Gizli belgeler meşheri
Bazılarınız, "Her şeye hükmeden bir ülke teknolojik altyapıya müdahale edemez mi?" diye düşünüp Wikileaks adlı internet sitesinin yayımladığı Amerikan dışişleri bakanlığına ait belgelerin danışıklı dövüş olduğunu düşünüyor, biliyorum.
Aynı düşüncede değilim. Washington'un belgeler yayımlanmasın diye müthiş bir çaba gösterdiğine inanınız lütfen. En son Wikileaks sitesinin işlemez ve ulaşılamaz hale getirilmesi için teknolojik casuslar da kullandı ABD. Başaramadı.
Sebebi belli: Wikileaks yalnız kendi sitesinden yayınlamakla kalmıyor belgeleri, seçtiği gazeteler ve dergilere de sunuyor. ABD'de New York Times, İngiltere'de The Guardian, İspanya'da El Pais, Fransa'da Le Monde, Almanya'da Der Spiegel de eş zamanlı olarak belgeleri yayımladılar.
CNN de seçilmiş yayıncı kurumlar arasındaydı, ama belgeleri sağlayanın istediği 'kurallara sonuna kadar sadık kalma' mutabakatını imzalamadığı için başkalarının yazdıklarını aktarmakla yetinmek zorunda kaldı.
İsterdim ki, belgeleri Türkiye'deki bir gazeteye de -sözgelimi Yeni Şafak'a- versinler... Özellikle yeni açıklanan belgelerin çoğunda ülkemizin ismi geçtiği halde, Wikileaks, nedense bizden bir gazeteyi belge yayını için düşünmemiş...
Wikileaks denildiğinde ne anlayacağımızı tam bilmiyoruz. Dışarıdan bakınca Julian Assange adında biri ve şirketi The Sunshine Press gözüküyor. Ancak bugüne kadar belgelerin kotarılış ve medyaya sızdırılış biçimine baktığımızda "Geride kalabalık veya hiç değilse daha mahir birilerinin olması gerekir" diye düşünüyorum.
Çoğunun üzerinde 'Çok gizli' veya 'Yalnızca izin verilenler görebilir' türü kısıtlamalar bulunan yüzbinlerce belgenin nasıl ele geçtiği bilinmiyor. Bradley Manning adlı Irak'ta savaşmış bir asker belge temini iddiasıyla tutuklandı. Ancak bir tek er milyonlarca belgeyi nasıl elde etmiş, hadi elde etti diyelim, nasıl kopyalamış olabilir?
Herhalde çok daha karmaşık bir işbirliği söz konusu olmalı.
Gözünüzde fazla büyütmemeniz için şu notu da düşeyim: Bugünün teknolojisi belgelere uzaktan erişme imkânı sağlıyor. Sonuçta en gizli belgeler bile elektronik ortamda saklanıyor artık. O ortama bilgisayarlardan ulaşılıyor. Bilgisayarın kurum içinde veya dışında olması fark etmiyor. Eğer belgeleri görmeye yetkiliyseniz, elektronik ortamda erişebilme imkânı sağlayan şifrelere de sahip olabilirsiniz. Tabii şifreleriniz varsa...
Şifreleriniz varsa belgeleri okuyabildiğiniz gibi kopyalarını da alabilirsiniz...
Esas önemli nokta, bunun kimseler fark etmeden nasıl yapıldığı... Elektronik ortamda saklanan belgelere şifresi olanlar ulaşabilir; ancak belgeleri kimlerin gördüğü, ne kadar süreyle okuduğu, kopyalayıp kopyalamadığı da kolayca öğrenilebilir. 'Gizli-saklısı' olan kurumlarda sırf belgelerle ilgilenenleri izlemekle görevli kişiler de vardır.
Milyonlarca belge bir günde kopyalanacak değil ya!
İşte bu sebeple, yazıya, kuşkunuza saygı duyduğumu belli eden bir cümleyle girdim. Wikileaks veya artık her kimse bu işi becerenler, çok mahir insanlar; kendilerini tanımlamak için kullanılabilecek tek benzetme 'ruh gibi' olabilir. Hem var, hem ne olduğu belli değil.
Yayımlanan ikinci tertip belgeler, ABD'nin dünyanın dört bir tarafındaki büyükelçiliklerinin Washington'a geçtiği yazılar ve raporlardan oluşuyor. 251.287 adet yazışma ve rapor... Dün gazetelerde okuduklarınız bunlardan ilk tertipti; yalnızca 220 belge... Turpun büyüğü heybede henüz. Yürek hoplatacak başka belgelere de kendinizi hazır edin.
Wikileaks'in kendilerine sunduğu belgeleri, her gazete veya dergi önceliği ülkelerine veya ilgi alanlarına vererek yayımladı. Pazar günümün yarısını beş yayın organının internet sitelerinde dolaşarak geçirdim; herbirinde ayrı bir belgenin büyütüldüğünü gördüm.
Oradan aklıma gelen şu: Acaba yayınlananlar Wikileaks'in elde ettiklerinin bütünü mü, yoksa belgeleri ellerinde tutanlar bir ön ayıklama yaptıktan sonra mı belgeleri dünya medyasına servis etmekteler? Öyle bir durumda esas önemli belgeler, bizim bilgimiz dahiline girenlerden çok görmemize izin verilmeyenler olur.
Şimdiye kadar yayımlananlarda sizi şaşırtan bir şey oldu mu? İsrail'in İran'a saldırmayı düşündüğü... Bazı Arap ülkelerinin Washington'u "Daha ne duruyorsun, vursana İran'ı" diye sıkıştırdığı, Amerikalıların en çok Ahmet Davutoğlu'ndan hoşlanmadığı... Herkesin bildiği, bilmese bile tahminde zorlanmayacağı şeyler bunlar...
İşin hoş tarafı, kendisiyle ilgili yazışmaların açıklandığı gün, Ahmet Davutoğlu'nun Washington'da oluşu, "Fikirleri ve yaptıklarıyla dünyayı etkileyen 10 kişi" arasına seçildiği için Amerikalıların elinden ödül alması... Foreign Policy dergisi yapmış bu seçmeyi; Davutoğlu listenin 7. sırasında yer alıyor...
Kimbilir ne keyiftir.
Yine de ilgiyle izlenmeyi hak ediyor Wikileaks belgeleri...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.