Onur Konukları’na dâir
Okumuşsunuzdur, 25-27 Kasım arası İstanbul’da “Avrupa Yazarlar Parlamentosu” yapılacakmış ve buraya “Onur Konuğu” olarak Hind asıllı, 1932 Trinidad doğumlu “Sir” Viadhar Surajprasad Naipaul dâvet edilmiş. Öbür onur konuğu Yaşar Kemâl.
Bunun üzerine Hilmi Yavuz V. S. Naipaul’ün azılı bir “sömürge aydını” olduğunu, İslâmiyet’e karşı ise hem câhilâne hem düşmanca ve hakaaretâmiz ifâdeler kullandığını belirten bir yazı kaleme aldı. (“Zaman” , 17 Kasım 2010).
Buna Edward Said “orientalist bakış” diyor. Yâni müstemleke okumuşlarının “Beyaz Efendileri” gözüyle bakarak kendi milletlerini küçümsemeleri hâdisesi.
Naipaul’ün dâvet edilme sebebi 2001 Yılı’nda Nobel Edebiyat Ödülü (aslında ödül pehlivanlara verilir, “Mükâfâtı”nı) almış olması. Ama bu arada 1983’de meselâ İsrâil’in Siyonist “Kudüs Mükâfâtı”nı aldığı hasıraltı ediliyor. 1989’da da Kıraliçe kendisine asâlet tevcîh etmiş. “Sir” Viadhar olmuş.
Biz Hilmi’nin deyişiyle “ödül budalası” bir toplumuz ama ödülleri de “seçmece” zikrediyoruz! Geçelim!
Birkaç hafta önce de 1954 doğumlu ve Boşnak asıllı Emir Kusturica (Kusturitsa)’nın Antalya’ya dâveti hâdise olmuşdu. Kusturica 2005’de vaftiz olunarak Müslümanlıkdan Ortodoksluğa geçmiş ve Emir yerine büyük Sırp Kıralı Nemenja (Nemenya)’nın adını almışdı. O da azılı bir Sırp milliyetçisidir. Radovan Karaciç ve Slobodan Miloşeviç adlı Sırp kasabları ve ırz düşmanlarının da harâretli savunucusudur. Rahmetli Alija (Aliya/Ali) İzzetbegoviç’in can düşmanlarındandı. Dâvet edenler Sırp milliyetçiliğinin eserlerine, yâni filmlerine ve bestelerine bulaşmadığı iddiasıyla kendilerini savundular. Yalandı!
“Ne dama Kosovo!” (Kosova’yı Vermeyiz!) yâhut “Ko ne voli Radovana, ne viceo Curcevdana!” (Radovan’ı sevmeyen Curcevdan’ı -Karaciç’i- görmemişdir!) adlı pespâyelikler onun bestesidir!
Böyle yanaşma tiplerine bâhusus müstemleke imparatorluklarında sıkça rastlanır. Meselâ 1913’de Nobel Ed. Mükâfâtı’nı alan Rabindranath Tagore (yâhut Thakur, 1861-1941) yâhut Léopold Senghor (1906-2001) bunlardandır. Senghor Académie Française’e seçilen ilk ve şimdilik son Afrikalıdır. Fransız subayı, bakanlık müsteşarı ve Senegal’in ilk cumhurbaşkanıdır (1960-1980).
“Négritude” adı verilen ve edebiyatda, felsefede, siyâsetde Kara Afrika’yı “Beyaz Adam”ın nazarıyla gören tarzın yaratıcılarındandır.
“Fi’len” değil ama “fikren” müstemlekeleşdiğimiz için bizde de böyle “aydınlar”a bolca rastlanır.
Şimdi birileri çarpık minâreye yırtık kılıf uydurma çabasıyla diyor ki “Gelsin bakalım, belki nedâmet getirmişdir, özür diler!”
Onlara tavsiyem, son aylarda “Türkler, Arablar ve tümüyle Müslümanlar aşağılık ırklardır!” dediği için Neonazilerin yeni ilâhı hâline gelen 1945 doğumlu Thilo Sarrazin’i de çağırmaları. Belki o da nedâmet getirmişdir, özür diler!
Ben şimdi kimlerin dik bir tavır sergileyeceğini adım gibi biliyorum!
Hakkı Devrim’in o isâbetli teşhîsiyle kimlerin “yırtık dondan fırlar gibi” dil bir karış dışarıda koşup “o karede” yer almaya çabalayacağını da!