2010’a ‘Elveda’ derken..
Merhaba 2011..
Dilerim gelen yıl geçen yılı aratmaz..
Yeni bir miladi yıla hızlı giriyoruz..
2011 Türkiye’de, bölgede ve dünyada zor geçeceğe benziyor. 2012’ye ilişkin beklentiler daha da zor..
Türkiye bu krizleri daha kolay atlatabilir.. Bizim önümüzdeki en büyük sorun terör ve darbe tehdidi. Aslında her ikisi de aynı kaynaktan besleniyor..
2011’de iki temel gündemi var Türkiye’nin: seçimler ve anayasa..
Balyoz davası 2011’e kaldı. Büyük ihtimalle, 2011’de Ergenekon davası da karara bağlanacak.. Balyoz’dan sonra yeni davalar da gündeme gelebilir.. İşin ucu Ankara’ya uzanabilir..
İşsizlik, ekonomik sorunlar bir diğer konu başlığı.. Buna rağmen Türkiye büyüyecek ve genişleyecek gibi gözüküyor..
Sanırım 2011’de diğer ülkelerin hemen hemen hiçbiri Türkiye kadar rahat olmayacak..
Euro’nun geleceği Avrupa Birliği’ni kara kara düşündürüyor..
İspanya, Portekiz, Belçika krize girebilir. AB’nin yeni genişleme bölgesindeki ülkelerde sorunlar yaşanabilir..
ABD’nin durumu ya da Dolar için de 2011 iç açıcı bir yıl olmayabilir..
Batılıları 2012 daha çok korkutuyor..
Batılı kahinler, dünya için hiç de iç açıcı tahminlerde bulunmuyorlar.. Kimi Çin takvimi, kimi Aztek takvimi üzerinde “tarihin sonu” yorumları yapıyorlar..
Batı’da yeni yıla girerken en çok okunan kitap bu gelecek kehanetleri ve fallarla ilgili..
Kahinlerin yorumlarında hep bir “Asyalı Prens”den söz ediliyor. Nostradamus’un kehanetlerinde de aynı gelecek korkusunu görüyorsunuz.. Kahinler işaretlerden Türkler ve İslâm’la ilgili sonuçlar çıkartıyorlar..
Bir İtalyan kahin, bu sonucu anlamakta güçlük çektiğini söylüyor.. Güçlerinin zirvesindeki ABD, AB ve İsrail’e karşı Türkler ve İslâm dünyasının başarısı ile ilgili olarak şöyle diyor: “Bütün bu olacakların tek bir açıklaması var. Tanrı böyle istiyor”..
Kıyamet, Mehdi ve Mesih tartışmaları, 2011’in son çeyreğinde en çok konuşacağımız konular olacağa benziyor..
2011 İslâm dünyası için de son derece hareketli bir yıl olacağa benziyor.. İslâm coğrafyasında Türkiye’nin etkisi daha belirgin bir hale gelecek.. Türkiye global sermaye açısından cazibe merkezi olmaya devam edecek.. Türkiye, İslâm dünyası ve Türk dünyasından, Balkanlar ve Kafkaslar’dan sonra, AB ve ABD’den sonra, Afrika, Latin Amerika, Çin, Hindistan, Endonezya ile yakın ve sıcak temaslar kuracak.. Bu ilişkiler sadece hükümetler arası değil, sivil toplum ve iş dünyasına doğru da genişleyecek.. Bilimsel alanda işbirliği gündeme gelecek.. Mesela vize konusunda Türkiye için 2011 daha avantajlı hale gelecek.. Türkiye dışarıdan beyin ithaline kapı aralayan yeşil kart uygulamasına geçebilir..
Görünen o ki, Türkiye kendi kabına sığmıyor.. Genişlemeye devam edecek. Türkiye bir dünya devleti olarak hukuk standartlarını daha da yükseltecek..
Türkiye bu konuda, başkalarını model alan değil, bölgesinde model alınan bir ülke olacak..
Bu konuda toplumun da bir zihinsel sıçramaya ihtiyacı var.. Devlet yeniden yapılanırken kurumların da yeniden yapılandırılmaya ihtiyacı var..
Görünen o ki, “istikbal inkılabatı içinde en gür sada İslâm’ın sadası olacaktır” ve bu sadanın yükseldiği coğrafya olarak da Türkiye gözükmektedir.
Bütün olumsuzluklara, engellere ve engellemelere rağmen, “asrın idraki” İslâm’ı söylemektedir.. Belli çevrelerin İslâmofobia pompalamalarına rağmen, Doğu ve Batı’da İslâm, baş döndürücü bir hızla yayılmaya devam etmektedir.. İsveç, İngiltere gibi dünyanın zengin ülkeleri yanında, Afrika’da, Hindistan’da, Çin’de, Japonya’da, Latin Amerika’da İslâmlaşma baş döndürücü bir hal almıştır..
Bütün o fişlemelere, irtica, laiklik, çağdaşlık yaygaralarına rağmen Türkiye’de ve dünyada İslâmlaşma yükselen bir dalga haline gelmiştir.. Bizim alın terlerimiz, gözyaşlarımızla doldurduğumuz bu denize akıyor ve bizim gemimiz bu denizle birlikte yükseliyor.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.