Yalçın Küçük coştu mu dalgalanır; dalgalandı mı da emir üstüne emir yağdırır. TRT Haber’in “Büyük Takip” adlı programında CHP Genel Başkan’ı Kemal Kılıçdaroğlu’na serzenişte bulunuyor, öğütler veriyor, “ah seni gidi, seni... Dinlemezsin beni... Referandumda uyardım o kadar, kulak asmadın şu kadar!” anlamına gelen sözler söylüyor.
Hem sinirli, hem gergin, hem de başkomutan sanki:


“Doğu Perinçek’i, Sevgili Tuncay’ı (Özkan), Sevgili Balbay’ı (Mustafa), Sevgili Haberal’ı, Büyük Komutan Çetin Doğan’ı, Büyük Komutan Hasan Iğsız’ı meclise sokacaksın, bunu yapacaksın, aslına dön!”

Durmuyor, dinmiyor Küçük kasırga:

“Bu bir hakimleri ortadan kaldırma işidir dedik!! Biz bunları Kemal Bey’e 29 Nisan’da söyledik; Bu referanduma iyi asıl dedik, asılmadı!”

Nasıl asılacaktı daha?

Kule vinç mi getirecekti? Kement mi atacaktı?

Neyse.

“Kemal Bey 27 Mayıs’tan utanıyor. Biz utanmıyoruz, 40 tanesini yaparız... Oraya gidiyor Türkiye, 2011 son...”

Vay, vay, vay!

Kalkıp bir yandan onu, bunu, şunu demokratik bir seçimde devşirilecek oylarla TBMM’ye sokmaktan söz edeceksin, öte yandan darbeleri savunacak, gerekirse kırk tane daha yapmaktan söz edeceksin.

Hızını alamayıp 2011’de darbe duasına çıkacaksın!

“Biz diyoruz ki, Kemal Bey’i uyarmazsak daha iyi mücadele yapmazsa kaybederiz. Kaybetmeye doğru gidiyoruz!”

Daha iyi mücadeleden neyi kastediyor acaba Yalçın Küçük? Topa, tüfeğe sarılıp tank sırtına binmekten mi?

Türkiye Cumhuriyeti’ne “Ahtapot Cumhuriyeti” diyen, “yıkılacaktır!” kehanetinde bulunan, Apo’yu kardeş belleyen biri şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun akıl hocalığına soyunuyor. “Hadi canım sen de!”