorum' diyebilmeli, algıladığını hissettirirse umut veren bir yapıya dönebilir."
Çakmak, sözü iç siyasete getiriyor: "CHP Türkiye'nin içine de dünyaya baktığı gibi ufuksuzlukla bakıyor. Dindarlar ve Kürtler işe yaramaz adamlar olarak niteleniyor.
CHP bu körlükten derhal kurtarılmalı. Toplum, karşısında dünyadaki gelişmeleri algılamış bir yüksek aklı görmeli." "

Başörtüsü tartışılmamalı..."
CHP'lilerin pür dikkat izlediği Çakmak, bir de çarpıcı öneri getiriyor: "Toplum semboller ve şifreler üzerinden yürür. Topluma CHP üzerinden yürüyebileceği yeni semboller ve şifreler sunulmalıdır.
İlk adım, genel merkezi çevreleyen duvarların törenle yıkılmasıdır. Şifreli asansörler halkla buluşmayı engelliyor. 'Parti merkezi mi CIA merkezi mi?' belli değil."
"CHP'nin sorunu sosyolojik değil ontolojiktir" diyen Çakmak, CHP'nin ontolojik bir dile yani toplumu derinden sarsan bir dile sahip olması gerektiğini söylüyor ve sözü güncel konu başörtüsüne getiriyor: "Başörtüsü asla tartışılmamalı. Postmodern algının yaratıldığı bir çağda, kadınların nasıl giyineceğini erkeklerin belirlemesi insanlık dışı bir durumdur. Kadınlara nasıl giyineceğini dayatan yüzyılın en ilkel düşüncesidir. CHP çıkıp diyecek ki, 'Ben insanlığın bu rezil suçundan kadınları kurtaracağım ve onların teminatı olacağım.' Bu tartışılırsa o zaman Hitler'den ne farkınız kalır. CHP, bunu demezse tarih dışına itilir."
Çakmak'ın şu son sözleri alkışlarla karşılanıyor: "Dışarıda süren bir sosyoloji var. Sorun burada. Algını değiştirmezsen toplumla buluşamazsın. CHP yeni bir rüya yaratmalıdır."
CHP'nin İstanbul toplantısında sadece Dr. Çakmak değil, Prof. Dr. Fuat Keyman, Kemal Köprülü, Doç. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Orhan Tekelioğlu da mükemmel konuşmalar yapıyor. Yüze yakın CHP'li deyim yerindeyse bu konuşmaları ağzı açık dinliyor.
Anlaşılan CHP halka dokunmaya başlıyor, dokundukça da sevecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi