Hadi gelin bakalım
Düşmanlarım arasında ilginç ve ibretlik bir yaklaşım belirdi: "Oktay Ekşi'ye karşılık" benim kellemi istiyorlar. İntikam almadan rahatlamayacaklar. Bu aynı zamanda basında çok eleştirdikleri ama daniskasını kendilerinin yaptıkları "bölünmenin ve kutuplaşmanın" da göstergesi.
İntikamcıların mantığı, 12 Mart faşizmine çanak tutanların "üç bizden üç sizden" mantığı: Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'ya "karşılık" Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın canları...
Aynı zamanda 12 Eylül faşizminin "bir sağdan bir soldan asalım" mantığı tabii...
Saldırıyı başlattılar, benden "reaksiyon" alamayınca gözlerine Salih Memecan'ı kestirdiler.
Başbakanı ayı, maymun ya da ampul kafalı şeklinde çizmek serbestti ama ana muhalefet liderini dansöz şeklinde çizmek büyük günahtı!
Eh, ne yapalım, bu "çifte standart" da onların fıtratlarına ve tıynetlerine yakışıyordu...
Şahsıma yönelik saldırılara gelince...
İlk taşı, eşini AKP'den milletvekili adayı yapmak isteyip bu reddedilince birdenbire iktidara düşman kesilen çok eski bir arkadaşım attı (eşi de sınıf arkadaşımdır)...
İkinci taş, bir zamanlar "Tansu Çiller'in askeri" olarak tanınan, Türkiye'nin o fetret devri geçtikten sonra kendi başına ayakta duramadığı ve hiçbir yayın organında dikiş tutturamadığı için çareyi Internet'te site kurmakta bulmuş, duyduğu hınçla ona buna sanal saldırılar düzenleyen ve ayar vermeye çalışıp gülünç olan, yüzkızartıcı suçtan (dolandırıcılıktan) hüküm giymiş eski bir sabıkalıdan geldi!
Üçüncü taşı da, yıllar boyu beni "yeterince liberal olmamakla suçlamış" ve fakat günün birinde birdenbire yüz seksen derece dönüp Ergenekoncu kesilmiş genç bir arkadaştan yedim. Bu arkadaşa cinsel tercihleri nedeniyle Ergenekon çetesi tarafından şantaj yapıldığı, böylelikle kendi yanlarına çekildiği, hatta ellerinde bu konuyla ilgili gizli bir kaset de bulunduğu piyasada dedikodu şeklinde dolaşıyor.
İsimler bende mahfuzdur, isterlerse açıklarım da. Çekinmem.
Bir yazımın bir tek cümlesini cımbızla çekip aldılar ve aleyhimde kullanmaya çalıştılar.
Yapmış olduğum, bir "espridir"...
Bir "siyasi mizah" örneğidir, gülersiniz ya da gülmezsiniz, keyfinize kalmış.
Burada, adı geçen kişilerin siyasi açıdan "ruhen imtizaç ettikleri" anlatılmak istenmektedir.
Bunun ne duygusal boyutu vardır, ne de cinsel boyutu. (Ne demiştik? Türkiye'de bir yazı yazılır, sonra da anlama özürlüler için "onu öyle demedim, böyle dedim" diye bir yazı daha yazılır demiştik.) Fakat bu siyasi espriyi "ailesine dil uzattı" şeklinde değerlendirmek için insanın ya Türkçe bilmemesi, ya çarpık beyinli ya da kötü yürekli olması gerekir. Ya da hepsi birden.
Ya da insan olmaması, özetle...
Bana saldıranlar ne yazık ki "insan" değildirler.
Haset de paçalardan akıyor galiba bazı yayın organlarında.
Bunlar amatörler. Profesyonel ve tescilli hokkabazlara gelince...
Aydın Doğan'ın bazı adamları hakkında ettiğim söz, adı üstünde, "bazı" kişiler için, az sayıda birkaç kişi için geçerlidir. İşin içine orada çalışan herkesi katıp düştükleri çukura ortak etmeye kalkmasınlar.
Ve de hiç boşuna heveslenmesinler. Bendeniz o genç arkadaşın hırçın çamuru uyarınca "demode" olabilirim (ne de olsa yaş elli sekiz) ama beni "bitirmeye" onlardan hiçbirinin gücü yetmeyecektir. Kalemimi, onlar istediği için değil, kendim istersem ve kendi istediğim zaman kırarım.
Kurban Bayramı yaklaştı ama bu gazetede önüne gelen zavallıya kelle ve paça dağıtmıyorlar, "efendiden bulup müdür kazıklamaya" çalışanlara da duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.