Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ulusalcı-Neocon ittifakı

Ulusalcı-Neocon ittifakı

Kimileri, Türkiye’de AKP odaklı son çekişmenin altında veya merkezüssünde aslında Fethullah Gülen hareketinin yattığını ileri sürüyor. Doğal veya kendiliğinden oluşan ‘AKP-Gülen ittifakı’ veya iddiasına karşı ufukta bir başka ittifak daha yeralıyor. Ulusalcı ve Neocon ittifakı. Aslında hem ulusalcılar, hem de neoconlar mutant hareketlerdir. Zira başkalaşmışlar. Ulusalcılar aslında milliyetçilerden ayrılmış ve özünü kaybetmiş bir anlayıştır. Belki çığır demek bile mümkün değil. çığır haline gelmeye çalışan bir düşünce ve akım. Belki onlarla milliyetçilerin ilişkisini başka bir yazı konusu yapmak daha doğru olur. İkisinin de bir ucunda dönmelik var. Veya bulundukları zeminin dominat kültür ve dinî algılamalarına yabancılar. Birisinde dönmelik, diğerinde de Yahudilik bulaşıklığı var.

Neoconların fikir babası Leo Strausse Yahudi kökenli olmasına mukabil dine yabancı idi; hatta ate olduğu ifade edilmektedir. Yahudi olmalarına rağmen dindar değiller. özellikle de Hıristiyanlık değerlerine yabancılar ve karşılar. Meselâ kürtaj gibi konularda serbestiden yanalar. Aslında Yahudilerin dindarlığı daha ziyade asabiyet dindarlığıdır. Bundan dolayı kendileri için ‘beynelmilel Yahudi’ tabiri kullanılır. Yahudilikte dinî anlayış daha ziyade ırkî olduğundan dolayı hakkaniyete değil, asabiyete bağlıdır. Asabiyet de onu diğer milletlere ve dinlere karşı yabancılaştırmaktadır. Yahudiliğin en temel vasfı veya hastalığı hakkaniyetin yerine asabiyeti ikame etmesidir. Dolayısıyla bu iki mutant akımın birbirine sırt sırta vermesi şaşılası bir durum değildir. Eşyanın tabiatına son derece uygundur. Bundan dolayı, Türkiye’deki Ulusalcılarla Amerika’daki Neoconlar birbirlerine yapışık Siyam İkizleri gibidirler. Cumhuriyet gazetesinin AKP’ye İslamofaşist diyen Michael Rubin’i ve sözlerini kılavuz olarak alması ve manşetlere taşıması bu dayanışmanın tabiî belirtilerinden birisidir. Michael Rubin de, Dünya Bankası’ndan kovulduktan sonra Wolfowitz’in de son sığınak olarak dönüş dolaşıp kürkçü dükkânı gibi geri döndüğü Yeni Muhafazakârların kalesi mesabesindeki AEI’de çalışmaktadır.

***

Cumhuriyet gazetesi bu çizgiye yabancı değildir. Yeni Şafak’tan Taha Kıvanç’ın yazdığı gibi İlhan Selçuk Irak üzerinden Neocon ekiple bir ittifak ve pazarlık arayışında olmuştur. İşgal üzerinden kendi zeminlerini güçlendirme hesapları yapmıştır. Türkiye’nin Irak’ta işgale yardım etmesine ve model ihraç etmesine mukabil, onların da Türkiye’deki kurulu düzeni desteklemelerini istemiş veya en azından bu yönde imal-i fikirde bulunmuştur. Aslında bu hususta Rubin kimi Ulusalcılarla paslaşıyor. Bundan bir iki yıl önce kimi yargıçlar Fethullah Gülen’in ABD’den Humeyni’nin Paris’ten döndüğü gibi muzaffer bir şekilde döneceğini ve bu yolla ülkenin rejimini değiştireceğini ileri sürmüşlerdi. Bu iddialar Cumhuriyet gazetesinin arşivlerinde duruyor. Hablemitoğlu Fethullah Gülen Raporu’nda kendi zaviyesinden benzeri sonuçlara ulaşmaktadır. Keza Doğu Silâhçıoğlu da ‘Ayetullah Fethullah’ gibi yazılarında bu ortak tema üzerinde durmaktadır. Neoconların Perinçek’i vaziyetinde olan Rubin, Gülen’in Türkiye’ye dönüşünün Ayetullah Humeyni’nin 1979 yılında Paris’ten dönüşüne benzer bir tesir icra edeceğini savunmaktadır. Yine Gülen sessiz kalsa da, Türkiye’ye dönüşünün taraftarlarınca, 1924 yılında kaldırılan ‘halifeliğin’ yeniden tesisi gibi gösterecekleri tahmininde bulunmaktadır.

***

Michael Rubin 1 Mart tezkeresinin ardından Türkiye’de yapmadık hakaret bırakmamasına rağmen yine de Harp Akademilerinde konferans vermeye davet edilmiştir. Nedense Türkiye’de birileri sürekli Michael Rubin’i kolluyor ve bağrına basıyor. Şaşırtıcı bir şekilde Irak’ın kuzeyindeki yeni Kürt oluşumuna ve Barzani’ye de veryansın etmişti. Bununla birlikte bu saldırıların arkasında akçeli ilişkiler yattığı ortaya atılmıştı. Musluğu veya arpası kesilince saldırıya geçmişti. Aynı tavrı Perle gibiler de gösteriyordu. 11 Eylül’ün akabinde Suudi Arabistan gibi ülkeler hedef tahtasına otortulurken Perle, Paris gibi başkentlerde Suudlu iş adamlarıyla pazarlığa oturuyor ve durumdan vazife ve krizden akçe çıkarmaya yelteniyordu.

Rubin 2007 yılında yazmış olduğu makalelerinde AKP’nin kendisi içinden bir cumhurbaşkanı seçmesine izin verilmeyeceğini ve bunda ısrarcı olması halinde sivil kuvvetlerin devreye gireceğini ve partinin bölünebileceğini yazmıştı. Bu defa da aynı kişi tarafından AKP ile birlikte, kimi çevrelerin ‘hükümetin görünmez ortağı’ şeklindeki lanse ve takdim ettikleri Fethullah Gülen ve hareketinin hedef tahtasına oturtulması tesadüf mü? Bu meselede spekülatif olmayan tek boyut Türkiye’deki Ulusalcılarla ABD’deki Neoconların ortak oluşları ve ittifaklarıdır. Bu cibillî bir ittifaktır. İnanmayanlar Daniel Pipes gibilerin kendi sitelerine girenler 367 krizi sırasında İzmir ve benzeri yerlerde ulusalcı kesimlerin yürüyüşleriyle alâkalı destek yazıların görebilerler. Orada göreceklerdir ki, kendilerinin AKP için kullandıkları ve suçladıkları ‘ılımlı İslâmcı’ tabirini Daniel Pipes bizzat ulasalcılar için kullanmakta ve onları aynen Rubin gibi sonuna kadar desteklemektedirler. İkisinin hamuru ve mayası da aynı; ikisi de mutant. Değişim geçirmiş ve başkalaşmışlar. Neoconlar Yeni Muhafazakârlar ise ulusalcılar da Yeni Milliyetçilerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi