Üçüncü boyut
Mısır’daki gelişmeler yorumlanırken iki konunun ön plana çıktığı gözleniyor. Birincisi halkın demokrasi arzusu ve bunun büyük güçler tarafından desteklenmesi. Son yıllarda demokrasinin en büyük hedef olduğu, birçok uluslararası olayın bu hedefe varmak için gerçekleştiği söylemi ön planda. Nitekim ABD, Irak’taki otoriter rejimi bertaraf etmek ve onun silahlanma emellerini engellemek uğruna yapıldı. Önümüzdeki günlerde demokrasi talebinin bölgede yayılacağı ve birçok otoriter rejimin son bulacağı söyleniyor.
Üzerinde durulan ikinci konu gelişmelerden İsrail’in nasıl etkileneceği, bu ülkenin güvenliği için bir tehdit oluşturup oluşturmayacağı. Bu konu öylesine büyütülüyor ki neredeyse ABD’nin varlık sebebinin ve tek amacının İsrail’in güvenliği olduğu duygusuna kapılıyorsunuz.
Artık devletler çıkarları ya da uzun vadeli stratejik hesapları sebebiyle hareket etmiyorlar. Büyük güçler bunları unuttular ve demokrasi, insan hakları, halkların refahı ve bu amaçla iktisadi gelişmenin sağlanması, gelir bölüşümdeki adaletsizliklerin kaldırılması tek hedefleri. Üstelik bunları sadece kendi halkları için değil tüm insanlık adına istiyorlar. Nitekim Batı dünyası, biz de dahil olmak üzere, Mısır halkının taleplerinin karşılanmasını istedi.
Bir ülkede demokrasinin olması büyük güçler açısından bir hedef değildir. Bu ülkelerdeki rejim değişiklikleri onların stratejilerine uygunsa desteklenir. Yani değişikliklere yol açan dinamikler bu ülkenin içinde değil uluslararası plandadır.
Önce ABD’nin stratejisini değiştiren şartlara bakalım. ABD bir ekonomik sorunla karşı karşıyadır ve bu dış ticaretinde ve bütçesindeki büyük açıklarla tezahür etmektedir. Bu sorunların çözümü için bir yandan parasının değerini düşürüp ithalatı azaltmak, ihracatı artırmak istiyor ve bunun ithal ikameci eğilimlere sebep olacağını düşünüyor. Bütçe açığını azaltmak için ya vergileri artıracak ya harcamalarını kısacak ya da her ikisini birlikte uygulayacak. Harcamaların azaltılmasının bir yolu da dış yardımları, ülke dışındaki askeri harcamaları azaltmak olabilir. Ayrıca Uzakdoğu kaynaklı küresel sermayaye kendisini kontrol edebileceği bir alternatif yaratmak isteyebilir. Petrol fiyatları artarsa bunun yükünü ithalatçı olan Uzakdoğu ve Avrupa yüklenecektir. Yani onlar kaybedecek Rusya ve Ortadoğu’daki petrol üreten ülkeler bundan yararlanacaktır. ABD yardımları kısacak onun yerine Arap sermayesini ikame edecektir.
İsrail konusunun abartıldığını söyledim. Siz ABD’de yaşayan bir yahudi olsanız İsrail uğruna bu ülkenin güçsüz kalmasını ister misiniz? İstemezsiniz çünkü ABD yoksa İsrail yoktur ama İsrail olmazsa ABD vardır. Bu İsrail’in feda edileceği anlamına gelmez ama bundan sonra bölgede barış içinde yaşanması sağlanacaktır.
Petrol zengini ülkeler bölgede yatırım yapacak hem iktisadi gelişme sağlanacak hem de işletmelerin ABD ile ortak olmasına çalışılacaktır. Askeri harcamalar azalacak ama bu harcamalar Arap sermayesinden sağlanan kredilerle finanse edilecektir. Yani ABD’nin yükü azalacak ama, daha az olsa bile, ABD silah satışına devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.