AK Parti kulisleri şimdi en çok Salih Kapusuz'un gündeme taşıdığı erken seçimi tartışıyor.
Olur mu?
Olmaz mı? AK Parti kurmaylarının açıkça karşı çıktığı, "Gündemimizde böyle bir mesele yok" dedikleri konu aslında gizliden gizliye de olsa milletvekilleri arasında da tartışılıyor.
İki yılı doldurup emekliliği hak etmeyen milletvekillerinin bu talebe sıcak bakmayacakları anlaşılır bir şey ama işin siyasi boyutu çok daha önemli...
İşte bu noktada AK Parti içinde davanın açılma sürecinden bu yana izini sürdüğümüz iki farklı bakış açısı çarpışıyor.
Birinci kampta "uzlaşmacılar" var:
Bu grup açıkça seçim yapılmasının bir mantığı olmadığını ileri sürüyor. Onlara göre daha yeni seçimden çıkan ve arkasında yüzde 47 halk desteği olan bir partinin şüphe içinde olmasına gerek yok.
Uzlaşmacılar önümüzdeki süreci de şöyle değerlendiriyor:
"Açılan davayla istenen mesaj verilmiş ve hedefe ulaşılmıştır. Parti kapatılmayacak, Tayyip Erdoğan'a da yasak gelmeyecek. Sadece para cezası olabilir. AK Parti ve DTP kapatılırsa özellikle Doğu ve Güneydoğu halkının yüzde 95'i dışlanmış olur. Tayyip Erdoğan'a yasak gelirse Türkiye'nin ulusal ve uluslararası konumu açısından ciddi kaygı yaşanır. Bunun da tarihi sorumluluğu çok ağırdır. Bu nedenle para cezası gelir ve Türkiye de yoluna devam eder."
İkinci kampta "reformcular" yer alıyor:
Bu grup başından beri başta Anayasa olmak üzere seçim sistemi ve siyasi partiler yasasını değiştiren geniş bir demokratikleşme paketinin hazırlanmasını istiyor.
Bir anlamda elit bürokrasiyle hesaplaşma yaşanmadan Türkiye'ye demokrasi gelmeyeceğine inanıyorlar.
Gerekçeleri de çok açık:
"Bu işin asıl nedeni Tayyip Erdoğan'ı siyaset dışı bırakmak. 367 olayını Türkiye'ye yaşatanlar benzer şeyleri yine yapacaklar. Buradan çıkmanın tek yolu da reformlara ağırlık vermek ve gerekirse erken seçime gitmek..."
AK Parti kulislerinde bu tartışmalar sürerken, Başbakan Tayyip Erdoğan da milletvekilleriyle tek tek görüşüyor.
Belki de bu görüşmelerden sonra, tartışılan yol haritalarından biri netleşecek.