‘Seçime kadar genel başkan’ ne demek?
Deniz Baykal, İzmir’de “fetva” vermiş! “Seçime kadar partiyi yönetme görevi genel başkana verilmiştir!”
Seçimden ana muhalefet partisi olarak çıkarsa CHP ne olacak?
Kemal Kılıçdaroğlu alaşağı edilecek!
Öyle mi?
Baykal’ın ima ettiği bu!
Peki kimse kalkıp da Baykal’a neden sormuyor: “Senin genel başkanlık döneminde bir kez olsun iktidara teğet dahi geçemedi CHP! Ecevit’in DSP’si birinci parti oldu; sen olamadın. Ama genel başkanlığını yıllar yılı sürdürdün. Sana mı kaldı Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığına ömür biçmek?”
Sormuyor bu soruyu çünkü, kimse, gerçek anlamda CHP’de değişim istemiyor. CHP’nin değişebilmesi için sivil ve askeri bürokrasinin, yani orduyla yargının egemeni olmaktan vazgeçmesi gerekiyor. CHP, gerçek anlamda değişirse, CHP olmaktan çıkacak. O zaman da katı, ödün vermez, “Atatürk’cülüğü” dayatmacılık olarak algılayan, dediğim dedikci, “bu millet adam olmaz... olması için ensesinden tokadı eksik etmeyeceksin” görüşünü bir ömür boyu savunan tabanından vazgeçecek.
Ayrıca, seçimlere kadar kendisine “kredi” açıldığını söyleyenler acaba CHP’nin Haziran 2011 seçimlerinde oylarını artırabilmesi için gerçekten de kollarını sıvayıp çalışacaklar mı sizce?
Mustafa (Karaalioğlu)’nın Cumartesi günkü yazısında CHP’ye sorulması gereken bir soru var ki, partinin geleceğini bu sorunun yanıtı belirleyecek:
“Ne yaparız da AK Parti’yle demokratik bir yarışa girebiliriz?”
Bu soruya doğru yanıt bulamazsa CHP, gene iç çekişmeler, kavgalar ve hizipçilik devam edecektir.
Kılıçdaroğlu hem fırsat hem de bir rüzgar yakalamıştır. Türkiye demokrasisi tek kanadı çok güçlü bir kartal olmaktan kurtulabilir. Her iki kanadı da güçlü bir kartal Türkiye’yi daha da yükseklere uçurur.
NEW YORK’TA BEŞ MİNARE
Oyunculuk muhteşem... Konu olağanüstü... Müzik ayakta alkışlanacak türden... Görüntü yönetmeni nerdeyse kusursuz... Aahhh bir de senaryonu üzerinde biraz daha çalışılaymış!
Senaryo kimi zaman propaganda kokuyor, gereksiz yere. Örneğin Mustafa Sandal’ın canlandırdığı polis, “Türkiye’de idam cezası kalktı. Yargı güvenliği var. İşkence yok. Rahatça dönebilirsin” Hacı’ya bu ve buna benzer ülke propagandası gerektirmiyor film. Çünkü işlenen ana konu Bush döneminin dillerden düşmeyen, “İslami Terör” yaftasının ne kadar yanlış bir benzetme olduğunu göstermek. Gerçek anlamda İslam’ın olduğu yerde “terör” olmaz çünkü. Bu İslami Terör zırvasını uyduran Bush ve tayfasına kimse Oklahoma bombacısı Timothy McVey’i sormadı mı birader? Onunki Hıristiyan Terörü mü o zaman? Mavi Marmara saldırısı Yahudi terörü mü?
Senaryo zaaflarına rağmen gene de görülmesi mutlaka gerekli bir film New York’ta Beş Minare. Salt Türkiye’de değil, bütün dünyada izletilmesi içinse devletin elinden gelen desteği de vermesi şart!
Sözleşmeli tamam da bedelliden haber yok
Sözleşmeli er kavramı, profesyonel orduya geçişte önemli bir adım. Ama şu anda sayısı beş yüz bini aşmış, iş güç sahibi, hatta işveren konumundaki vatandaşın durumu ne olacak? Ya yabancı ülkelerde iş tutanlara uygulanan bedelliyi kaldıracaksın ya da Türkiye’dekilere de aynı hakkı tanıyacaksın.
Bu kanayan yaranın biran önce kapatılması gerek. Hem demokrat olup d hem de aileleriyle birlikte toplam iki milyon insanı boşlukta, yarınından kuşkulu bırakamazsın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.