Korku İmparatorluğu’na tasallut!
Önder Sav, partinin eksenini kaydırmakla suçladığı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendi elleriyle Genel Başkan koltuğuna oturtmuştu.
CHP’nin ekseni neydi ki nereye kaydı?
Kürtlere, dindarlara, gerçek solculara karşı çıkıp, asker payandasıyla iktidar olmaya çabalayan bir eksende oturmuyor muydu CHP son dönemde?
Bu eksen işe yarayabilirdi eğer darbe yapılabilseydi.
Ama yapılamadı... Millet desteğini arkasına alamayacağını görenler darbeden çark etti.
Anayasa referandumu son umuttu Korku İmpartatorluğu’nun varlığını sürdürebilmesi için.
Eğer referandumdan “Hayır” çıksaydı Korku İmparatorluğu, güçlendiğini
varsayarak saldırıya geçecek, darbe tutkunları da iktidarı zorbalıkla ele geçirme çabalarını yoğunlaştıracaklardı.
Olmadı. Millet bir kez daha sağduyusunu sandıklara taşıdı.
Ve o zaman, CHP’nin başına, paraşütle gelen Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmaya başladı.
Ama ağzından çıkanlar mehter takımı yürüyüşü gibiydi; iki ileri bir geri. Türban diyor, çark ediyor... Kürt sözcüğünü ağzına alamıyor, lafı evirip çeviriyor... Alevi olmasına karşın cemevleriyle ilgili tek laf etmiyor... Önce Çankaya’ya gideceğini söylüyor; sonra Korku İmparatorluğu’nun çatık kaşlarına bakıp, hanımefendinin başı kapalı diye resepsiyona gitmiyor...
Böyle siyaset yapılabilir mi? Ağzından her çıkan sözü üç dakika sonra yutarak milletten oy isteyebilir misin?
Türkiye’nin büyük bir değişim geçirdiğini anlayamadı Korku İmparatorluğu. Kılıçdaroğlu, o da Gürsel Tekin’i dinlemeye başladıktan sonra, gerçekleri yavaş yavaş kavramaya başladı. Ve kıyamet koptu.
Bundan sonra olacaklar fasa fisodur, arkadaş!
Kavga Kılıçdaroğlu’yla Sav arasında değil. Kavga, değişen Türkiye’ye ayak uydurabilme çabasına soyunmak isteyenlerle, Atatürk ve Atatürkçülüğü zorbalık, dayatmacılık sananların ve darbelerden medet umarak doruğa tırmanmaya çalışanların kavgasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.