Yeni seçim ittifakları

Yeni seçim ittifakları

Yanlış anlaşılmasın, başlığa taşıdığım “ittifak” sözcüğünü, partilerin yeni ideolojik flörtlerine gönderme yapmak için kullanıyorum. Özellikle muhalefette daha belirginleşen yeni konsept, seçim takvimi yaklaştıkça kendini iyiden iyiye gösterecektir.

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın dediği gibi bu seçimde değişim, demokrasi, yeni anayasa ve Kürt sorununun çözümüne dair öneriler belirleyici olacaksa, partilerin seçim stratejilerini bu denge üzerine oturtma çabası yerinde görülebilir. Kişisel kanaatim de bu yöndedir.

Önce Deniz Baykal’ı ardından Önder Sav’ı tasfiye ederek CHP’de tüm ipleri ele geçiren Kemal Kılıçdaroğlu “Ilımlı Kemalizm” projesiyle sandığa hazırlanıyor. Önceki dönemde tasfiye edilen Kürt ve Alevi gruplar şimdi CHP’de taban tutmaya başladılar. Kemal Bey’e birlikte örgütteki denge bu kesimler lehine kaymaya başladı.

Bu değişim politikalara da yansıyor. Düne kadar Ergenekon’un avukatlığına soyunan CHP yönetimi, şimdi buna KCK’yı ekledi. Bundan sonra KCK davalarını da izleyip destek verecekler. Amaç, Kürt nüfusunun yoğun yaşadığı bölgelerde sempati alanı oluşturarak CHP’yi etkin hale getirmek...

Ilımlı Kemalizm şaşkınlığı

Tabi, alışkanlıkları terk etmek öyle kolay olmuyor. Önceki gün Meclis Genel Kurulu’nda RTÜK Kanun Tasarısı görüşülürken MHP’nin verdiği yayın dilinin Türkçe’den başka dil olamayacağı yönündeki önergeyi CHP’li vekiller desteklediler. Hata yaptıklarını fark eden CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, son anda “hayır” oyu kullanarak durumu kurtarmaya çalıştı, sonra kürsüye gelerek gerekçesini anlattı.

Çünkü CHP’lilerin destek verdiği MHP’nin önergesi kabul edilseydi TRT Şeş kapanacaktı. Bu durumda Kürtçe kanala karşı çıkarken KCK davasını izlemenin hiçbir politik karşılığı olmayacaktı.

Kabul etmek gerekir, CHP içindeki Ulusalcı damar hala aktif durumda. Meclise sundukları kanun teklifiyle tutukluk sürelerinin en fazla 4 yılla sınırlandırılmasını istediler. Kılıçdaroğlu’nun fırtınalar kopartan tahliyelere ilişkin sert eleştirisinin yankısı sürerken, partisinin tutukluluk süresini kısaltan teklif vermesinin temel gerekçesi, Ergenekon davasıdır.

Ancak, bu teklif yasalaşırsa Ogün Samast ve Alpaslan Arslan’dan çok sayıda PKK’lı sanığa kadar yaklaşık 40 bin kişinin tahliyesi sözkonusu olabilecek. Bin kişinin tahliye ihtimali karşısında ortalığı toz dumana katanların, Ergenekon aşkı yüzünden 40 bin kişiye tahliye yolunu açmak istemesi, CHP içindeki çelik çekirdeğin gücüne işarettir.

Sol-PKK işbirliği

Kimse bu durumu, tesadüfle açıklamasın. Bakın, sokaklar yeniden hareketlendi. İlk kez 1876 yılındaki kanlı Abdülaziz darbesinde kullanılan üniversite öğrencileri, şimdi yine derin hesapların parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Son eylemde
dikkat çekici olan, sol gruplarla PKK’nın işbirliği yapmasıdır.

Siyasette CHP ve BDP’yi bir araya getirme projesi suya düşünce CHP ve Kürt grupları arasındaki flörtü canlı tutmaya çalışan derin irade, sokaklara taşan üniversite eylemlerinde sol gruplarla PKK arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye çalışıyor.

Rejim bekçisi MHP

Derin devletin muhafazakar demokrasi karşısında palazlandırmaya çabaladığı ılımlı Kemalizm’in yeni siyasi koordinatlarını en iyi çözümleyen partilerden biri, MHP’dir. Önceki Kızıl Elma projesinde rol biçilen MHP, derin dehlizlerde bir nebze dışlandığını hissettiği yeni oyunda farklı bir sahneyle seçmenlerin karşısına çıkmayı planlıyor.

Daha doğrusu, CHP’nin Kemal Bey’le birlikte boşalttığı “Milliyetçi/Ulusalcı” merkezde kök salmayı, rejimin bekçiliğini tek başına üstlenen parti hüviyetini sergilemek istiyor. Uzun bir küskünlük döneminden sonra MHP’ye yeniden dönen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu’nun “MHP rejimin temel değerlerini savunmada yalnız kaldı” sözü, bu tespitin dışa vurumudur.

Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Gül’ün Diyarbakır gezisine yönelik sert eleştirisi de bu minvalde değerlendirilmelidir. Liberal sol kesimde “MHP Ergenekon’a dönüyor” yorumları yapılsa da yeni pozisyonu, AK Parti ve CHP arasındaki sert çekişmede sandviç olmaktan ürken MHP’nin zorunlu olarak sığındığı liman olarak görüyorum. Bu dönüşün, tehlikeli bir yolculuk olduğunu belirterek...

Tarihi seçim

Bu yaklaşım belki kısa vadede sonuç getirebilir. Eğer CHP, seçim sürecini ağırlıklı olarak Alevi-Kürt ekseninde biçimlendirirse, Karadeniz, Akdeniz ve Ege’de MHP’nin yelkenleri şişebilir. MHP tırmandıkça CHP’yi aşağıya çeker. CHP süreci iyi yönetebilirse, MHP’ye darbe vurabilir.

Bu arada AK Parti’nin bağımsız ülkücülerle takviye edeceği yeni kadrolar ve “milli” söyleme yönelişi, MHP’nin yayılma stratejisini sınırlandırabilir. Daha önce ifade ettik; iktidar partisi, seçimde yüzde 50’yi test etmek istiyor. En önemli kozu, değişimin katalizörü olarak görülen yeni anayasadır.

AK Parti hedefine yaklaşır, MHP’nin hesabı tutarsa, Kemal Bey için tehlike çanları çalabilir. Yüzde 30 civarındaki oy tabanı CHP liderini rahatlatabilir ama aşağıya indikçe koltukta kalması zorlaşır.

Başbakan bu seçimden sonra aday olmayacağını açıkladı, Kemal Bey ve Devlet Bey için alacakları sonuçlara bağlı olarak yolun sonu gözükebilir. Bir de cumhurbaşkanlığı seçimi ve yarım kalan reformlar var.

12 Haziran seçimlerinin demokratik reformlara vesile olması ve siyaset tarlasının yeniden sürülmesine yol açabilecek bu tarihi niteliği dikkate alındığında, ayrıca provokasyonlara ucu açık bir sürece girdiğimizi hatırlatmalıyım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi