Diyalog Avrasya: Hümaniter Davos...
Wikileaks belgeleri ortalığı toz duman etti. Bu konuyu cuma günkü yazıma bırakarak, çok önemli gördüğüm iki toplantıdan söz edeceğim.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Türkiye'de ve giderek dünyada, diyaloğun adresi haline geliyor. Adını özellikle, bünyesindeki Abant Toplantıları ile duyuran vakıf, geçtiğimiz hafta sonu Antalya'da peş peşe iki konferans düzenledi.
Birincisi, "Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Aile" idi. 50 ülkeden 600'ü aşkın akademisyen ve yazar katıldı. 50 ülkeyi sayamam. Fakat katılımcı ülkeler arasında Türk cumhuriyetlerinin, ABD, Kanada, Brezilya, Arjantin, Rusya, Çin, Hindistan, Japonya, Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Güney Kore, İtalya, İngiltere ve Almanya'nın da bulunduğunu hatırlatmam yeter. Organizasyonun, çapı itibarıyla Türkiye'de bir ilk olduğu düşünülürse, bir sivil toplum kuruluşunun yaptığı işin boyutu da anlaşılır. Hazırlıkların 1,5 yıl sürdüğünü söylemem yeter.
Ailenin ciddi bir sarsıntı geçirdiği, insanoğlunun, siyaset, bilim, teknoloji, tüketim peşinde koşarken, en hayati varlığını kaybetmek üzere olduğu, ortak bir endişe olarak anlatıldı. İnsanlığın geleceğinin, ailenin geleceğine bağlı olduğunun altı çizildi.
Konferansın ilk meyvesi de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın kuracağı Aile Akademisi oldu. Evlenmeyi düşünen gençlere, evli çiftlere; psikolojik destek, aile içi iletişim, çocuk bakımı ve beslenmesi gibi pek çok konuda pedagoglar, psikologlar ve konunun uzmanlarınca kurslar düzenlenecek. Çoğu Türkiye'ye ilk defa gelen katılımcılar, konferans bitiminde, bir gün boyunca şehir turu yaptıktan sonra, onar kişilik gruplar halinde Antalyalıların evlerinde, akşam yemeğinde misafir oldular.
İkinci konferans, "Avrasya Aydınlarının Buluşması" konuluydu. GYV bünyesindeki Diyalog Avrasya Platformu'nun 9. Genel Kurulu'nda ele alınan konu vesilesiyle tam bir Avrasya ailesi ruhu yansıtıldı. Türkiye'yi; yüzünü sadece ABD'ye, AB'ye çevirmekle eleştirenlerin, bu konferansın havasını teneffüs etmelerini çok isterdim. Rusya'nın, Türkiye'nin, Türk cumhuriyetlerinin, Ukrayna, Gürcistan, Belarus, Moldova ve Estonya'nın üye olduğu bu platform, Avrasya'nın kültür zenginliğini bütün dünyaya anlatmaya çalışıyor. 12 yıldan beri Avrasya ülkeleri arasında köprüler kuruyor. Şöyle deniyor: Asya ve Avrupa kıtaları arasında İstanbul Boğazı'nda iki köprü var, üçüncü köprü Diyalog Avrasya Platformu'dur.
12 yıldan beri yürütülen gayretleri başından beri takip ediyorum. Başlangıçta, birbirine kuşku ile tedirgin bakan insanlar, şimdi derin dostluklar kurdular. Eskiden hasım olanlar, şimdi hısım oldular. Bu platform, asırlık düşmanlar arasındaki önyargıları yıktı, yerle bir etti. Şimdi, tarih kitaplarındaki düşmanca ifadelerin ayıklanması konusunda ortak bir anlayışa kadar gelindi.
Diyalog Avrasya Platformu'nda, resmî bir hava hiç olmadı. Toplantıda sık sık, bu platformdan "hümaniter Davos" diye bahsedilmesi boşuna değil. Çünkü Davos, artık ticari, bürokratik bir toplantı. Diyalog Avrasya'da ise insanî değerler, insaniyet var. Vefa var; bu toplantıya ruh veren fikirlerin sahibinin Fethullah Gülen olduğunun teslim edilmesi var. Kendimiz kalarak, kendi değerlerimiz üzerinde yükselerek dünya ile entegre olmanın, evrensel insani değerlerde buluşarak gerçekleşeceğine inanç var. Yeni seslere, yeni fikirlere, yeni hizmetlere ihtiyaç duyan UNESCO için de Diyalog Avrasya çok önemli.
Bir defa daha gördüm ki, Diyalog Avrasya, Avrasya'nın vicdanıdır. Bu vicdanda sevgi, merhamet, şefkat, uzlaşma, barış, hakkı teslim etmek var. Küreselleşme bizleri evet, endişelendiriyor. Çünkü Batı'nın yeni bir kültürel saldırısı olarak ailenin, ahlâkın, maneviyatın tehdit edildiğini düşünüyoruz. İnsanî değerleri yok sayan, umursamayan, tehdit eden bir küreselleşme, sadece mutsuzluk getirebilir.
Avrasya'nın aydınları, bunun farkında olarak el ele tutuşuyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.