Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Baba sağlamcıdır

Baba sağlamcıdır

Demiştim ya, dünyanın bütün bilgilerini, bütün kriptolarını, bütün sağlık raporlarını da getirseniz, sonuç değişmez.

Hissiyatım, Özal’ın normal yollardan ölmediği yönünde.

Bir veriye dayanmıyorum.

Elimde, iddiamı somutlayacak bir belge de yok.

Hissiyat sadece...

Konu, her yıl, merhumun yakınları tarafından gündeme getirilir. Bir refika Semra Özal çıkar konuşur; bir mahdum Ahmet Özal çıkar konuşur; bir birader Korkut Özal çıkar konuşur...

Belli iddialar tekrarlanır.

Kan örneği olayına girilir. Merhumdan alınmış saç kılı örneğinin hangi ülkede mahfuz tutulduğu anlatılır. Suikast teşebbüsünden söz edilir. Bir iki generalin ismi zikredilir. “Derin yapılanma, faili meçhuller, şu uğursuz 1933 yazı” gibilerden laflar edilir, konu kapanır.

Bu yıl farklı bir şey oldu.

Kapanması beklenen konu, ilgili savcının soruşturmasıyla daha sağlam bir biçimde açıldı ve galiba hiç kapanmayacak.

Kapanmaz da umarım...

Peki, nerden icap etti bu yazı, ortada fol yok yumurta yokken?

Dönemin Başbakanı, yani “Baba” namıyla maruf muhterem Süleyman Demirel, Özal’la ilgili iddiaların ortalığa saçıldığı günlerde “lütfen” bir açıklama yapmış, “Özal’ın vadesiyle öldüğünü” söylemişti.

Doğru, herkes vadesini tamamlayınca ölür.

Fakat, bizim tartıştığımız konu, “vade”yi tayin eden saikler...

Kalp krizi geçirdiği için mi vadesini tamamladı, zehirlendiği için mi, prostattan mı, böbrek yetmezliğinden mi?

Baba, bir beyanatında, “ABD kaynaklı bir yerden (Houston Hastanesi’nden) sağlığının iyi olmadığı konusunda bize bilgi geldi. Ancak problem bilgimiz kadarıyla kalbiyle değil, prostatıyla ilgiliydi” demişti.

Dün, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk konuştu.

Bu konuda ilk kez konuşuyor.

Çünkü, Özal’ın “yakında gidici olduğunu, iki aya kalmadan öleceğini” kuzeni Emin Çölaşan’ın kulağına fısıldamış, Çölaşan da “Bizim hala oğlu bana bunları anlattı” diyerek, “Özal’ın ölümü” çevresindeki kapalı devre muhabbeti köşesine taşımıştı.

Gazeteciler, Hüsamettin Bey’e bu konuyu sordular.

Cevap vermedi.

Sadece Özal’ın çok yemek yemekten öldüğünü söyledi

Kendi ağzından dinleyelim: “Vefatından iki gün önce Orta Asya gezisinden dönen Özal’ı, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı Vekili olduğum için ben karşıladım. Nasıl olduğunu sorduğumda, çok yemek yediği için midesinden rahatsız olduğunu söyledi. Doktor değilim, ama avukat olarak çok cenaze gördüm. Midesine aşırı yüklenme sonucu ortaya çıkan rahatsızlığın kalbini etkilediğini düşünüyorum. Zehirlenme konusunda bir belirti görmedim.”

Mümkündür.

Midesine aşırı yüklendiği için ölmüş olabilir. Fakat, Cindoruk’un cevaplaması gereken soru Özal’ın nasıl öldüğü değil.

Niçin kuzeninin kulağına, “Bu gidici, yakında ölecek. Haberin kaynağı Baba’dır. Bu devlet bilgisi... Sadece sen bil ve ağzını sıkı tut. Önümüzdeki yaz aylarını çıkaramayacak. Baba sağlamcıdır. Bunu diyorsa bir bildiği vardır” diye fısıldadı?

Devlet bilgisi ne zamandan beri kuzenler arasında paylaşılır oldu?

Kuzenin dahi bilgisinde olan bir konu, niçin “devletin başındaki” adamdan (yani Özal’dan) gizlendi?

Dahası, “Baba’nın sağlamcılığı” nerden geliyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi