Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Büyük uzlaşma

Büyük uzlaşma

Lizbon’daki NATO zirvesinden gelen ilk haberler büyük bir uzlaşmanın gerçekleştirildiği yönünde. Bu durum dünyada büyük bir sorunun olmadığı, var olan küçük sorunların da kolayca halledildiği anlamına mı geliyor?

Türkiye’nin tezlerinin kabul edildiği, herhangi bir ülkenin düşman sayılmadan füze savunma sisteminin, nereden gelirse gelsin, olası bir saldırıya karşı oluşturulması ve tüm NATO üyelerini kapsaması ve bedelinin ortak ödenmesi kabul edilmiş görünüyor.

Genel görünümün Türkiye’nin yaklaşımına benzediği ve hiçbir ülkenin hasım sayılmaması gerektiğini gösteriyor. Son derece olumlu olan bu manzara gerçek olabilir mi? Herkesin birbiriyle dost olduğu, sadece bazı devlet dışı terör eylemlerinin sorun yarattığı bir dünyada mı yaşıyoruz?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra durum farklıydı. Aynı safta savaşan ABD ve SSCB zaferden sonra dünyayı paylaşmış ve hemen birbirini düşman ilan etmişti. Bu düşmanlık gerçek miydi yoksa barışı sağlamak için hazırlanmış bir kurgu muydu? Yaratılan bu düşmanlık ülkelerin elini kolunu bağlamış ve her ülke bulunduğu tarafın lider ülkesine, yani ABD ve SSCB’ye itaat etmişti. Tarafların askeri güçlerini geliştirmeleri ve karşı tarafı izlemeleri anlaşmaya uymama ihtimalini ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Böylece bazı bölgesel savaşlar dışında büyük bir çatışma yaşanmadı ve dünya en uzun barış dönemini yaşadı. Savaş yoktu ama korkusu büyüktü ve bu korku barışı sağlıyordu.

Bu dönemdeki anlayış dünya üzerinde iki farklı güç odağının olması ve bunlar arasındaki dengenin diğer ülkeler tarafından bozulmasının engellenmesiydi.

Bugün barış böyle bir dengenin sonucu değil aksine tüm ihtilafların halledildiği, eski düşmanların bile dost olduğu bir ortamda gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Yani Rusya’da füze savunma sistemi içine alınıyor.

Karşıt güçlerin oluşturduğu dengenin barışı sağladığı soğuk savaş döneminde de ispatlandı. Çatışma var gibi görünüyordu ama adı bile soğuktu.

Hiçbir denge ebedi değildir ve yeni dinamikler bu dengeyi bozar. Soğuk Savaş döneminde kurulan denge SSCB’nin dağılmasıyla sona erdi. Terazinin bir tarafındaki ağırlık yok olmuş ve o taraftaki kefe boş kalmıştı. Tek kutuplu dünyadan söz ediliyordu. Şimdi ise çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz ve ortada bir terazi bile yok. Böyle olunca herhangi bir ülke, ağırlığı ne olursa olsun, isteklerini kabul ettirebiliyor ya da, İran gibi, NATO gibi bir gücü tehdit bile saymayabiliyor.

Bu durumun devam etmeyeceğini ve yeni bir dengenin kurulacağını düşünüyorum. G-20 toplantısı ve NATO zirvesi bir karar almayı değil durumu tespit etmeyi amaçlıyordu. Önce ekonomik temeller oluşacak ve bunun üzerine askeri yapılar inşa edilecek gibi görünüyor. Yeni ekonomik düzenin sınırsız bir liberalizm olmayacağı, oluşacak bloklar içinde ortak bir ekonomi politikasının izleneceği söylenebilir. AB’nin bütünlüğünü koruması şüpheli görünüyor. Rusya yeni bir özelleştirme politikasıyla Almanya ve Fransa’ya kapılarını açıyor ve onlardan teknoloji ve yatırım bekliyor. Yani şu anda sonuca ulaşmış değiliz ve bir oluşum sürecini yaşıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi