Operasyona davetiye
Ne diyor BDP?
-Biz PKK'ya eylemsizliğe devam et diyemeyiz!
Ne diyor KCK?
-Şunlar şunlar olmadı, eylemsizlik sona erebilir.
Ne diyor İmralı?
-Marta kadar süre vermiştim, bir şey yapılmadı, ben artık devreden çıkacağım.
Ne demek bütün bunlar?
PKK yeniden savaş başlatabilir demek.
Yani bir tür tehdit. Yani seçimler öncesinde AK Parti'ye, "Eğer PKK'nın eylemsizliği seçimlerde senin işine geliyorsa, onu elinden alıyoruz, işte savaşa başlıyoruz artık sen düşün. Bölgede gerilla cenazeleri, ülkede asker cenazeleri olacak, gerilim tırmanacak. Bölgeden oy alamayacaksın!"
Ölüm üzerine bir oyun.
Bölge tedirgin.
İmralı-KCK- BDP, ısrarla hükümetin hiçbir adım atmadığını iddia ediyor.
Hükümet ise kendine bir takvim belirlemiş, evet bir yandan "devlet adına" İmralı ile görüşmeler sürüyor, bir yandan adımlar (evet küçük adımlar) atılıyor.
Ancak bu küçük adımların bile, acaba BDP'yi, KCK'yı tedirgin ettiği söylenemez mi?
Yani şöyle bir tedirginlik:
-AK Parti, bölgede inisiyatifi elinde tutuyor. Bu, bizim inisiyatif kaybımız anlamına geliyor. Entegrasyon derinleştikçe, bizim farklılaştırıcı çizgimiz güç kaybediyor. Oysa Kürtler için ne olacaksa, bizim inisiyatifimizle, bizim baskımızla olduğu görülmeli. Kürtler üzerinde mutlak hakimiyetimiz olmalı.
KCK-PKK-BDP-İmralı çizgisi, bir yandan silahı elde bir tutarak, bölge üzerinde böyle bir hakimiyet tutkusunu sürdürmüyor mu?
Bu sebeple, bu "tekel"i kırmaya yönelik sivil hamleleri tehdit etmedi mi, bu sebeple Şivan Perver'i boğmak istemedi mi, Orhan Miroğlu'nu boğmak istemedi mi?
Bu çizginin boğmak istediği, sadece AK Parti iradesi mi?
Hayır.
Bu, etkinliği kaybetme telaşından yola çıkarak, yeniden silahı etkinlik aracı olarak kullanma hesabı.
Bu, böyle bir hesaba "Kürt sorunu"nu alet etme çirkinliği.
Başlığa, "Operasyona davet" ifadesini koydum.
Aslında, "Silah yeniden devreye girer" tehdidi, mukabil bir silahı devreye sokma hamlesi değil mi?
Görünen şu:
PKK eylemsizlik uygulaması yapıyorsa, açık bir anlaşma olmamasına rağmen, asker de operasyon yapmıyor. Küçük birkaç olay dışında neredeyse ölüm yok. Asker de ölmüyor, PKK'lı da...
Şimdi PKK yeniden eyleme geçerse, yani adam öldürmeye başlarsa, yani şehirlerde sabotaj yaparsa, belli ki bunun karşılığı da olur. KCK-PKK-BDP-İmralı, silahlı eylemi meşrulaştırıyorlarsa, buna cevap vermek, devlet için on kere meşru olur. Yani eğer, bu çevreler, şu anda zımni bir eylemsizlik-operasyonsuzluk anlaşması ile can kayıplarının olmadığını düşünüyorlarsa ve bu açıklamalar, anlaşmayı bozmak anlamına geliyorsa, bunun çok açık bir "operasyon çağrısı" yani "ölme-öldürme çağrısı" olduğu muhakkaktır.
-Hükümet bizi eylemsizliği bırakmaya mecbur etti!
Bu iddia, gelecek ölümlerin hiçbirini meşrulaştırmaz. Bu adamlar canlar üzerinde oyun oynuyorlar. Ne de olsa, ölenler dağdaki gençler, askerdeki gençler. Sayılara üç beş daha katılmış, üç beş ana daha ağlamış, ne olacak! Önemli olan, bölgede inisiyatifleri kurtulsun. Can üzerinde kumar oynamaya doymadılar.
Dünyanın en çirkin, en kanlı oyunu bu!
İran yanlış yapıyor!
İran'da bir şeyler oluyor. İktidardaki kadro, dini meşruiyeti "kullanarak" muhalif herkesi biçiyor. Geçen gün Meclis'te, iktidar yanlısı milletvekilleri, Kerrubi ve Musavi'nin başını istediler. Sonra da tutuklamalar geldi. Her iki isim, devrim sürecinde görev almış simalar. Yani devrim ideolojisi ile sorunları yok ama iktidardaki kadro ile sorunlular.
Böyle bir durumda ne yapmak lazım?
Rakipleri, "devrimle sorunlu" gösterip biçmek lazım.
Bu öteden beri ya mevcut kutsalları kullanıp ya da kutsallar oluşturup rakipleri kutsalla vurma yöntemi...
"Devrime ihanet" dediniz mi, akan sular dursun, sehpalar kurulsun.
Bu zulümdür ve zulüm payidar olmaz.
İran'da da olmaz.
İran halkını, "Amerika'nın demokrasi vaad"ine mahkûm hale getirmektir asıl cinayet...
Şu an İran'a en lazım olan şey, iktidardakilerin kendi kendilerine bir kere daha bakmaları ve zulme yönelip yönelmediklerini sorgulamalarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.