Gazetedeki haberi okuyalım: “Başörtülü stajyer avukatlara 'yargı kararına uymak zorundasınız' diyen baro yönetimi, staj eğitimi sırasında peruk takmayı da yasakladığını yazılı bir şekilde duyurdu. Avukat adaylarının eğitim aldığı merkezin ilan panosuna asılan bildiride, kararın Staj Eğitim Merkezi (SEM) Yürütme Kurulu'nca 4 Şubat 2008 tarihli toplantıda alındığı hatırlatıldı.
İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Başkanı Avukat Berra Besler imzalı söz konusu bildiride, 'siyasi simge olduğu kabul edilen türban' takarak gelen stajyer avukatların, bu konuda verilmiş yargı kararları ve ilgili yönetmelik hükümlerine ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) ilke kararlarına uymak zorunluluğunun olduğu kaydedildi. Stajyer avukatların Staj Eğitim Merkezi'ndeki eğitime türbanla katılmalarının mümkün olmayacağı dile getirilen bildiride şu ifadelere yer verildi: "Avukatın her şeyden önce dürüst ve gerçekçi kimliğe sahip olması, kurallara uygun davranması ve yeminine sadık kalması mecburiyeti karşısında türbanını perukla saklayarak meslek eğitimine aykırı davranan avukatların da bu şekilde eğitime alınmalarına imkân tanınmamasına, bu tür olayların yaşanmaması için bu giyim tarzını tercih eden stajyer avukat adaylarının baromuz staj listesine yazılmamaları hususunun düşünülüp değerlendirilmesi için konunun İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'na iletilmesine oybirliğiyle karar verilmiştir." Başka denecek bir şey var mı? Kopartın gitsin!
Texas’da neler oluyor?
ABD’de de geçtiğimiz iki haftaya damgasını vuran olay Texas’ın Eldorado isimli küçük bir şehrinde geçiyor. Bölgedeki sığınma evini arayan ürkek ses, onaltı yaşında olduğunu, 55 yaşındaki kocasının elinde fiziksel ve sözel şiddete maruz kaldığını söyleyince polis harekete geçiyor, kızın yaşadığı yerleşim kompleksini tesbit edip giriyor. Kendilerini köktendinci Hıristiyanlar olarak tanımlayan grup üyelerinin hayat tarzı Utah ve Colorado eyaletlerinde de yaygınca görülen mormonların yaşayışlarıyla da örtüşüyor. Kendilerini dünyaya kapamış, teknoloji ve beraberinde getirdiklerinden uzak durmayı prensip edinmiş bu Hıristiyanlık tarikatının en belirgin özelliklerinden biri kadınlarını ve kız çocuklarını bir nevi eşya gibi görmeleri, onlar üzerinde çok erken yaştan aile yapısını muhafaza etmek adına mutlak hakimiyet kurmaları, dış dünyanın ne kadar kötü olduğu ve bu nedenle de dışarıdakilere güvenilmemesi gerektiğiyle ilgili beyinleri yıkamasıdır. Polis birkaç saat içerisinde komplekste yaşamakta olan 416 çocuğu çıkarıp mahkemeye teslim ediyor. çocuklarının nereye götürüldüğünü bilememenin şaşkınlığını ve şokunu yaşayan annelerin bazıları da çocuklarından ayrılmayacaklarını söyleyerek onlarla beraber evlerini terk ediyorlar. çocuklar arasında 16 yaşında olup da dördüncü çocuğunu dünyaya getirecek anne adayları da bulunuyor. Polis bu müdahaleye sebebiyet veren genç kızın kim olduğunu tesbit edemedi henüz. Edebileceği de sanılmıyor. Belki de kendisinin de yaptığına çoktan pişman olduğu, eğer ortaya çıkarsa dini cemaati tarafından cezalandırılacağı düşünülüyor. Bu arada, hafta başı yerel mahkeme çocukları devlet himayesine alarak annelerinden de ayırdı. ömürleri boyu ufak bir site bünyesinde yaşayan, onun dışında bir dünya tanımamış, her türlü dış dünya aktivitelerinden uzak tutulmuş bu kadıncıklar şimdi evlat acısıyla ağlıyorlar. Uzaydan dünyaya yanlışlıkla düşmüş UFO’luları andırır hal ve tavırlarıyla bir taraftan yas tutup diğer taraftan da annelik içgüdüsünün verdiği güçle medya önüne çıkarak açıklama talep ediyorlar. çocuklarına yakın bir gelecekte kavuşacakları hiç sanılmıyor bu kadınların. ABD’nin çocuk hakları konusundaki hassasiyeti ortadayken potansiyel bir tacizin var olabileceği ihtimali devletin çocuklara sımsıkı tutunması, onlara evlerinde bulamadıklari bir güvenle kucak açması anlamına geliyor.
Ne garip ülke şu Amerika! İçinde her türlü hayat tarzını barındırıyor.