CHP'nin medya bağımlılığı o medyayı da değişime zorluyor
Yeni Türkiye'nin güncel siyasi gerçeklerini görmezden gelerek siyaseti yorumlamak, kişiyi hatalı sonuçlara yönlendirebilir.
Örneğin "Medya desteği" siyasi partiler açısından eskisinden farklı anlama sahip şimdi.
Ankara merkezli, İstanbul sermayeli ve köylü oranının yüzde 70'ler dolayında bulunduğu eski Türkiye'de, medyanın (veya basının) siyaset üzerindeki ağırlığı çok fazlaydı.
Zaten siyaseti de birbirlerine benzeyen ve birbirleri ile kavgalı olan aynı merkezçevrenin insanları yaparlardı.
Basın da bunlardan birini bir noktaya kadar destekler sonra diğerine ağırlığını koyardı.
Halk için "Katılım" seçimden seçime oy vermekten ibaretti.
Bu kısır döngü tam olarak nerede kırıldı bilemiyorum.
Ama kesin olan bir durum var.
Medya bağımlısı değil
Eğer "Medya desteği" siyasette eskisi kadar ağırlıklı olsaydı, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan ve AK Parti'nin iktidar olması düşünülemezdi bile.
Turgut Özal'ın "Organize Sanayi Bölgeleri" projesi Anadolu esnafını tüccar, zanaatkârını da sanayici konumuna ulaştırdı ve İstanbul sermayesinin tekelci konumu sona erdi.
Yine Özal'ın ANAP'ının devletçiliği ve katı kambiyo rejimini rafa kaldıran transformasyon programı sonucu, Ankara'nın ekonomi üzerindeki güdümü azaldı.
"Kentlilik" eski kentlileri azınlığa iten bir boyuta ulaştı.
"Eski"nin son başkaldırısı olan 28 Şubat post-modern darbesi hem ekonomik, hem siyasal açıdan çok geniş kitleleri olumsuz etkiledi.
İstanbul'un merkez medyası ile siyasetin asker güdümündeki işbirliği, derin toplumda öfkeyle izlendi ve ilk seçimde reddedildi.
Sloganlı pasta paylaşımı "
Laiklik tehlikede" sloganı arkasında sergilenen pasta paylaşımı "Devletin rutin dışı" faaliyetlerinin tümünün gündeme gelmesine neden oldu.
AK Parti iktidar olduktan sonra da bu faaliyetlerin tümünün üzerine gitti. "Her çeşit vesayet"e karşı tutum alındı.
Bu arada merkez medyasının siyaset üzerindeki vesayeti de bitirildi.
Eski demokratik siyasette eksik olan "Hizmet" faktörüne ağırlık verilmeseydi, AK Parti ve Erdoğan da kalıcı iktidara sahip olamazlardı.
Bu sırada yerel yönetimler de, merkez de "Hizmet"i ve "İcraat"ı en uzak köşelere kadar taşıdılar. Makroda da mikroda da seçmen "Hizmet"in ne demek olduğunu gördü.
Şu anda da AK Parti iktidarı medya desteğine bağımlı değil.
Ama "Eski"yi temsil eden ve değişime karşı durmayı "Rejim" meselesi olarak sunan CHP için medya desteği, seçim kazanmaktan daha önemli.
Karşılıklı bağımlılık
Çünkü yüzde 20 dolayındaki CHP seçmenleri aynı zamanda merkez medyanın okurları ve izleyicileri.
Sadece bu medyanın desteği Deniz Baykal'ın bir günde yok edilmesine ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun parlatılmasına yetti.
Bu medya Kılıçdaroğlu'nu "Değişim"in temsilcisi olarak sunarak, AK Parti'ye ve Erdoğan'a rakip konuma getirmeye çalışmakta.
Önümüzdeki CHP Kurultayı'nda da delegelerden çok bu medyanın ağırlığı Parti'nin kaderinde etkili olacak.
Dünkü Zaman'da Etyen Mahçupyan bu durumu değerlendirirken "CHP'nin yenilenmesi yetmez, CHP yandaşı medyanın da yüz değişimi geçirmesi gerekir" diyordu.
Özetle CHP'nin kendine yandaş medyaya bağımlılığı, bu medyayı da CHP için de söz konusu olan "Değişim beklentisi" ne bağımlı kılmıştır.
CHP yönetiminin ve yandaş medyasının "Değişim"den ne anladıklarının tahlili ise bir başka meseledir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.