Valinizi seçmek ister miydiniz?
Olur mu öyle şey kardeşim, burası Amerika mı? Vali dediğin Ankara'dan gönderilir. Artık sivilden gönderiyorlar, eskiden asker de olsa sivil de olsa "vali paşa" denirdi...
İmparatorluk döneminde de İstanbul'dan "gönderilirdi" valiler. İçlerinde gereksiz adamlar olduğu kadar, Mithat Paşa gibi "yararlık gösterenler" de vardı. (Bu yararlık gösterme lafı fena halde Emin Oktay koktu galiba...)
Bir yerden gönderilecek illa ki... "Yaylıyla" gelecek, kaymakamlarla, jandarma komutanıyla, kasabanın eşrafıyla tanışacak, alışmaya çalışacak, düğünlere falan çağrılacak, köylere gidip halka inecek, akşamları şehir kulübünde briç oynayacak, eşi de lise müdürünün hanımıyla çay içecek... (Evlerde idare lambası var, radyoda Münir Nurettin söylüyor, ya da Safiye Ayla.) S
onra başka bir yere atanacak, bu sefer orayı tanımaya çalışacak, böyle böyle ileride emekli ikramiyesiyle yazlık ev alıp Antalya'ya yerleşmek üzere, torunlar denize girebilsinler.
En büyük "mülki" amir.
Ankara'nın yeryüzündeki gölgesi.
Büyük şehirlerde kimse ilgilenmez, çok kişi adını bile bilmez de (kendisi de memur olmadığı sürece), "küçük yerlerde" çok önemli adamlardır valiler.
Peki, tepenize bir yabancı gelmesinden ziyade, valinizi kendi aranızdan seçmeyi istemez misiniz?
Olur mu öyle şey kardeşim, sonra "eyalet" olur vilayetler!
Eee, olursa ne olur?
Amerika'da savcıyı bile halk seçiyor... Elbette benzin istasyonu işletenler arasından değil, hukukçular arasından...
Olur mu öyle şey, bürokrasinin ne anlamı kalıyor o zaman?
Belediye reisi mi bu yahu, devletin "gölgeli" bir valisi.
Göbeğini kaşıyan ayılar sonra giderler de olmayacak birini seçiverirler maazallah! (Aslında milletvekili de seçmeseler de, önce onları şöyle bir güzel eğitsek otuz yıl kadar...) Ne korkuyorsunuz yahu, kıyılar "sizin" değil miydi?
Kıyılarda göbeğini kaşıyan tek bir kişi görülmüş mü yani? (İstanbul da dağın başı ya, orada AKP kazandığına göre...) S
iz de emekli bir bürokrat, ya da mapusane kaçkını bir darbeci seçersiniz vali niyetine, kafanıza göre, olur biter!
Dağlar ayıların, kıyılar sizindir...
Hem de iç bölgeleri "kuşatırsınız" işte, daha ne? (Böyle diyen ahmaklar var, arslan gibi CHP kalesi kıyılar iç bölgeleri "kuşatıyorlarmış", geçen seçim tablosuna göre... İyi işte, Yunan ordusunu yenmek gibi yenersiniz de onları ileride.)
Bazı vilayetlerde şu partiden valiler, bazı vilayetlerde bu partiden valiler...
Olur mu, hepsi bürokrat olacak! O ilin özelliklerini, sorunlarını o ilin hemşerisi mi bilir, Ankara memuru mu? Elbette Ankara memuru, çünkü büyüklerimiz herşeyi bizden daha iyi bilirler. (Düşünen kafalara da zararlı fikirler üşüşür.)
Beğenmiyorsan gidersin başka yere yerleşirsin, vatanın her köşesi bir değil midir, size öyle öğretilmedi mi? Örneğin Etiler barlarıyla Şırnak kahvehaneleri arasında bir fark mı var?
Ama, hafazanallah, sonra bir Kürt vali oluverir Diyarbakır'a, bir Laz Rize'ye, bir Çerkes Balıkesir'e...
Ne hakkı var Kürt'ün vali olmaya, değil mi efendim, önce gelsin hele bir Ankara'ya, "asimile" olsun, Mülkiye'yi bitirsin, "yedi göbek Horasan'dan gelme Kayı boyundan Türk" olduğuna yemin billah etsin...
Vali olamasa da sigorta müdürü yaparlar.
Muhalefet lideri bile yaparlar belki günün birinde!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.