Fahire ile Emel
Bağcılar, Holiday Inn Airport Oteli’nde yapılan Uluslar arası Medya Sempozyumuna katılan tebliğci bayanlardan ikisi özellikli ve dikkat çekiciydi.
Bunlardan birisi, önceki yazılarımda değindiğim gibi Boşnak Fahire Hanım, diğeri de İngiliz Müslüman Sarah Joseph idi. Boşnak Fahire Hanım bana Garaudy’nin Filistin asıllı eşini ve kıyafetini hatırlattı. Fahire Hanım ile Bosna üzerine sohbet ettik. Kendisi gibi bayan ve ilaveten şaire olan Melike Salih Begoviç’i hatırlattım ve sordum. Bir dönemler Aliya İzzetbegoviç gibi Sırp mezalimine uğrayan Melike Salih Begoviç namdar bir bayan yazardı. Türkiye’nin Şule Yüksel Şenler’i gibi parlak bir kariyeri vardı ve benzeri yazarları hatırlatıyordu. Yargılanmaları Türkiye’de ve dünyada hararetle takip edilirdi. Mısırlı Safinaz Kazım gibi yazarlar kalibresinde ve seviyesinde sayılırdı. Ne olduysa eski kahramanlarımızı hatırlamaz olduk. Elbette bazılarının yanlışları da oldu ve belki de zamanın bir diliminde başkalaşım geçirdiler. Lakin toplumlar da onlara karşı suçlu ve kabahatli idiler. Yeteri kadar vefa örneği sergilemediler. Fahira Hanım, Melike Salih Begoviç’in şairlik yönüne atıfta bulundu, Onun ötesinde yaşlandığını ve köşesine çekildiğini söyledi. Demek ki, mücadeleci ruhu yorulmuş ve dinlenmeye çekilmiş. Bosna’da Aliya’nın destansı mücadelesinin başarıya ulaşmasıyla birlikte belki de söyleyecek fazla bir sözü kalmadı ve o da köşesine çekildi ve toplum da onu unuttu. Aslında bizim bir zamanlar kahramanlarımız vardı. ‘Son Siyonist’ başlığın çağrıştırdığı gibi Mısır’ın son feslisi olan Şeyh Hafız Selame gibi nice kahramanlarımız ve şehirlerimizin Sütçü İmamları nisyan gayyasına terk edildiler. Her şehirden ve her ülkeden kahramanlarımız vardı. Lakin, heyhat!
*
Uluslar arası Medya Sempozyumunun ikinci bayan yıldızı da Sarah Joseph idi ve erkekler cemaati veya topluluğunun yapamadığını o tek başına yapıyordu. 2003 yılından itibaren düzenli olarak Emel adlı kadın dergisini çıkarıyor. Kesintiye uğratmadan. Emel aslında Müslümanların Batı’da yeşeren umutlarının yankılandığı adreslerden birisi oldu. Sarah Joseph de bu umudun yeşermiş ve serpilmiş haliydi. Türkiye’de de bir zamanlar uzun olmayan bir dönemde dindarların da birden fazla kadın dergisi vardı. Şimdi sanki hiç yok. Mektup, Kadın-Aile, Ümmet Karakoç’un çıkarmış olduğu Kadın Kimliği gibi sahasında farz-ı kifaye ifa eden birer ikişer dergi vardı. Şimdi yerlerinde yeller esiyor. Cemal Öğüt’ten bu yana birçok kadın ilmihalimiz oldu ama gerisi pek gelmedi. Belki kitabiyat alanında süreklilik hâlâ var, lakin eski tadı ve harareti yok. Ateşi söndü denilebilir. İşte eski bir Katolik olan Sarah Hanım tek başına Türkiye’de kimsenin yapamadığını yapıyor. Sönmüş ateşi alevlendiriyor. İngiltere’de geçmişte ve bugün Inquary ve Arabia gibi nice dergiler çıktı ama söndü ve kapandı. Yine tek tük dergiler çıkıyor. Lakin hiçbirisi Emel’in seviyesinde ve içeriğinde değil. Doğrusunu söylemek lazımsa olgunlukta ve kıvamda Sarah Hanım birçok İslâmcı düşünüre fark atıyor. Bunun nedeni nedir? Kanaatime göre, en temel nedeni kucaklayıcılığı ve iltizam boyutudur. Yani fikir boyutundan öte bir sülûk ve amel boyutu vardır. İslâmcıların bazısında fikri boyut olmakla birlikte iltizam boyutu eksik görünüyor. İslâmcıların bir kısmında amel-i salih boyutu yetersiz olduğundan bu yetersizlik devamlılığı beslemiyor ve inkitayı beraberinde getiriyor. Halbuki, Emel’e kuvvet veren ameldir ve iltizam boyutudur.
*
Fikirlerinizi amele dökmedikçe benimsemiş olmazsınız. Bundan dolayı Kur’an ‘yapmadıklarınızı niçin söylersiniz?’ buyuruyor. Emel ve necat vadisine amel köprüsünden geçilir. Emel Yayın Yönetmeni Sarah Hanım mutedil bir dil kullanıyor. Kendisine bir soru tevcih ettik, cevaplamaktan imtina etti. Bu da onun yapıcılığını ve müspet hareketini göstermektedir. Soru şuydu: Katolik Kilisesi evlilik yoluyla Katolik kadınların Müslümanlar tarafından iğfal edildiğini ve tuzağa düşürüldüğünü söylüyor ve Katolik kadınları Müslüman erkeklerle evlenmeme noktasında uyarıyor. Bu tuzağa düşen hanımlardan biri de siz misiniz? Cevap vermedi. Ve bu akıllılığının işaretidir. Halbuki ‘ben 16 yaşımda Müslüman oldum ve bu tarz bir soru benim için geçerli olmaz ve Müslüman olduktan sonra Bangladeş asıllı eşimle evlendim’ diyebilirdi. Bu cevap hakikate de uygun düşerdi. Lakin yine de sansasyonel soruyu cevaplamaktan kaçınmıştır. Bu belki de gazeteciler açısından gıdıklayıcı bir sual olabilir lakin doğru yola ulaşmış ve mutmain bir insan için malayani bir sualdir. Yine de İngiltere gibi ekseriyeti Hıristiyan bir ülkede bir Müslümanla evlendi diye Soney Öymen gibi töre cinayetine de kurban gedebilirdi. Sarah’ın şükredecek çok şeyi var ve kendisi de şükrana odaklanmış ve Emel de bu şükranın Allah’a adanmış bir ifadesinden başka bir şey değil…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.