İttifakın şansı var mı?
Yüzde 10 barajı, küçük partileri kaçınılmaz biçimde ittifaka zorluyor.
Seçmenin, oyum boşa gitmesin yaklaşımı dikkate alındığında, yüzde 10'un altında gözükmek, başlı başına bir oy kaybı sebebi çünkü.
İttifak arıyor şeklinde gözükmek de bir zaaf gibi telakki edildiği için, partiler, açıktan ittifak aradıklarını da seslendirme eğiliminde değiller.
Bir diğer konu, ittifaka ihtiyacı olan her partinin birbiriyle ittifak yapamayacak farklılıklar içinde olması yani ittifak yaptıklarında birbirine oy kaybettirme ihtimalinin bulunuyor olması hususu...
Bir başka problem, "çatı parti"yi tespit noktasında karşılaşılan güçlükler... "Kim olsun" sorusu, bir yandan itibar sorgulamasına yol açıyor, bir yandan seçime kendi adına girmemenin doğuracağı hukuki sorunları beraberinde getiriyor.
Bu zorluklara rağmen zorunluluklar, yine de bazı partileri ittifak arayışına sevk ediyor.
Erbakan Hoca'nın vefatından önce de, ittifak görüşmeleri yapıldığı biliniyordu.
Denebilir ki, bu konuda en tecrübeli kadro Saadet Partisi çevresinde bulunmaktaydı.
Erbakan Hoca da hem koalisyon hem ittifak tecrübesi en çok olan siyasetçiydi.
O görüşmelerde ne oldu, bazı açıklamalar yapıldı ama bütünü bilinmiyor.
Saadet Partisi, Abdüllatif Şener'in Türkiye Partisi, Demokrat Parti, Haydar Baş'ın Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi ittifak görüşmelerinde ismi geçen partiler.
İttifak görüşmeleri hakkında bir açıklama DP'nin başına geçen Namık Kemal Zebyek'ten geldi. O, Erbakan Hoca'yı hastanede ziyaret ettiğini, ayrılırken Hoca'nın kendisine "Namık Kemal Bey, vatan tehlikede. Vatanı sen kurtarabilirsin" dediğini nakletti.
Bu arada, "ulusalcı cenah"tan ittifaka çengel atma yönünde girişimler oluyor.
Mesela günlük yayınlanan Aydınlık, Erbakan Hoca'nın vefatıyla ilgili haberi "Son sözü vatan oldu" şeklinde vererek, sıcak ilişki görüntüsü içine girdi.
Bu arada ittifak arayışları içine Demirel'in, Cindoruk'un adı karışıyor. Cindoruk Aydınlık'la buluşuyor. Sadettin Tantan'ın adı devreye giriyor.
Has Parti, bu çalışmalar içinde yer almamayı tercih ediyor.
Büyük Birlik'in "ulusalcı cenah"la yan yana görünme noktasında rezervleri olması tabii.
İki soru var:
Bu ittifak olur mu?
Bu ittifak olsa bile beklenen olur mu?
Birinci sorunun bana göre cevabı "Bu ittifakın gerçekleşmesi son derece zordur."
İkincisinin cevabı ise bu ittifak gerçekleşse bile, birlikteliğin "çarpan" etkisinden çok "bölen" etkisi yapma ihtimali vardır.
Bir kere her bir parti, kendi tabanına, diğer partilerle işbirliği yapıyor olmanın gerekçelerini anlatma zorluğu ile karşı karşıyadır.
Bu noktada gerekçe olarak bir, bizim insanlarımızın Meclis'te yer alması her türlü mahzuru görmezden gelmeyi gerektirir diye inandırmak lazım.
Ve iki, AK Parti'ye karşı olmak, herkesle ittifak yapabilmeyi meşru hale getirir kanaatini pekiştirmek lazım.
Bunlar gerçekleştirilebilir mi?
Ben, çok zor görüyorum.
Saadet ve Büyük Birlik kadroları olmasa bile, diğer siyasi aktörler, geçtiğimiz süreçte çok problemli ilişkiler içine girdiler. AK Parti karşıtlığı bütün bu problemli ilişkileri meşrulaştırmış mıdır? Sanmıyorum.
Bana göre, bu partilerin tabanında önemli bir kesim, diyelim oylarının Ergenekon cenahına gideceğine AK Parti'ye gitmesini tercih edecektir. Hele bir de, önde her şeye rağmen buluşmayı sağlayacak olan karizmatik liderler olmayınca, hele bir de gösterilecek adaylar, vazgeçilemeyecek simalardan oluşmadıysa ve hele AK Parti, aday belirlerken, tüm bu parti tabanlarını dikkate alacak bir isimlendirmeyi gerçekleştirebilirse...
Doğrusu ben, Saadet camiasından, Büyük Birlik'ten, Has Parti'den insanların Meclis'te olmasını istiyorum.
Bazen AK Parti adaylarının tespitinde sergilenen zaafa baktığımda kendi kendime, "Neden şunların yerine şunlar olmasın" sorusunu soruyorum.
Ama bu partiler sistemi içinde bunu gerçekleştirmenin reel imkânı nedir sorusunun cevabı da çok kolay değil. Mesela "bu üç parti nasıl ittifak yapabilir" sorusu üzerinde, benim dertlendiğim kadar bu parti yöneticileri de dertleniyor mu bilmem..
Toplum önüne reel, makul, herkesin içini ısındıran bir model konamayınca da, insanlar 8 yılın muhasebesini yapıyor, neden bir 4 yıl daha, dört yıl daha olmasın hesabına giriyor. Çünkü bu 8 yılın, her şeye rağmen, bir sistem restorasyonuna imkân sağladığını görüyor.
Zannederim ki AK Parti de, ittifak çalışmalarının nereye doğru gittiğini görmeye çalışıyordur. Ve zannederim ki, aday belirlerken, oyların geçişliliğini dikkate alacak ve farklı toplum kesimlerinin kendisine akışını sağlayacak isimleri bulmaya çalışacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.