Yankee-2 - En Gözde Amerikan Muhalifleri
Amerikan aleyhtarlığı çeşitlidir. Sahtesiyle gerçeğini birbirinden ayırmak gerek. Meselâ İlhan Selçuk’un, Attila İlhan’ın, Mümtaz Soysal’ın, Yalçın Küçük’ün, Doğu Perinçek’in Amerikan aleyhtarlığı naylondur.
1990 Sonrası gayet yerli ve fikirli Amerikan aleyhtarlığını en başta İsmet Özel üslûba çekmiştir:
“Bir Türkler var, yani Müslümanlar, Bir de Amerika. Kafire, yani Amerika’ya kim karşı koyuyorsa o Türk’tür. Ya Amerikalı olacaksın, ya Türk. Bu dünyada bazı ufak aksaklıklar dışında bir sorun yoktur diyorsanız Amerika taraftarısınız. Türkçüler, Türk olmayanların uğraştığı bir şeydir. Parayı sevenler Amerikalı olmayı kabul ettiler. Amerika’yla çatışmayı göze alanlara Müslüman Türk denir.”
İsmail Kılıçaslan “Amerika Sen Busun” kitabında “Hrantı öldüren Türkiye’de Amerika’dır. Diyarbakır’da 10 yaşındaki çocuklara molotof attıran da Amerika’dır. Bunu Çin’deki Amerika, Mısır’daki Amerika şeklinde çoğaltabilirsiniz. Amerika kendi amaçları için kan içmeye, kan istemeye devam ediyor. Sadece coğrafî bir ülke olarak değil Amerika, dünyadaki tüm Amerikalar yapıyor. Batı adıyla ifade ettiğimiz Amerikan bir zihniyettir” diyerek, kılık ve imaj değiştiren Amerikan emperyalizminin devam ettiğini kalp kulağımıza üflüyor.
Bu mânada Nihat Genç’in, bazı tutarsız tesbitlerine katılmamakla birlikte “Amerikan Köpekleri” adlı kitabını da yâd etmem lâzım.
Kurtlar Vadisi Irak dizisi, âcizanemce fikir ve zihniyet bakımından net olmayan bir Amerikan aleyhtarlığı çizgisini yansıtıyor gibi... Solcu Can Dündar bu diziyi “Türk sağının Amerika’dan kopuşunun müjdecisi” olarak görüyor: “Polat’ın ataları 1960’larda sokaklarda ‘Amerikalı evine dön’ diye yürüyen öğrencilerin üzerine ‘Komünistler Moskova’ya’ diye bağırarak saldırmış, ateş açmışlardı.”
Anadolu’da, şairlik iddiası olmadığı halde sohbet ve hiciv şiirleriyle Amerikan aleyhtarlığını gösterişsiz ve derinden yaparak tesirli olan irfan sahibi Muzaffer Gözükara Hoca’nın mısraları hâlâ dilimdedir:
“Sayın kıymetli büyüğümüz Amerika / Seni düşünmek çok harika / Sanki bir alâmet-i fârika / Yaşa Amerika, çok yaşa baba / Sen hepimizin babasısın / Sana karşı gelenin karnı ağrısın / Afiyetle her şeyimizi ye, yarasın / Yaşa Amerika, çok yaşa baba / Dünyada var mı hiç sana yan bakan / Emrindedir her şey, önde başbakan / Ara sıra mızıkçılık eder Erbakan / Yaşa Amerika, çok yaşa baba / (...) Can eriği düzenini yıktın, yeni dünya düzenini kurdun / Sensiz ulumasının ne tadı olur kurdun / Helâl olsun gene turnayı gözünden vurdun / Yaşa Amerika, çok yaşa baba.”
O mübarek sözlü insanın, Amerikan emperyalizmini hicvin en sanatlı, en dokunaklı üslûbuyla dile getirdiği şu dörtlüğünü de paylaşmadan geçemeyeceğim:
“Kalktı göç eyledi USA erleri / Ağır ağır giden tanklar bizimdir / F-16’lar yakın eder ırağı / Petrol olan her yer bizimdir.”
Amerika sadece Hiroşima, Kamboçya, Vieatnam, Latin Amerika ve İslâm ülkelerinde milyonlarca insanın kâtili olarak “Büyük Şeytan” lığını hafızalardan ve kalplerden silemeyecektir.
Şüphesiz ki, yalnızca Irak’ta 1,5 milyon insanın katledilmesinin baş müsebbibi olarak dünyanın jandarmalığına soyunan Amerika emperyalist çarkını döndürmek için farklı metodlarla kâtilliğini elan sürdürmektedir.
Genç kuşaktan Amerikan aleyhtarı bir üslûp sahibi olmayan çalışan Cüneyt Cesur ve Murat Yücel’in kulakları çınlasın. Amerika işte böyle bir kravatlı, fötr şapkalı ve puro içen sarı bir kâtildir. Ozanın dediği gibi: “Gavurun alçak sarısı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.