Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Chp’nin cemâziyelevveli karanlık

Chp’nin cemâziyelevveli karanlık

Chp’nin her dönemi milletin hafızasında uğursuzluk alâmeti olarak yer etmiştir. Kemalist dönem Chp'si, Almancı- İsmetçi Chp’si. 60 Darbesi ve 71 Muhtırası arasında sosyalist sol Chp’si, 1974-77 Yılları arası ılımlı sol söylemlerle “Kıbrıs Zaferi’nin ekmeğini yiyen Karaoğlan Ecevit Chp’si ve Baykal’ın suya sabuna dokunmayan ulusalcı Chp'si ile Kılıçdaroğlu'nun Amerikancı, lümpen kesim Chp’sinde zemin ve hedef aynıdır. Üslûpları farklı sadece.
İnönü Chp’sinin millet hafızasında bıraktığı kötü izleri bir daha hatırlamakta fayda var. Dedelerimiz ve babalarımızın, İnönü dönemini “Geldi İsmet, kesildi kısmet” tekerlemesiyle ifade etmelerinin altında zulmün açtığı yaralar vardı. İnönü'nün 28 Nisan 1960 günü Meclis’te yaptığı konuşma utanç vericidir: “Arkadaşlar şartlar tamam olduğu zaman millet için başka çıkar yol yoktur kanaati zihinlere ve bütün müesseselere yerleşirse ihtilâl meşru bir hak olarak kullanılacaktır.”
AMERİKAN ROCKFELLER BURSU ALAN İLK CHP’Lİ ECEVİT’TİR
Chp’nin her kademesinde vazife yapan Bülent Ecevit, Rockfeller’den burs alan ilk Türk gazetecisidir. 1955’de “ABD Eğitimli Prensler Kuşağı” nın öncüsüydü. Hocaları arasında Henry Kissinger de vardı. CIA kaynaklı kuruluşlarda ve USIS’da (Antikomünist Savaşın Propaganda Merkezi) Sosyal psikoloji eğitimi görür. 1963’de Çalışma Bakanı iken Ereğli Demir Çelik Tesisleri’nin imalat işini Amerikan şirketi Morrison’a ihale eder. 1975’de Çeşme’de Bilderberg Toplantısına katılan Türkiye üyesiydi. İsmet İnönü döneminde Chp’nin hissedar olduğu İş Bankası, Kapitalist Batı’nın sömürücü dev şirketleri General Elekctric ve Unival gibi kuruluşların yönetim kurulu üyesiydi.  
“YUNANLIYLA KARDEŞ OLDUĞUNU” YAZAN ECEVİT
“Ecevit Adında Biri Yahut İkinci İsmet İnönü” (Polemik Yayınları, 1975, İst.) kitabından Ecevit’in cemâziyelevvelinden birkaç satır anlatmak lâzım. Meclise ilk kez başörtülü bir milletvekili dâhil olduğunda despotça bir haykırışla “Bu hanıma haddini bildirin!” dediğini unutanlar gaflettedir.
Türk-Yunan kardeşliği üstüne şiirler düzen Ecevit iliklerine kadar Kemalist bir Chp’liydi: “Sıla derdine düşünce anlarsın / Yunanlıyla kardeş olduğunu / bir Rum şarkısı duyunca gör / gurbet elde İstanbul çocuğunu / Türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz / olmuşuz kanlı bıçaklı / yine de bir sevgidir içimizde / böyle barış günlerinde saklı / bir soyun kanı olmasın varsın / damarlarımızda akan kan.” 
Bu mısraları yazan Ecevit, Kemalist vesayet rejimi altında tuttukları Müslüman milletin irfanını öğrenmek yerine Sanskritçe dil öğrenmeye çalışan, Hint felsefesiyle hümanist kültürü kazandığını söyleyen ve “Bach müziği” dinleyen oryantalist kafalı bir Chp’lidir.
ECEVİT: “GENE TANRI MI OLSAM / YARATSAM MI KENDİMİ”                                                                                      Şu mısraların sahibi Ecevit, bu ülkede Batılılaşmanın tesirinde olan gençlerin dimağını ifsad edenler arasında: “… Gene Tanrı mı olsam / Yaratsam mı kendimi / (…) Boş mu versem Tanrılığı / Bir başıma otursam / Ne ateş ne hava ne su / Ne en, ne boy / Ne Habil, ne Kabil / Ne soy / Ne ben ne Tanrı.”                                       
Chp’nin geni asla değişmez. Chp’nin liderliğini yapan Ecevit’te de bu gen yenilenerek sürmüştür. 1970’deki Marksist-Leninist işçi ayaklanmalarını “Kardaşlarım, ben işçi olsaydım, böyle bir kanuna karşı isyan ederdim” diyerek nutuk atan Ecevit’e ait şu satırların bu ülkenin gençlerine verdiği zararlar hâlâ telâfi edilemedi:
CHE GUEVERA’CI VE KASTROCU ECEVİT
“Che Guevera’ların, Castro’ların eyleme giriştiği ülkelerde bizim devrimcilerin eli altındaki bu olanaklardan hiçbiri yoktu. Onun için onlar dağa çıktılar. Onun için onlar gerilla oldular. Kastro’nun önünde kilitli kapılar vardı. Che Guevera’nın önünde kilitli kapılar vardı. Ho Şi Minh’in önünde kilitli kapılar vardı. Mao Çe Tung’un önünde kilitli kapılar vardı. Anahtarı devrimcilerin elinde olmayan o kapıları açmak için yüklenmek gerekirdi. Kapıları kırmak gerekirdi. Bizde ise, kapılar kilitli değildi. Tokmağını çevirince açılabilir” (a.g.e., s. 342- 352).
“Devrimci” olduğunu söyleyen Ecevit’in alâmet-i fârikasını D. Mehmet Doğan, “Türkendülüsiye” kitabında şöyle târif ediyor: “1970 sonrasındaki Chp lideri Ecevit için ‘asker olmayan bir Mustafa Kemal’ demek mümkündür. (…)1970’lerin Bülent Ecevit’i de Mustafa Kemal’den olsa olsa bir parmak geridedir. İktidar için her şeyi yapar, her yolu dener, her tavizi verir (sf.70).
CHP’Lİ HİKMET ÇETİN WAŞİNGTON TOPLANTILARININ MÜDAVİMİYDİ
Chp’nin ağır toplarından Hikmet Çetin’in, 22 Eylül 2003’de “resmî görev gereğince” Waşington’da 17. Cadde 1150 numaralı ofisin 12. katında ABD’nin derin devlet mensuplarının en önde geleni Richard Perle’nin başkanlığındaki “İsabel Fırtınası” adı verilen çok özel toplantıya Türkiye adına katılanlar arasında olduğunu unutmamak gerek (11.12.2010, Forum Tr).
BAYKAL: “ABD İLE ARAMIZDA İDEOLOJİK BİR GÖRÜŞ FARKI YOK”
60’lı ve 70’li yılların hızlı Chp’lisi Deniz Baykal, 2005’de “ABD bize dengeli yaklaşmıştır. Amerika aleyhtarlığı bir oluşum doğru değildir. Türkiye’nin ABD ile paralel hareket etmesine karşı olmak için bir neden göremiyorum. ABD ile aramızda ideolojik bir görüş farkı yok (...) Türkiye’de Irak savaşı ile Amerika karşıtı hava oluştu. Amerika aleyhtarı bir oluşuma hiçbir şekilde katkı vermedik. Hiçbir şekilde Amerikan düşmanlığı sergileyecek bir tavır içine girmedik. Meydana çıkmadık. Örgütümüze kesin tâlimat verdik” diyordu (1 Mayıs 2005 Star Gazetesi).
Chp’lilere bir tavsiyemiz var: Hanımlarının hamileliğinin son ayında Amerika’ya gidip ikamet izni alan Chp’liliği öne çıkmış siyasetçi, gazete patronu ve yazarların listesini bir araştırsınlar.
KILIÇDAROĞLU CHP’Sİ ABD PROJESİDİR
“The Economist”, “The New York Times” ve “Reuters gibi” Batı’nın azılı medyasının Türk seçmenini Chp’yi desteklemeye çağırması bir tesadüf değil. Chp’nin, ABD, İsrail ve AB merkezli çevrelerin “katkılarıyla” elde edilmeye çalışıldığı açık. Kılıçdaroğlu Chp’si Atatürkçü çizgisinde kalarak, Amerikan projesiyle ABD eksenine oturtturuluyor.
Washington Enstitüsü’nün eksenine giren Kılıçdaroğlu Chp’sinin, 28 Şubatçı general Çevik Bir’e üstün hizmet ödülü veren Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü, Brookings Enstitüsü ve Amerika’daki sözde “Türk bilim insanları ve üniversite öğretim üyelerinin” derneği Tassa idarecileriyle buluştuğu gayet açık.  
Ulusalcı fikirdaşı İşçi Partisi ve darbeci Ergenekoculardan da destek alan Kılıçdaroğlu Chp’si hasretini çektiği “Atatürkçü laik Türkiye” ye kavuşmak için ABD ve AB limanına yanaşmak üzere hamle üstüne hamle yapıyor.   
SÜHEYL BATUM, CIA’NIN KURULUŞU USA BROOKİNGS ENSTİTÜSÜ’NDE
Bahçeşehir Üniversitesi eski rektörü Chp’li Süheyl Batum, üniversite bünyesindeki “Amerikan Araştırma Merkezi” kurulundaydı. “Partnerleri” ise CIA’nın yan kuruluşu Rand Corporation ve Foundaiton For Defeense Of Democraies adlı Amerikan Vakfı’dır. USA Brookings Enstitüsü Başkanı Strobe Tallbott’un yürüttüğü Türkiye 2007 Projesi’nin hem Amerika, hem Türkiye toplantılarında birçok Türk gazeteci, siyasetçi, akademisyen gibi Süheyl Batum da hayli faaldi. Batum, derecesi yüksek Amerikancı Tüsiad’a rapor da hazırlamıştı (Aylık Yorum Dergisi, İlk Kurşun, 16 Kasım 2010).     
“HALK BAŞÖRTÜSÜ İSTİYOR DİYE DEVLET DÜZENİ DEĞİŞMEZ”
Doksan yıldır Türkiye Cumhuriyetini Altı Ok Cumhuriyeti olarak gören Chp genine bir misal de Süheyl Batum’dan: “Halk başörtüsünün serbest kalmasını istiyor diye devlet düzeni değişmez.” (29 Kasım 2010 gazeteleri)
Yeri gelmişken, “Başörtünün insanlık hakkı olmadığını…” yazan azılı ve derin Chp’li İlhan Selçuk’un sözlerini, onu “adam” sanan bazı “sağcılar” nasıl izah edecekler?                                                                                                          CHP’Lİ BAŞKAN: “ATATÜRK VARKEN PEYGAMBERE NE GEREK VAR”
Chp Denizli İl Başkanı’nın “Atatürk gibi bir lider varken peygamber gibi lider bekliyorlar, Atatürk varken peygambere ne gerek var” sözü, Altı Ok Cumhuriyet genlerinin sürdüğünün açık işâretidir. (1 Mayıs 2008 gazeteleri)
CHP’li Ali Topuz’un: “İslâm kültürü asla bizim öz kültürümüz değildir. Türkiye Cumhuriyetinin kültürel değerleri Türklük temellerine kuruludur. Bu da Anadolu kültürüdür…”  düşüncesi Chp’de elan devam ediyor.” (24.12.2003 gazeteleri)
“BAŞÖRTÜSÜNÜ SÜMERLERDE FAHİŞELER TAKARDI”
“Başörtüsünü Sümerlerde fahişeler takardı. Örtünmek kadını aşağılayan, eşitsizleştiren bir olgudur. Başörtülü kadınlar atın örtülerinizi özgürleşin?” diyen Chp mebusu Canan Arıtman’ın şenaat kokan sözleri Müslüman Türkiye’ye yapılmış en ağır hakaretlerden sadece biridir (19 Ocak 2008 gazeteleri).
PEYGAMBERİMİZE HAKARET EDEN CHP’Lİ                                                                           
Hacca niyetlendiğini söyleyen yaşlı bir vatandaşa alaycı bir üslûpla “Boş ver, Araplara para kaptırma. Bakarsın Muhammed orada bırakmaz seni. Buraya göndermez” diyen Chp Genel Sekreterliği yapan Önder Sav`ın Peygamber Efendimiz’e ağır hakaret ihtiva eden sözlerini Hakk’a tapan millet unutmayacaktır. 
ONUR ÖYMEN: “DARVİNİZMİ SAVUNUYORUM, MAYMUNDAN GELDİK”
Chp'li Onur Öymen’in tesettürü Nazi üniformasına benzetmesi, Avrupalı kâfirlerin İslâm’a hakaretinden daha ağırdı: “Şimdi siz yaratılışçılar! Darwin teorisine inanmıyorsanız sizin öğretmenlerinizden hesap sormak lâzım. Darvinizmi savunuyorum, maymundan geldik, evrimleştik” (24 Nisan 2008 gazeteleri). 
“MUHAMMED İSMİNDEN HOŞLANMADIĞINI” SÖYLEYEN CHP’Lİ 
“Muhammed isminden ve Kur’an’ın kurallarından hoşlanmadığını” söyleyen Kemalist Chp yandaşı “Çağdaş Yaşamcı” Saylan’ın, “Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz ve türbanlı öğrenci üniversitede okuyamaz” sözlerini bu ülkede hâlâ dillendiren Chp’nin zararlı genleri devam ediyor.  
“BAŞÖRTÜLÜLERİN YANIMIZDAN GEÇİŞLERİNİ HAZMEDEMİYORUM”
Chp yanlısı Kemalist Üniversiteli Kadınlar Derneği'nin düzenlediği “Önder Kadınlarımız” toplantısındaki konuşmalar Chp geninin değişmediğini gösteriyor: “Ezan!.. Hadi, ezan.. Ama, bir de 11 civarında Kur’an okumaya başlıyorlar... Ve her gün... Türban için başa bağlanan... O, Kur’an’da adı geçmeyen baş sargısı için beyaz çarşaf giyiyor ve ortaya çıkıyorlar. Bu ne utanmazlıktır arkadaşlar, çok üzüldüm... O, kafalarına pırıl pırıl saten başörtülerini takınıp, başlarını dik bir şekilde yanımızdan geçişlerini hazmedemiyorum” (19 Nisan 2008 gazeteleri).                                                    “BİZİM KANUNUMUZ VARKEN KUR’AN’A MI BAKACAĞIZ?”                      
“Türban Kur’an’da var mı diyorlar? Olsa ne olacak. Başörtüsü için Kur’an’a baksak ne olur, bakmasak ne olur? Bizim kanunumuz varken Kur’an’a mı bakacağız? Bizim medenî kanunumuz, ceza kanunumuz var, üniversitelerimizin yönetmelikleri var, kalkıp var mı yok mu diye oralara, Kur’an’a mı bakacağız...” diyen Chp’ye Müslüman millet kıyamete kadar yüz verir mi?  
CHP’LİNİN TUTTUĞU ABDEST İBRİĞİNİ “EYVAH!” DEYİP REDDEDEN TEYZE
1977 seçimlerinde Chp adayı Trabzon’da bir köyün girişinde yaşlı bir teyzeye rastlar. Teyzenin elinde su kabı vardır ve abdest alacaktır. Teyzeye yardım etmek için su kabını tutar. Teyze, “Kim olduğunu” sorar. “Cumhuriyet Halk Partisi’nden” deyince birden irkilerek hışımla su kabını geri alır, “Eyvah! Bu benim abdest suyumdu, şimdi ne yapacağım?” diyerek tepki gösterir. İşte Chp’nin millet hafızasında bıraktığı iz.
90 YILDIR MÜSLÜMANLARA SATAŞAN CHP İFLAH OLUR MU?
Chp’li mebusların, kamu görevlilerine başörtüsü serbestliği sağlayan kanunun iptal edilmesi için Danıştay’a başvurması, Chp’li atalarından sürüp gelen genlerini muhafaza ettiklerini gösteriyor ve İslâmî değerlere düşmanlıkları ideolojik ırsîyet olarak devam ediyor. Sizce doksan yıldır işi gücü Müslümanlara sataşmak olan Chp iflah olur mu? 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi