Neden yapmaz? Çünkü, Fetullah Gülen Hocaefendi şiddetin her türlüsünden tiksinen, nefret eden ve her fırsatta buna karşı çıkan bir kişi.

Örneğin, Mavi Marmara olayında, kendisine eleştiri okları yağacağını bile bile, İsrail’in orantısız güç kullanacağını kestirerek, bu girişimi eleştirmişti.

Gülen hareketi PKK’yla Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını aynı kefeye koymuyor. Hele Güneydoğu’da özerk bir bölge yaratılması fikrine hepten karşı.

BDP’yse Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın ağzından Gülen cemaatiyle herhangi bir ittifakın mümkün olmadığını açıkça söyledi. Nedeniyse “iki hareket arasındaki kan uyuşmazlığı.” Unutmadan, Demirtaş’ın yanıldığı bir konu var. O da Gülen-BDP ittifakını Zaman yazarı Hüseyin Gülerce’nin ortaya attığı savı. Gülerce değil bu savı ortaya atan; Öcalan’ın avukatları.

Burada Öcalan’ın yaptığı bulanık suda balık avlamaya soyunmaktan öte bir şey değil. Avukatları aracılığıyla bir laf atıyor ortaya. Gün oluyor MHP’yle ittifaktan söz ediyor, gün geliyor CHP’ye yakın duruyor, aklına esiyor Gülen hareketiyle yola çıkmaktan dem vuruyor. Asıl amaç PKK’nın, kanlı katiller güruhu-uyuşturucu baronlarının muhafızları görüntüsünü allayıp pullayarak bunları masum (?) özgürlük savaşçıları olarak sunmak.

Bakınız, Öcalan Nelson Mandella değildir. Mahatma Gandi hiç değildir. Özgürlük istediği için değil 30 bine yakın kişinin ölümünden dolaylı ya da dolaysız sorumlu olduğu için hapistedir. BDP Kürtleri harekete geçirtebilecek, yüzde 10 barajını aşabilecek güçte, bütün Türkiye’yi kuçaklayabilecek bir önder çıkaramadığı için hala Öcalan konuşabiliyor, Kandil eylem yapabiliyor. BDP böyle bir öndere kavuşsa Öcalan da uınutulur gider, Kandil de sesini soluğunu keser.