Bayram böyle mi olur?
Marks ile Engels'in ünlü 'Komünist Manifesto'yu yayımladığı 1848'den beri, sosyalistler, proleteryanın temeli olarak gördükleri 'işçi sınıfı'nı 'marksist devrim' için ayaklanmaya çağırmışlar ve 'zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmadığı' söylenen işçileri, kendi iktidarları için istismar etmişlerdir. II. Sosyalist Enternasyonal, 1890'dan itibaren 1 Mayıs'ı 'İşçi Dayanışma Günü' olarak ilân etmiştir. Emek ile Sermaye'nin çatışmasına dayanan marksist ideoloji, 1 Mayıs'a da bu açıdan bakmaktan vazgeçmemiştir.
Ne ki, Türk toplumunda işçileri ideolojik bir çatışma için örgütlemek ve kullanmak mümkün olmamıştır. Sosyalist işçi sendikası DİSK'in bu istikametteki çabaları da boşunadır. Zira toplumumuzda işçileri bir 'sınıf mücadelesi' tezi çerçevesinde toplamak ve sevketmek imkânsızdır. Bilimsel Sosyalizmin/Marksizmin, artık geçerliliğini çoktan yitiren diyalektik varsayımları, 'üst yapı'nın değer yargılarıyla yoğrulan Türk işçisini yönlendirmeye yetmemektedir.
Lâkin, her 1 Mayıs günü, Türkiye'de, özellikle İstanbul'da yaşanan çatışmalar ve gerginlikler, toplumun huzurunu bozmakta; bundan da en büyük zararı hiç kabahati olmamasına rağmen, işçilerimiz görmektedir.
* * *
Dün, 1 Mayıs, ne yazık ki gene nahoş olaylarla dolu olarak geçti. İstanbul'un Taksim meydanı civarındaki caddelerde ve sokaklarda, yasa dışı gösteriler yapıldı; polise taşlar ve sopalarla saldırıldı ve âdeta bir meydan muharebesi sahnelendi. DİSK merkezinden atılan taşlarla polislerin yaralanmasının, yüzleri maskeli göstericilerin kaldırım taşlarını sökerek polislere atmasının ve buna benzer terör olaylarının hesabının verilmesi gerekir.
Türkiye'de DİSK'in yönettiği yasa dışı gösteriler, önceki yıllarda da çok acı olaylara sebep olmuştur. 15-16 Haziran Olayları (1970), âdeta bir ayaklanma hareketi gibidir. 1 Mayıs 1977'de Taksim'de yapılan gösteride, 36 kişi hayatını kaybetmiş ve 126 kişi yaralanmıştır. Taksim olaylarında, kontgerilladan, CIA'dan tutunuz da, bir başka marksist gruba kadar çeşitli grup ve kesimler suçlanmış; ancak olayın failleri tam olarak ortaya çıkarılamamıştır.
12 Eylül Darbe Yönetimi, Taksim'de 1 Mayıs gösterisi yapılmasını yasaklamış ve bu yasak günümüze kadar devam etmiştir.
* * *
Vilayetlerde, 'İl Güvenlik Komisyonu' her yılın Ocak ayında toplanarak yıl içerisinde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yerlerini tespit ve ilân eder. Bu tespitlerde bulunulurken, genel güvenlik ve kamu düzeni kriterleri gözönüne alınır. Bu yıl başında da İstanbul İl Güvenlik Komisyonu, toplantı yerlerini tespit ve ilân etmiş; buna karşılık 1 aylık süre içinde herhangi bir itiraz vâki olmadığı için bu mahaller kesinleşmiştir.
Gerçekten de, İstanbul'da Taksim Meydanı ile Ankara'da Kızılay, 1 Mayıs ve benzeri gösterilerin yapılması için güvenlik bakımından uygun değildir. Son 28 yıldır bunun tartışması yapılır ve huzursuzluğu yaşanır. Bu defa da İstanbul Valiliği'nin, Taksim alanının 1 Mayıs gösterisi için verilmeyeceğini resmen bildirmesine karşılık, sendikaların hukuka aykırı olarak yasa dışı gösteride bulunmakta ısrar etmesini meşru bir hak olarak kabullenmek imkânsızdır.
Nitekim, bu gayrimeşru durumu gören Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonları ısrardan vazgeçmişlerdir. Ancak DİSK'in ve olayları istismar etmek için provokasyona girişen terör odaklarının yasa dışı eylemleri, olayların büyümesine yol açmıştır.
Bu olaylarda İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü görevini yapmıştır. Polisin, dengesiz güç kullandığı ve sert davrandığı görüşlerine katılmıyoruz.
Olaylarda can kaybı olmaması ve yaralananların çoğunun polis olması da zaten bu iddiaları geçersiz kılmaktadır. Polis, 1977'den çok farklı bir anlayışla, planlı ve itidalli davranmış; olayların bastırılmasında modern araç ve teçhizat kullanmıştır.
* * *
Hükûmetin, kamu güvenliğinin sağlanması konusundaki kararlı tutumunu ve 1 Mayıs'ı 'Emek ve Dayanışma Günü' olarak ilân etmesini müspet karşılıyoruz. Lâkin, sırası gelmişken şu tespiti de yapmak zorundayız: Ne yazık ki, Hükûmet, 'kriz yönetimi' konusunda pek başarılı olamıyor. 1 Mayıs 'Emek ve Dayanışma Bayramı' olarak pekâlâ ilân edilebilir ve hiç değilse işçiler için tatil yapılabilirdi. Güvenliğin sağlanması zor olsa da, 1 Mayıs toplantısı için Taksim meydanı tahsis edilse; Başbakan, çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Siyasî Partiler kolkola İşçi Bayramı'nı kutlasalar, fena mı olurdu? Gene bir kısım provokatörler olay çıkarmaya çalışırlardı ama bu huzursuzluk yaşanmazdı.
2009'un 1 Mayısı'nda bir huzur ve kardeşlik tablosu görmek istiyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.