Siyasetimizin ihtiyacı böyle neşeli polemiklerdir...
Sonunda siyasi polemikler neşeli olmaya başladı.
Dün CHP Grup toplantısında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Döner merdivene ters yönden binmek" konulu polemikle ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a verdiği cevap, bu neşelenme sürecinde bir dönüm noktası oluşturuyordu.
Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğan döner merdiven yukarı çıkarken aşağı inmeye çalışan Kılıçdaroğlu'nun sorunun "Yanlış kılavuz seçmek"ten kaynaklandığını ileri sürmüştü.
CHP Genel Başkanı bu iddiaya şöyle cevap verdi dün:
"- Ben merdivenden ters indim diye bir başbakan diline alay konusu yaptı.
Duran bir merdivenden iniyorum...
Ben sormak istiyorum. Sayın Başbaka n sen ata bindin atı dört kişi tutuyordu sen o beygirin üstünden düştün sana bir şey dedik mi? Arabada içerde kaldın balyozla cam kırdılar sana bir şey dedik mi? Kimlik dağıtım toplantısında kabloya ayağın takılıyor zor tuttular.
Futbol oynarken kolunu kırdın.
Sen futbolu kolunla mı oynuyorsun..."
Kılavuz meselesi
Kılıçdaroğlu bu sözlerini "Ayağımın altı pekmez/ Yala yala bitmez" şeklinde de sürdürebilirdi.
Ama öyle yapmadı. Erdoğan'ın başına gelenleri sıraladıktan sonra Erdoğan'ın çevresini de şöyle ele aldı: "- Senin korumalarından bazıları arabalarını çaldırdı. Bakanların helikopter pervanesine gidiyordu. İnsanda biraz ahlak olur biraz adam olur... Dürüst olur perişan olur sen Kasımpaşa'yı da perişan ettin. Ben Van Denizi demişim... Vanlılar Van Denizi derler senin haberin yoksa ben ne yapayım..."
CHP Genel Başkanı sonunda en çarpıcı cümleyi şöyle seslendirdi: "- Benim kılavuzum belli Mustafa Kemal, ama senin kılavuzun kim bilmem...
Siz ülkenizi bilmezseniz..."
Bu neşeli polemikte söz sırası Başbakan Erdoğan'da şimdi...
Erdoğan da konuşursa...
Neşeli havanın devam etmesi için onun da aynı çizgiyi sürdürmesi gerekiyor.
Örneğin şöyle şeyler söylese:
- Sen merdivene ters yönden Mustafa Kemal'in rehberliğinde girdiğini mi sanıyorsun? Acaba Anayasa Referandumu'nda oy veremediğin zaman da mı rehberin Mustafa Kemal'di? Benim attan düşmeme takmışsın.
CHP'nin eski Genel Başkanı İsmet İnönü'nün de Cumhurbaşkanıyken attan düştüğünü bilmiyor musun? Benim futbol oynarken kolumu kırmama "Futbol kolla mı oynanır" diyerek takılmışsın...
Futbol konusunda konuşmadan önce senin Fenerbahçe'nin kalecisi zannettiğin Lefter'e danışsaydın, böyle şeyler söylemezdin...
Başbakan Erdoğan böyle şeyler söylerse, CHP Genel Başkanı da herhalde susmaz.
Neşeli havayı sürdürmek için dilerim o da bazı cevaplar verir...
Gergin siyaset ortamımızın gerçekten böyle neşeli polemiklere ihtiyacı var.
Demokratik siyasetin en fazla ihtiyaç duyduğu şeylerden biri de mizahtır.
İngiltere'den örnekler
Bu konuda İngiliz demokrasisi örnek alınabilir.
Örneğin İşçi Partisi'nin unutulmaz sol kanat lideri Bevan'ın Muhafazakâr Parti iktidarını eleştiren şu konuşmasını Kılıçdaroğlu örnek alabilir:
- İngiltere toprağının altı kömürle ve kendisini çevreleyen denizin balıkla dolu olduğu bir adadır. Bu ülkede kömür ve balık yokluğunu ancak Muhafazakâr iktidarlar gerçekleştirebilir.
Muhafazakâr'ların unutulmaz lideri Churchill de İşçi Partisi iktidarının Başbakanı Atlee için şöyle konuşmuştu:
- Dün Başbakanlık Konutu olan Downing Caddesi'ndeki 10 numaralı kapının önünde boş bir taksi durdu...
Kapısı açıldı ve Başbakan Atlee taksiden çıktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.