Yeni anayasanın 'derviş'leri...

Yeni anayasanın 'derviş'leri...

Türkiye,tıpkı 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi gibi gerilimli bir sürece girdi. Aslında son dönemin her seçimi benzer bir gerilimle geçiyor.
En son 12 Eylül referandumu da pek farklı olmadı.
O günlerde ekseni kayan, sivil diktaya giden bir Türkiye korkusu yayıldı. Şimdi de ya yargı ele geçiriliyor diye halk direnişe çağrılıyor ya da bir grup askerin darbe girişimi iddiasıyla yargı önüne çıkartılması "asker yıpratılıyor" biçiminde sunuluyor.
Türkiye bu gerilimli ortamda seçime gidiyor ve önünde ilk kez yeni bir anayasa yapma görevi var.
Ama ne yazık ki Türkiye toplumunun büyük kısmı yeni bir anayasa istemesine rağmen kutuplaşmada beslenen siyaset bunu gündemine almıyor.
Geçtiğimiz pazar günü Sakarya'daydım...
Yeni Anayasa Platformu'nun düzenlediği panelin moderatörlüğünü yaptım. Konuşmacılar Prof.
Dr. Beril Dedeoğlu, Ömer Laçiner ve Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can'dı.
Can, bir anayasanın ne olduğunu şu sözlerle açıklıyordu:
"Anayasa devlet aygıtı ile ilgili bir şeydir. Tartıştığımız yeni bir devlet yapılanmasıdır.
Biz yeni bir anayasa yapabiliriz ve yapmak zorundayız derken devlet aygıtını yeniden yapılandırma iradesini ortaya koyuyoruz. Bu devlet yapısıyla biz yarınlara varamayız, bunu çok iyi biliyor olmamız lazım."
Ömer Laçiner ise Türkiye toplumunun artık "çocuk muamelesi" görmek istemediğini söylüyordu:
"Toplumların kendi anayasasını yapması fikri, modern bir fikirdir. Modern toplumlarda hükümdarlar, toplum adına, birey adına karar veremez.
Türkiye toplumu badireli bir tarihten sonra olgunluğa erişmiştir. Türkiye artık çocuk muamelesi görecek bir toplum olmaktan çıkmıştır. Ne istediğimizi biliyoruz."
Anayasaları halkın hazırlaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ise 1982 Anayasası'nı hatırlatarak şöyle diyordu:
"Ben profesörüm ama bakmayın, yine de mevcut anayasayı defalarca okumama rağmen, çoğu konuda yorum yapabilecek düzeyde değilim. Birçok anlaşmazlık olduğunu düşünüyorum."
Konuşmacıların ne söyleyeceği önemliydi ama ben daha çok Sakaryalıların ne düşündüğünü merak ediyordum.
Adapazarı Kültür Merkezi'nin toplantı salonu tıka basa dolu değildi ama katılanların söyledikleri, Sakaryalıların nasıl bir anayasa istediği konusunda ipuçları veriyordu.
Avukat Leyla Epözdemir:
"Özgürlükçü bir anayasa istiyorum. Dezavantajlı gruplara öncelik verilmeli. Kadınların olmadığı bir demokrasi eksik demokrasidir. Çocukların da insan hakkının olduğu bir anayasa olmalı."
Öğretmen Erdal Erdem:
"Aslolan millettir. Devlet millete hizmet için var. Bireyin haklarını koruyan bir anayasa olmalı."
Memur Yusuf İlter Şahin:
"Öyle bir anayasa istiyoruz ki, insan emeğini korusun."
Öğrenci Mehmet Akarca:
"Herkesin kendi ana dilini kullandığı, devlet merkezli değil birey merkezli bir anayasa istiyorum..."
Esnaf Kemal Ada:
"İlk üç maddenin değişmesini istiyorum. Aslında bir anayasa herkesi temsil etmez. Cuntayı savunan, darbelerin peşinden gidenlerle nasıl bir anayasa yapılacak?"
Yerel bir gazeteci ise siyasal kutuplaşmanın yeni anayasa önündeki en büyük engel olduğunu şu sözlerle dile getiriyordu:
"Yüzde 42'yi buraya getirmezsek yeni bir anayasa yapamayız."
Sakarya'da bu insanları dinleyince umutlandım ama yolun uzun ve zor olduğunu gördüm.
Yeni Anayasa Platformu üyeleri bu zor işi başarmak için "bir Derviş gibi" Anadolu'yu dolaşıyor.
Aralarında Osman Can'ın da olduğu ekip bu hafta sonu Kars, Iğdır ve Erzurum'da olacaklar. Sanıyorum başka türlü de yeni bir anayasa hazırlamak kolay olmayacak.

Solun anayasa girişimi
Bu arada sivillerin anayasa hazırlama çabasına bir yenisi daha eklendi. İşadamı Osman Kavala, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu'nun da aralarında bulunduğu grup "Sivil bir anayasa" hazırlamak için ilk adımı attı. Bu tür çabaların devam etmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi