Dedikoducu Amerikan diplomasisinin evrak-ı metrukesi...
Wikileaks Belgeleri'ni doğal olarak tüm dünya medyası fırtına şiddetinde haberleştiriyor.
1971 yılında Rand uzmanı Daniel Ellsberg gizli "Pentagon Belgeleri"ni The New York Times'da yayınladığı zaman da aynı şeyler olmuştu.
Bu belgeler Johnson yönetiminin Vietnam politikasının yalanlar üzerinde oluşturulduğunu kanıtlıyordu.
Buna benzer bir fırtına Tahran'da Humeynici Devrim Muhafızları 1979 Kasım'ında Amerikan Büyükelçiliği'ni basıp, CIA Belgelerini kitaplaştırdıklarında da koptu.
Bu belgeleri Tahran ileri tarihlerde 60 ciltlik kitaplar olarak yayınladı.
Diplomasinin kaba yüzünün kamuoyu önünde sergilenmesini devlet adamlarının emekli olduktan sonra yazdıkları anılarında da görmez miyiz?
Türkiye üzerinde pazarlıklar
Örneğin Churchill'in yazdığı "2'nci Dünya Savaşı" anılarından Türkiye üzerinde yapılan pazarlıkları, Avrupa'nın masa üzerinde nasıl paylaşıldığını da öğrenmemiş miydik?
Bismarck "Sosis imalatı ve siyasi pazarlıklar kamuoyu önünde yapılmaz; çünkü ikisi de mide bulandırır" demiş ya...
Neticede gizli diplomatik yazışmalar da aynı niteliktedir.
İşin özünde şu var.
Eski yüzyıllarda "İstihbarat" gerçekten gizli ve zor bir faaliyet alanıydı.
Şimdi her gün tüm gazeteleri okuyan, internet sitelerini izleyen akıllı bir gözlemci, dedikodulardan bile istihbarat çıkartabilir.
Hatta Alec Guinness'in "Havana'daki Adamımız"da yaptığını yapıp, vitrindeki elektrik süpürgesini gizli silah olarak sunan çizimler bile hazırlanabilir.
Kitle imha silahları
Başkan Bush'a "Saddam'ın elinde kitle imha silahları var" şeklinde verilen ve aslı astarı olmayan gizli raporlara dayanılarak Irak işgal edilmedi mi neticede?
"Wikileaks Belgeleri"ne gelince...
Mesela 31 Ağustos 2007 tarihli bir belgede, aynı yılın 17 Ağustos günü İsrail gizli servisi Mossad'ın Başkanı Meir Dagan ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns arasında yapılan toplantının tutanağı var.
Buna göre Dagan, Burns'e Türkiye'de İslamcıların giderek ivme kazandıklarını söylüyor.
Belgede, "Dagan burada sorulması gereken esas sorunun kendisini Türkiye'nin laik kimliğinin savunucusu olan ordunun bu duruma daha ne kadar sessiz kalacağı olduğunu ifade etti" deniliyor.
Aynı belgeye göre İran'la ilgili olarak da Dagan, güç kullanarak rejim değişikliğine gidilmesi için daha fazlasının yapılması gerektiği yönündeki görüşünü seslendiriyor.
Balyozcu beklentiler
Şimdi bu "Gizli" görüşmenin içeriği sizi şaşırtabilir mi?
"Balyoz Planları" hakkındaki haberleri hatırladığınız zaman İsrail'li Mossad'cının beklentilerinin gökten inmediklerini herhalde görürsünüz.
Veya Davutoğlu hakkında duyulan Amerikan kaynaklı endişeleri veya Türkiye'nin İran'la kurduğu diyaloğun Washington'u endişelendirdiğini ilk kez mi duyuyoruz?
Eğer gizli veya açık belgelerle ülkeler temel dış siyasetlerini değiştirebilselerdi, "Johnson Mektubu" ertesinde Türkiye NATO'dan çıkar ve Başbakan İsmet İnönü'nün söylediği gibi "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünyada yerini alırdı."
Oysa sadece yeni bir hükümet kuruldu Johnson Mektubu ertesinde ve İnönü ile CHP bu hükümette yer almadı.
Güzide Sabri Aygün hayatta olsaydı "Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi"nden sonra da herhalde "Dedikoducu Amerikan Diplomasisinin Evrak-ı Metrukesi"ni yazmayı düşünebilirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.