Amerika’ya dedikodu taşıyan Türkler
Hadi ben de içinde “Wikileaks” geçen bir yazı yazayım da, bir eksik tamamlansın.
Bu işler böyledir...
Devletler, başka devletler hakkında bilgi toplar... Bu iş için diplomatlar, diplomatik pasaport taşıyan ajanlar, elçilik çalışanları, şoförler, aşçılar, bahçıvanlar, hedef ülkenin yöneticileri, aydınları, basın yayın organları, aklınıza gelebilecek tüm “açık istihbarat kanalları” kullanılır...
John le Care okuyalım...
Bahçıvan, hakikaten bahçıvan mıdır?
Terzi, hakikaten terzi midir?
Bir de, Murat Yetkin’in zikrettiği John Kunstadter’e dikkat kesilelim.
Bu adam ABD elçilik müsteşarıymış... Hâlâ o görevde mi? Bilmiyorum... İlgilenmiyorum da.
Bu şahıs, bir ara, Büyükelçi Edelman’ı “yanlış enforme ettiği için” gündeme gelmiş. AK Partililere şirin görünmek için Ramazan’da oruç tutacak kadar sahte karakterli biriymiş.
Diyor ki Yetkin, “Çok enteresan bir kişiydi bu... Türk basınına da çok konu oldu. Bir zamanlar Ankara’da diplomasi muhabiri olmaya çalışıp, lisanı yetersiz olanların göz bebeğiydi. Bu meslektaşlarımız John Kunstadter’le konuştum derlerdi. Sanki çok önemli biriyle, BM genel sekreteri ile konuşmuşlar gibi. Oysa adamcağız çok iyi Türkçe bilirdi. Ne olduğu meçhuldür. Diplomat mıydı casus muydu? Ben olabildiğince bu adamdan uzak durmaya çalıştım.”
Mümkün müdür?
Sen uzak durmaya çalışsan da, onu haber kaynaklarından uzak tutmak mümkün müdür?
Dün, Türkiye’yle ilgili birtakım “Wikileaks çıktıları” okudum.
Şunu gördüm:
Bu Amerikalılar dedikoduyu çok seviyor...
Türkiye’de, özellikle Ankara kulislerinde konuşulan ve büyük çoğunluğunu taa o zamanlardan eskitip tükettiğimiz ne kadar “dedikodu ve geyik malzemesi” varsa, “olduğu gibi” Amerikan Birleşik Devletleri’nin istihbarat raporlarına girmiş.
Kunstadter’ler ve bahçıvanlar iyi çalışmış yani...
Bir şey daha gördüm:
Bizden, yani Türkiye’den nefret ediyorlar... AK Parti hükümetini hiç sevmiyorlar... Sabah akşam “BOP Eşbaşkanı, Amerikancı, Soros çocuğu” diye patakladığımız Recep Tayyip Erdoğan’ı, Amerikan çıkarlarına engel gördükleri için bir kaşık suda boğmak istiyorlar
Bugüne kadar bilmem kaç bin belge sızdırılmış...
Bunların büyük bölümü Türkiye’yle alakalıymış.
Daha da ilginci şu:
Türkiye’yle alakalı belgelerin büyük çoğunluğu, Edelman döneminde rapor haline getirilmiş.
Edelman’ı bildiniz...
Hani, “Türkiye dostu” olarak bilinen ve çok iyi Türkçe konuşan ABD Büyükelçisi...
Bu adam, bir zamanlar “çok ünlü bir işadamı” tarafından sağa sola servis edilen “Erdoğan’ın 1 milyar dolar keş parası var, parti kurmaya hazırlanıyor” dedikodusuyla bile ilgilenmişti...
Hatta, tezkere aleyhtarı bir gazetenin (Yeni Şafak’ın), porno siteleriyle ilişkilerini belgeleyen uydurma bir istihbarat raporu hazırlatıp, tam sayfa haber olarak Hürriyet gazetesinde yayınlatmıştı.
En uzun kulaklı Büyükelçiydi...
Bir taraftan el altından “Kürt ayrılıkçılığını” destekliyor, bir taraftan da bir kısmı bugün “Wikileaks belgesi” olarak karşımıza çıkan Ankara dedikodularını derleştiriyordu.
Bu dedikoduların kaynağı daha önemli bence...
Biraz kurcaladığınızda, “mutemetler” arasında birçok tanıdık simayla karşılaşabilirsiniz.
Bir kısmını bu köşede okuyorsunuz zaten...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.