Yalçın Küçük, MHP büyük
Ergenekon sanığı Yalçın Küçük, Ergenekon şüphelisi Soner Yalçın’la ilgili düşüncelerini Akşam’a anlatmış. İyi de etmiş.
Satır arasındaki bir ifade dikkatimi çekti: “Engin Alan kararından dolayı Devlet Bahçeli’ye teşekkür edeceğim.”
Allah razı olsun.
Engin Alan kim? Balyoz davasının tutuklu sanıklarından emekli bir korgeneral...
Hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yok, o nedenle suçlu muamelesi göremez, MHP’den de bir başka partiden de aday olabilir.
Hırsızlıktan yargılansaydı, hakkında mahkumiyet kararı olmasa bile hiç şüphe yok ki MHP aday yapmazdı. Ama darbe suçlaması “yüz kızartıcı suç” sayılmadığından olsa gerek, adaylığında beis görülmemiştir.
Türban fişlemesi
Mahkeme süreci bir tarafa, Engin Alan’ı yakından tanımakta yarar var. 2. Kolordu Komutanı olarak 24 Aralık 2002 tarihinde kendisine bağlı birliklere gönderdiği “Kategorili Personel işlemleri ve İrticai Faaliyetler” konulu yazıda şu talimatları veriyor:
- 3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren oluşan atmosfer çerçevesinde, irticai faaliyet ve oluşumlarda artış, buna paralel olarak takip ve kontrol altında bulunan kategorili personelin tutum ve davranışlarında da olumsuz değişikliklerin olabileceği değerlendirilmektedir.
- Sıralı tüm sicil amirleri, birliğindeki personelini ve bu personelin aile yapısı ve yaşantısını çok iyi bilecektir. Özellikle birinci sicil amirlerinin bir plan dahilinde yapacakları ev ziyaretleri ile personelin eş ve çocuklarının da tutum ve davranışları ile giyim tarzları gözlemlenecek, giyim ve kuşamının belli bir ideolojiyi temsil edecek şekilde giyinen personel uyarılacak, bu personel takip ve kontrol edilecektir.
- Son zamanlarda bazı çevrelerin anayasal devlet düzeninin temelini oluşturan laiklik ilkesini kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda yorumlayarak kamu hizmetlerinin yerine getirildiği başta öğretim kurumları olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarda türban kullanılmasında ısrarlı oldukları ve bu hususu her fırsatta gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir.
- İrticai grup ve oluşumlar ile bunlara destek veren çevrelerin hak ve özgürlükler kapsamında masumane bir tercih olarak devamlı gündeme getirdikleri türban ve benzeri isteklerin, laik cumhuriyet ilkelerine karşı dine dayalı bir devlet düzeni kurmaya yönelik, din ve vicdan hürriyetini aşan sistemli çabaların bir parçası olduğu bütün personel tarafından bilinecektir.
- 2001-2002 eğitim ve öğretim yılı birinci döneminde, İstanbul’daki 23 adet imam hatip lisesinde öğretim gören 8 bin 58 kız öğrencinin yüzde 90’ı Milli Güvenlik Bilgisi dersi dışındaki tüm derslere türbanlı olarak katılırken, kılık ve kıyafet yönetmeliğine uygun şekilde MGBD’ne katılan kız öğrencilerin oranı yüzde 63 olarak saptanmıştır. Sözkonusu okullarda yapılan bayrak törenlerine kız öğrencilerin büyük çoğunlukla türbanlı olarak katıldıkları tespit edilmiştir.
- Özellikle imam hatip liseleri ve diğer hassas (özel ve kamuya ait) okullarda görevli Milli Güvenlik Bilgisi Dersi öğretmenleri kılık ve kıyafet yönetmeliği hükümlerinin uygulanması konusunda asla geri adım atmayacaktır. EK-A, Kontrol Formu çerçevesinde hazırlayacakları raporları ders öğretmeni üzerinden komutanlığa bildirecektir.
Küçük ve Engin Paşa
Bu talimatlar, Engin Alan Paşa’nın talimatlarından sadece bir kaçı...
Düşünün, seçimler 3 Kasım’da olmuş, hükümet 16 Kasım’da kurulmuş, paşa, 22 Aralık’ta, yani yeni hükümetin üzerinden henüz bir ay geçtikten sonra bağlı birliklere talimat vererek, türbanlı subay eş ve çocukları ile imam hatiplerdeki kız öğrencilerin fişlenmesini istiyor.
Gerekçesi ise anayasal düzenin yıkılıp yerine şeriat düzeninin kurulması yönünde faaliyetlerin artması...
Daha bir ayda rejimin sallanmaya başladığı savına sarılıp fişleme metodolojisinden laiklik projesi üretmeye çalışan paşa, MHP’ye hayırlı uğurlu olsun!
Deniz Bölükbaşı yetmedi, yanına Engin Alan’ı koyuyorlar. En büyük duacıları da Ergenekon sanığı Yalçın Küçük...
Yalçın Hoca’nın duasıyla yetinmeyip, Beka Vadisi’nde ve akademide Abdullah Öcalan ile diğer PKK’lılara ders verirken çekilmiş fotoğraflarını da partinin girişine asarlarsa, hiç fena olmaz.
“O Paşa Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan getiren uçaktaydı” yalanını da pankart halinde yanına iliştirirlerse, tadından yenmez.
Hele, referandumda evet oyu kullandığı için ihraç edilen gerçek ülkücülere sırtlarını tümden çevirip, “CHP’ye Silivri’den müracaat çok fazla, onların yükünü paylaşalım, Yalçın Küçük’ü de Engin Alan’ın hemen altında bir sıraya yerleştirelim” derlerse, inanın, asıl o zaman efsane küllerinden doğar!