Yankee- 6 - “Biz Amerikalıları Türkiye’de Görmek İstiyoruz
Atatürkçüler, 1923 öncesi ve sonrasında Amerika ile ilişkilerin olmadığını iddia ediyor, dahası yalan söylüyor ve resmî tarihi esas alarak çarpıtıyorlar. Birçok konuda yapıldığı üzere “M. Kemal’in Amerika’ya 1. golü ve 2. golü” şeklinde bütünün içinden parça sözleri alıp Amerika ile ilgili söylenen sözlerin anlamını değiştiriyorlar.
Meselâ, M. Kemal 1919’da arkadaşlarınca teklif edilen manda fikrini reddederken iç bağımsızlık ile misyonerlerin yetki ve konumu açısından karşı çıkar. Ancak Wilson Prensipleri’nin 12. maddesi Kongrede kabul edildiği halde Atatürkçüler M. Kemal’in Wilson Prensipleriyle ilgili sözlerini sanki Merih gezegeninde söylemişçesine yok sayar ve Kemalizm’in Amerika ile hiç münasebeti olmamış gibi gerçekleri gizlerler. Bunu da M. Kemal’in Amerika’ya ilk golü diye tavsif ederek övünürler.
Kemalist tarih tezi 1923’de imzalanan Chester İmtiyazı anlaşmasından M. Kemal’in haberinin olmadığını, Bakan Refet Bele’nin gizlice imzaladığını, M. Kemal’in ise buna çok kızdığını ve mecliste iptal ettirdiğini, bu hadisenin de M. Kemal’in Amerika’ya ikinci golü olduğunu iddia ederler.
Oysa M. Kemal’in haberi vardı. Çünkü Amerikalıların Lozan anlaşmasına imzalayacağı dikkate alınarak Chester anlaşması imzalanmıştı. Çok kısa bir süre sonra Lozan’daki Musul-Kerkük meselesinde Amerika bazı maddelere itiraz ederek imza koymadığı için Chester İmtiyazı anlaşması iptal edilir. Ancak bu geçici bir durumdur. Zihniyet ve iktisadî olarak bir karşı çıkış asla söz konusu değildir.
Temmuz 1923’te M. Kemal’in The Saturday Evening Post dergisinin temsilcisine verdiği mülâkat resmî Amerikancılığın milâdıdır:
“Biz Amerikalıları Türkiye’de görmek istiyoruz. Çünkü özlemlerimizi en iyi onlar anlayabilirler. Ekonomik ilişkiler alanında Türkiye ile Birleşik Devletler, her iki taraf için de en büyük fayda sağlayacak şekilde birlikte çalışabilirler. Zengin ve çeşitli ulusal kaynaklarımızın Amerikan sermayesi için çekici olması gerekir. Biz, gelişmemizde Amerikan yardımını memnuniyetle karşılarız. Çünkü bütün başka ülkelerin sermayesinden farklı olarak Amerika parası, Avrupa milletlerinin bizimle ilişkilerine can veren siyasî entrikalardan uzaktır. Amerikan sermayesi, yatırılır yatılmaz bayrağını çekmeye kalkmaz. Amerika’ya olan inanç ve güvenimizin müşahhas bir delilini, Chester İmtiyazı’nı vermek suretiyle gösterdik. Gerçekten bu, Amerikan halkına bir teveccühtür.”
“Chester İmtiyazı” adıyla tarihe geçen antlaşma,1900’lerde İstanbul’a gelen Amerikan Albay Chester’in, Osmanlı Meclisi’ne sunduğu Musul bölgesinin demiryolları ve maden ocaklarıyla ilgili teklifleridir. Bu projeyi daha sonra Ankara Hükümetine de sunacaktır.
Antlaşmaya göre Ankara şehrini Amerikalılar Waşington örneğine göre inşa edeceklerdir. Telefon, maden, petrol, demiryolları, limanlar. oteller, bankalar, bayındırlık ve sulama kanalları gibi birçok yatırımın Amerikan sermayesine verilmesine söz verilmiştir. Fakat Lozan’daki Musul-Kerkük meselesi çözüme kavuşturulmayınca ABD bu anlaşmaları gerçekleştiremedi.
Sözde “tam bağımsızlıkçı” olduklarını iddia eden dogmatik Atatürkçülere tuhaf gelecek ama Millî Mücadelede yetim kalan Anadolu çocuklarına yardım toplamak için Himaye-i Eftal Cemiyeti Katibi Doktor Fuat Mehmet Umay ABD’ye gider. Oraya daha önce çalışmaya giden mülteci Türk ve Kürt insanlarımızın yardımları talep edilir. Amerikan vatandaşlarının da yardımıyla o döneme göre büyük rakam olan 100 bin doların üstünde para toplanır.
28 Kasım 1927’de Ermeni Diyasporası Amerika’da tesirli olmuş ve Amerikan-Türk dostluğunda kısa bir süre tereddüt yaşanmıştır. Fakat Türkiye Heyetinin yoğun çabasıyla ABD ile uzlaşma sağlanmış, hattâ Ankara’ya gelen ABD’li uzman Joseph C. Grew Çankaya’da son derece sıcak alaka ile karşılanmıştı. Grew, Türkiye’ye Amerikalıları sevdirmek için çok gayret içindeydi. Harf inkılabı yapıldığında Latin Türkçe’sini ilk ABD Elçiliği kullanır ve hükümeti tebrik eder.
1931 Yılında Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu başkanlığında bir heyetin Amerikan sermaye piyasasından kredi talebinde bulunmak için ABD’ye gittiği malûmdur. Sözde tam bağımsızlıkçı Kemalist Cumhuriyetçiler Amerika’yla iyice ahbap-çavuş olmaya başlamışlardı.
1931 Temmuzunda Amerikalı iki pilotun bir deneme uçuşu yapmak üzere Türkiye’yi tercih etmesi, uçakla hiç durmaksızın Yeşilköy Havaalanına inmesi, büyük coşkuyla karşılanması, ABD Türkiye elçisinin M. Kemal’e yazdığı mektubun takdim edilmesi, M. Kemal’in ABD’li iki pilotu Yalova Köşkünde kabul etmesi Amerikan sempatisinin resmîleşmesinin sebeplerinden sadece biridir.
25 Eylül 1932’de ABD’nin meşhur Genel Kurmay Başkanı General Dougslus Mac Arthur Türkiye’ye gelir ve M. Kemal’le görüşür. 1922’de bir Amerikan şirketinin İstiklâl Savaşının son günlerinde İzmir yangınında uğradığı zararı, “tam bağımsızlıkçı” Kemalist Türk Hükümeti taksitle ödemeyi kabul eder ve suçluların iadesi kararını da onaylayarak, suçlu bir Amerikalı bankacıyı iade eder.
İLK AMERİKAN DOSTLUĞU CHP İKTİDARINDA BAŞLIYOR
M. Kemal’in 1933 yılı ortalarında ABD Başkanı Roosvelt’le mektuplaşma yoluyla sıcak temaslar kurması, Türkiye’nin Amerikan rotasında hızla ilerlemesinin bir başka delilidir. Bu münasebetler, 1947’de Truman Doktrini, 1948’de Marshall Yardımları, 1950’de Kore’ye Asker gönderme, 1952’de Nato üyeliğiyle en üst noktaya ulaşır.
İktidarda solcu aydın ve bürokrat ağılıklı İnönü CHP’sinin olduğu 1946’da Amerikan Missouri Zırhlısı’nın bizzat ABD Türkiye elçisi Münir Ertegün’ün cenazesini Türkiye’yi getirmesi, resmî Amerikancılığın başlamasının jesti olarak kabul edilir.
Tek partili yıllarda Amerikalı Conilere yalakalık yapanların arasında CHP’li siyasiler ve yandaşı gazeteciler vardı. Devrin ünlü Kemalist gazetecisi Zekeriya Sertel, Tan Gazetesinde “Amerika emperyalist değil, dost bir ülkedir” başlığıyla yazılar yazıyordu.
1949 ve 1950 yılları, ordunun eğitimden kışla düzenine, kıyafet biçiminden rütbelerin şekline, silah ve teçhizatların yenilenmesi kadar bütünüyle Amerikan askerî sistemine uyarlanmaya başladığı yıllardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.