Siyasal gerçekten ürkmek çözüm getirir mi?
Böylesine yoğun ve somut siyasal gerçek, bazı yorumcuları kübizme yönlendiriyor.
Sonunda gerçek olan gerçekleri bir kenara itip Picasso gibi "Hayal ettiğiniz her şey gerçektir" diye düşünmeye başlıyor bazıları.
Yoğun ve somut siyasal gerçek AK Parti'nin iktidarda bulunduğu ve en az bir seçimi daha kazanacağı şeklindedir.
Hayal edilen gerçekler ise genellikle ürküntülere, endişelere dayalı biçimde oluşuyorlar.
Mesela "AK Parti bir seçim daha kazanırsa medya üzerindeki baskılar artacak ve Türkiye'de demokrasi de laiklik de derin yaralar alacak" içerikli endişelere (veya korkulara) dayalı hayali gerçekler seslendirilmekte.
Oysa bir de evrensel gerçekler var...
Örneğin ürkmek veya endişelenmek bunlara sebep olan nedenleri yok etmez.
Yani seçim sonuçlarını hiç olmazsa bundan sonra anlamaya çalışmak bunlardan ürküntü duymaktan daha akılcı bir davranıştır.
Bir dönem bitti
Yeni Türkiye'nin sosyo-politik yapısı "Asker-siyaset-medya" üçgenine oturtulmuş bir toplum mühendisliğini reddediyor.
Artık medya karteli kurup farklı düşünenler hakkında "Kara listeler" yapmak ve bunu "Özgür ve çağdaş basın" diye sunmak mümkün değil.
Medyadaki gibi gibi sosyo-politik yapıda da "Çevre" merkez oldu artık.
AK Parti'ye oy veren kitlelere benzemediklerini belirtmek için kendilerini "Beyaz Türk" azınlık olarak sunanlar, bazı Kürt siyasetçilerin de bütün Türkleri "Beyazlar" olarak gördüklerini hiç olmazsa bazen düşünmelidirler.
Cesaret korkuların yok olması değildir.
Cesaret korkuların yönetilebilmesidir.
Hayali gerçeklerden korkmak yerine bunların gerçek olmaması için neler yapılması gerektiğini düşünmek, daha akla yatkın bir davranıştır.
Yeni tür bir siyaset
Örneğin artık siyaset üretiminin "Bu iktidarın yaptığı her şey kötü ve yanlış" demekten geçmediğini öğrenmiş olmamız gerekiyor.
Daha demokratik bir Anayasa yapılması ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği yolundaki engellerin kaldırılması için gerekli reformlar konusunda sadece iktidarı eleştirmek yetmiyor.
Bunun için muhalefetin ulusal uzlaşmalardan kaçınması da aynı ölçüde eleştirilmelidir.
AK Parti'nin elinden "AB Bayrağı"nın alınması ihtimali bu parti için uyarıcı etkisi olacak ciddi bir tehdittir.
Özlediğimiz hukukun üstün olduğu, kuvvetler ayrılığının yerleşik hale geldiği, her çeşit hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı düzenin somut modeli AB'nin Liberal Demokrasi'sidir.
Ürkmek değil, çözmek
Bu yoldaki engellerin kaldırılması, mesela Kıbrıs Sorunu'na çözüm üretilmesi için CHP de olumlu katkılar yapmaya zorlanmalıdır.
Kürt Sorunu'nun bölücü terörden soyutlanması yolundaki her arayış, günlük siyasi polemiklere konu edilmemelidir.
Uzakdoğu felsefesi olaya "Sorununuzu çözebiliyorsanız endişelenmeniz gerekmez... Çözemiyorsanız endişelenmenizin faydası yoktur" şeklinde yaklaşır.
Demokratik siyasetin nihai karar aracı olan "Seçim"i bir çözümsüz sorun olarak görmek ve seçim sonucundan ürkmek gerçekten akla ziyan bir davranıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.