Libya’da ne oluyor?
Medyada Libya konusunda yoğun tartışmalar yaşanıyor. Muammer Kaddafi’nin kişiliği, ülkedeki aşiret yapısı, paralı askerler tartışılıyor. Sorularımın hiçbirine cevap alamıyorum. Libya’daki olaylarda Kaddafi’nin tutumunu destekleyen bir tek ülke bile yok. Acaba Kaddafi tüm dünyaya kafa tutacak kadar güçlü mü, böyleyse bu gücünü nereden alıyor?
Kaddafi iktidara geldiğinden beri onu hangi gücün desteklediği sorusuna cevap aradım. ABD ile ilişkileri iyi değildi ve uyuşmazlık ABD’nin Kaddafi’nin evini bombalanmasına kadar gitti. Doğru dürüst bir ordusu bile olmayan bu ülke dünyanın en büyük gücüne karşı nasıl direniyordu ve teslim olmuyordu?
Bu sorulara verdiğim cevap şu oldu: Kaddafi, başta İngiltere olmak üzere, bazı Avrupa ülkeleri tarafından destekleniyordu ve bu ülkeler ABD ile anlaşarak Libya’daki rejimin devamını sağladılar ve bu destek bugüne kadar devam etti.
Bugünlerde bölgedeki tüm gelişmeler halkın demokrasi taleplerine bağlanıyor. Demokrasi günümüzün modası olduğu için bunu yadırgamıyorum. Sadece halkın taleplerinin bir örtü olduğunu ve bunun arkasında büyük güçlerin stratejik hesaplarının bulunduğunu söylüyorum.
Olayların tümüne bakarak şöyle bir senaryo olduğunu düşünüyorum: Bugün petrol arzında bir daralma olsa bundan en çok Avrupa ve Uzakdoğu etkilenecek. Öyleyse petrol üretim alanlarının ve taşıma kanallarının güvence altına alınması gerekiyor. Bugün Kuzey Afrika’daki gelişmeler Akdeniz’in kontrolü amacı taşıyor. ABD Avrupa ülkelerine bölgeyi kendisi kontrol etmezse olayların hem üretim alanlarını hem de nakil yollarını güvensiz hale getireceğini söylüyor. Akdeniz güvence altına alındıktan sonra sıra Kızıldeniz’e gelecek. Zaten Yemen’de olaylar başlamış durumda.
Asıl büyük sorunu Fars Körfezi’nde yaşayacağız. Burada bir çatışma çıkarsa bundan en çok Uzakdoğu ülkeleri etkilenir. Bahreyn’de başlayan Şii Sünni çatışmasının bölgedeki olayları başlatacak bir kıvılcım olduğu ve bunun Suudi Arabistan’ı da çatışmanın içine çekeceğini söyleyebiliriz. Irak zaten bu çatışmayı yaşıyor ve Kuzey Irak moda olan demokrasi talepleri için uygun bir ortam oluşturuyor. Suriye’deki azınlık ikidarı ve İran’la yakın ilişkileri orayı da bu çatışmanın içine çekebilir.
Söylediklerim abartılı bulunabilir ve dar bir alanda oluşan olayları tüm dünyayı etkileyecek boyuta ulaştırmanın gereksiz olduğu söylenebilir. Ancak tüm dünyayı ateşe veren büyük savaşlar da basit sebeplerle çıkmış görünür. Bugünlerde dünyada yeni düzen kuruluyor ve henüz nasıl bir şekil alacağı belli değil. Bu nedenle sıradan sayılan olayların büyük projenin bir parçası olarak görmek abartılı sayılabilir ama bunlar gerçekten büyük projenin parçaları ise onu küçümsemek en azından ihmal kabul edilmelidir. Üstelik, Libya olayı dahil, ülkemizin tüm bu olaylar içinde başrolü oyanayacak ülkelerden biri olacağı gözardı edilmemelidir. Ancak asıl endişem bu kadar hayati bir konuda muhalefetin iktidarı yıpratmaktan başka bir şey düşünmemesi olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.