'Bu vatan kimin?'
Şair Orhan Şaik Gökyay, 'Bu Vatan Kimin?' adlı emsalsiz şiirinde, 'Bu vatan, toprağın kara bağrında/Sıradağlar gibi duranlarındır' diye seslenerek, vatanımızın, uğrunda gözünü kırpmadan canını feda eden şehitlerimizin olduğunu söylüyor...
Bu vatan, gerçekten de şehitlerimizin ve onları sinesinden çıkaran 'Türk Milleti'nindir. Türk Milleti, aynı zamanda 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de sahibidir. Zira, bu devletin de kurucusu, şahıslar ve elitler değil, bizatihî 'Türk Milleti'dir. Büyük önder Atatürk'ün ve dâva arkadaşlarının liderliği, teşkilâtlandırma gücü ve cansiperâne gayretleri elbette inkâr edilemez.
Lâkin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 'kurucu iradesi' tamamiyle Türk Milleti'ne aittir.
* * *
Niyetim hamaset değil... 23 Nisan nutku atmaya da kalkışmayacağım. Sadece, Türkiye'de demokrasinin önüne set çekmeye kalkışanların 'kurucu irade' görüşlerini masaya yatırmak istiyorum.
Siyaset biliminin alfabesinde, demokrasinin 'halkın egemenliği' olarak tarif edildiğini bilmeyen yoktur. 'Halk' kavramına tarih ve siyaset boyutlarını da yüklerseniz 'Millet'e ulaşırsınız. Halkın egemenliği gibi milletin egemenliği de demokrasi tarifi içinde yer alır. Bu anlamda 'Millî Egemenlik' ise, Atatürk'ün ünlü vecizesinde ve Anayasa'nın 6. maddesinde, 'kayıtsız şartsız millete aittir'.
'Millet İradesi', halkın/milletin egemenliğini kullanma iradesidir. Bu anlamda 'Millî İrade' de, milletin devlet yönetiminde egemenliğine sahip olmasıdır.
Sakın, 'Biz bunları zaten biliyorduk' demeyiniz. Zira, Türkiye'deki oligarşik anlayış, 'Millî Egemenliği' ve 'Millî İradeyi' tümüyle ters şekilde yorumluyor ve dayatmaya çalışıyor. Bunlara göre, 'devletin resmî kuruluş ideolojisi', millî iradenin ve millî egemenliğin belirleyicisidir ve de bu resmî ideolojiyi değiştirmek aslâ mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle, millî egemenlik ve millî irade, kurucu resmî ideolojinin tahakküm vasıtası olarak kullanılmaktadır.
Deniz Baykal'ın AK Parti için, 'Yüzde 90 oy alsalar da farketmez'; Sabih Kanadoğlu'nun 'Değil yüzde 47, yüzde 97 oy alsalar bile bu dâva açılır' sözlerinin arkasında bu ideolojik dayatma vardır.
Bu zihniyete göre, devlet yıkılmadan 'kurucu iradesi', yani 'resmî ideolojisi' değişmez. Baykal'ın, 'İdamı göze alır ihtilâl yaparsınız; yeni Anayasa'yı da ancak böyle yaparsınız' sözünün altında yatan peşin hüküm budur.
* * *
Prof. Dr. Toktamış Ateş'e göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî ideolojisi şudur: 'Türkiye halk egemenliğine dayanan lâik ve çağdaş bir cumhuriyettir' (Cumhuriyet, I. Cilt, s. 612, Yeni Türkiye). Toktamış Hoca, demokrasi adına ve demokrasinin kuralları içinde, bu ideolojiyi değiştirmenin kimsenin hakkı olmadığını ve bunun imkânsız olduğunu söylüyor İyi de, bugünün Türkiyesi'nde, marjinal gruplar dışında kimsenin, halk egemenliğini, çağdaşlığı ve lâikliği değiştirmek istediğini iddia etmek mümkün müdür?... Bana, lâiklik ilkesinden vazgeçerek din devleti kurmak isteyen bir siyasî parti ya da kurum gösterebilir misiniz? Halk egemenliğine saygı göstermeyenler ise, 'kurcu irade'yi savunmak adına halk egemenliğine ve demokrasiye karşı çıkanlar ve halkın oyuyla iktidara gelmiş ekipleri siyasallaşmış yargıyı kullanarak tasfiye etmek isteyenlerdir. 21. yüzyılın başında bunu savunmak, çağdaşlık felsefesine de açıkça aykırıdır.
Asıl mesele, bu kurucu iradeye aykırılığın tesbit merciidir. Bir siyasî iktidarın ve çoğunluk yönetiminin kurucu iradeye aykırı hareket ettiği hakkında, Cumhuriyeti kurduğunu iddia eden CHP ve onun jakoben oligarşik hempaları mı karar verecektir?...
Haydi diyelim ki onlar bu kararı verdiler; ancak bu karara göre siyasî iktidarın uzaklaştırılması, ordunun siyasete müdahalesiyle mümkün olabilecektir.
Yani, oligarşik azınlığa göre kurucu iradenin savunulması, ancak bir askerî darbe neticesinde gerçekleşebilecektir.
Bu görüşün tabiî sonucu ise, halk egemenliğinin ortadan kaldırılmasıdır.
* * *
Fransa, beş Cumhuriyet değiştirmiştir.
Bu cumhuriyetlerin kurucu iradeleri ve yönetim şekilleri birbirinden farklıdır. Almanya'da bu farklılık uçurumlar oluşturur. Lâkin, Fransa ve Almanya devletlerinin varlığı hep devam etmiş; bu devletler yıkılıp yeniden kurulmamıştır. Aksi takdirde, kurucu iradeyi değişmez kabul edip dayatmada bulunmak, sadece 'totalitarizmi' meşrulaştırmaya çalışmak demektir.
Halk hâkimiyeti de, çağdaşlık da, lâiklik de şüphesiz çok önemli ilkelerdir. Ancak bütün bunlar, asıl kurucu iradenin 'Türk Milleti'ne ait olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bu vatan, bir avuç seçkinci zorbanın değil, yüce Türk Milleti'nindir. Gökyay'ın mısralarıyla, 'Bir tarih boyunca, onun uğrunda/Kendini tarihe verenlerindir'.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.