Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Nedim Şener niçin alındı?

Nedim Şener niçin alındı?

Soner Yalçın gözaltına alındığında, “Her şeyin Ergenekon torbasına tıkıştırılması, bu soruşturmayı sulandırmaktan öte bir işe yaramaz” mealinde bir yazı yazmış, biraz da tepki toplamıştım.

Beni, Soner Yalçın’ı ve Oda TV’nin faaliyetlerine aklamakla suçladılar...

Hayrola saf mı değiştirmişim?

Kapağı Nişantaşı’na atıp “kurtulan” birileri gibi ben de sosyeteye intisap etmeye mi çalışıyormuşum?

Transfer mi bekliyormuşum?

Kankam Ertuğrul Özkök’e verdiğim sözü mü yerine getiriyormuşum?

Bir açığım mı varmış?

Neymiş?

Tabii ki hiçbiri... Ne transfer bekledim, ne birilerine söz verdim, ne de belli odaklara yaranmaya çalıştım. Sadece, o berbat benzetmeyle “yüreğimin sesini dinledim” ve hakkaniyetten yana oldum.

Soner Yalçın’ı tanımam...

Sitesini izlemem...

Kitaplarını kötü, önyargılı ve “cahilce” bulurum.

Sevilay Yükselir’e yaptıklarını ise, asla bağışlamam.

Fakat, Soner Yalçın’ın Ergenekon üyeliği, bana, “zorlama ve türetilmiş bir bağlantı” gibi geliyor. Bu konuda hâlâ ikna olabilmiş değilim...

Haa, “halkı kin ve nefrete tahrik” suçunu işlemiştir, manipülasyona kalkışmıştır, “darbecilikten” yargılanan bir örgüte yol gösterici katkılar sunmuştur, Halk TV’yi satın almak için Kılıçdaroğlu’na haberci göndermiştir, CHP yandaşlığına talip olmuştur...

Olabilir.

Bütün bu fiiller yargılamayı gerektiriyorsa, yargılanır.

Gerektirmiyorsa, yargılanmaz.

Benim itirazım, bütün hesabın “Ergenekon münderecatı” içinde görülmesine ve hoşa gitmeyen fiillerin aynı torbaya tıkıştırılmasına...

Oysa, ortada çok ciddi bir örgüt var... Bu örgüt cinayetler işledi. Sağa sola bombalar koydu. Darbe planları hazırladı. TSK içindeki darbeci odaklarla ortak eylemlere kalkıştı. Bürokrasiyi “denetimine” aldı. Yargıda “arka bahçe” düzeni oluşturdu.
Kısacası, “demokratik işleyişi” akamete uğratabilmek için, elinden gelen bütün pisliği yaptı.

Bu örgütle halleşmesi gerekenler, beşinci sınıf gazetecilerle ve onların çocukluk hastalığından öte gitmeyen faaliyetleriyle uğraşıyorlar. Hem, “polis devleti” iddiasını güçlendirmiş oluyorlar, hem de ciddi bir “demokratikleşme ve çetelerle mücadele” programıyla gelen hükümeti zor durumda bırakıyorlar.

Nedim Şener’e gelince...

Nedim’i tanırım. Arkadaşımdır.

Tanıdığım ve “çalışmalarını” bildiğim Nedim Şener’in darbecilerle, antidemokratik çevrelerle, çetelerle, manipülasyon odaklarıyla hiç işi olmadı...

Demokrattır, meşruiyetten yanadır...

En azından ben öyle biliyorum ve şahadet ediyorum.

Gazeteciliğini beğenmeyebilirsiniz, bazı araştırmalarını önyargılı bulabilirsiniz... Üslubundan hoşlaşmayabilirsiniz... İsmi, bilgisi hilafına, birtakım ajandalara da geçmiş olabilir. Ama bu, “terör örgütü üyesi” olduğu anlamına gelmez. Yazıktır... Bühtandır...

Gözaltına alınmadan birkaç gün önce konuşmuştuk.

Soner Yalçın’ı hiç tanımadığını, iddia edildiği gibi Hanefi Avcı’yla bir teşrik-i mesaisi olmadığını söyledi.

Soner Yalçın’ın bilgisayarına sızdırıldığı öne sürülen belgede adı geçtiği için de öfkeliydi; “Hayatta tanımadığım, düşüncelerine katılmadığım Soner Yalçın hakkında, ismimi kullandığı için suç duyurusunda bulundum. Yakasını bırakmayacağım...” dedi.

İhtimal ki, mahut belgede adı geçtiği için gözaltına alındı.

Bilmiyorum..

Bu gibi durumlarda, “bekleyelim, görelim...” denir.

Bekleyelim de, Ergenekon’un “bir numaralı sanığı” dışarıda, elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Ama “bekleyelim, görelim” denilen gazeteciler üç yıldır tutuklu...

Bu da beni çok rahatsız ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi