Yankee-4 - Kerhen Amerikancı Olanların Yüzü Kara mıdır?
Bu ülkede Amerikancılık, cumhuriyetin başında başlayan borçluluk ve güçsüzlük hâli içinde mecburi vaziyete sokulmuş bir siyaset ve âdeta kötü bir kaderdir. 1970’li yıllarda MNP ve MSP ile Amerikan aleyhtarlığını parti programına alan ve zihniyet olarak Batıcılığa karşı olan Erbakan, 1994’de iktidarın ucu görününce kerhen de olsa ABD’ye gitmişti.
Bu zât şu sıralar yeniden başına geçtiği partisinin konuşmalarında yine Amerikan aleyhtarı üslûp kullanıyor.
Turgut Özal, Dünya Bankası’ında çalışmış, fakat inanç bakımından Amerikancı olmayan, “Ortadoğu’da lider Türkiye” fikrine inanan, fakat pragmatik olarak Amerikan eksenli politikadan şaşmayan biriydi. Ülkeyi vesayetçi generallerden kurtarayım derken, Amerika’nın içimizde büyümesine mani olamadı.
Bu millet, Tayyip Erdoğan’ın ruh ve zihniyetiyle, hayat tarzı ve dünya görüşüyle Amerikancı olmadığına, Amerikan eksenli siyasetin berzahında çile çektiğine inanıyor ve onu imtihan ediyor.
AKP’nin bânileri zihniyet ve inançlarıyla Amerikancı değil, olabileceği mümkün bir çizgide ümmetçidirler. Amerikan’ın hâkim olduğu bir kulvarda kerhen yürüyorlar ve hem ABD, hem de milletçe deneniyorlar. Bünyesinde var olan Amerikancıları Truva atı olarak kullandığına şimdilik inandırıyor.
Şüphesiz dün olduğu gibi AKP yoluyla da Simonlaşanlar gemisini yüzdürüyorlar. Millet, ABD’nin, Erbakan ve Refah iktidarını sevmediği gibi AKP’nin belirleyicilerini de sevmediğine kalben inanıyor.
Kerhen Amerikancıların zihniyet ve tavrına, Ali Yurtgezen Hocanın Müslümanlar için tesbit ettiği iki davranış şekliyle bakıldığında karşımıza “müdara” ve “müdahene” kavramları çıkmaktadır. İslâm âlimlerine müracaat ederek bu kavramların mânasını şöyle açıklıyor:
“Fıkıh uleması meseleyi ‘marufu emir ve münkerden nehiy farziyyeti çerçevesinde ele almış, bilhassa münkerin nehyedilmesi gereken yerde sükût şeklindeki bir müdahalesizliği yine niyet ve şartlara göre müdara yahut müdahene diye isimlendirmişlerdir. Münker karşısında dinin icabına göre sükûtu tercih ‘müdara’, nefsin arzularına göre sükût ise ‘müdahene’ kabul edilmiştir. Müdara, asıl duygu ve düşüncelerin dışa vurulması hâlinde taşkınlık yaparak zarar vereceği yahut aşırı alınganlık göstererek husumet güdeceği varsayılan kişilere karşı gönül alıcı tarzda yumuşak davranmak, itici olmamaktır. Muhataba karşı gösterilen güler yüz, tatlı söz ve iltifat, dinî bir endişenin, meşru bir maksadın eseridir. Yanlış anlaşılmaya yol açabilecek tarafı, zahiren ‘müdahene’ ye çok benzemesidir. Müdahene ise basit dünyevî menfaatler uğruna bu menfaatleri sağlayacak olan bir fasık, zâlim yahut kâfire yaranmak, şirin görünmek için onun hoşuna gidecek tarzda davranmak demektir.”
Müslümanların kendi aralarında ve Müslüman olmayanlar karşısındaki iki farklı tavrını izah eden bu çok önemli tesbitten bakıldığında, kerhen Amerikancılar olarak tavsif ettiğim kişi ve partilerin duruşunda “müdara mı, müdahene mi var?” sorusu akla geliyor. Fikrim ve vicdanımın sesi “müdara” diyor.
Çünkü bu şahısların ilk başta kuşanıp sürdürmeye azmettikleri zihniyet ve inançlarında ulusalcı ve Amerikancı bir Türkiye gayeleri olmadığı için. Derûnlarını Allah bilir.
Amerikan gurbetlerinde mecburi gurbetzede olan İslâm âlimlerimiz ile hoca efendileri bu târiflerden âri tutmak akıl, edep ve izandandır. Dahası onları Amerikanizm’le irtibatlı göstermek bir paranoyadır.
“Bâzı İslâmî cemaatlerin Amerikancılığı” suali abestir. Niyet, zihniyet ve icraatın muhtevasındadır Amerikancılık. Darülharp olan memleketlerde ikamet edip de ülkesine ağyar olan İslâmî cemaat var mı? Paris’te ikamet eden Jöntürkler, ülkelerine karşı niyet, zihniyet ve icraatlarıyla Avrupacıydılar. Ârif olana bu misal yeter.
İster askerî vesayet altında olsun, ister sivil, bu ülkede her hükümet Amerika’ya gidip gelecektir. Bu, böyle başlamış, şimdilik böyle gidecektir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Lozan Antlaşması ile Batı eksenli olmaya imza atmış bir devlet olarak doğdu ve varlığı kabul edildi. Mesele budur.
Ya İran gibi karşı olacaksınız, ya da Amerikan eksenciliği derece derece devam edecektir.
Ta ki, “medeniyet ve iktisadi bakımdan kendimize yeteriz” inancında kavilleşmiş ordu komutanları, birkaç siyasi lider ve kanaat önderleri yüreklerini bir masada birleştirip icma edene kadar.
İlk CHP iktidarının Yankeeciliğini cumartesi günü anlatacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.