Aslan’ın bütün dişlerini söktün be Adnan!
Gün geldi, Faruk Süren’den yürüttüğün “saat 20:45” mavrasıyla şampiyonluğun tek mimarı gibi hava attın. Gün geldi “Ben adamımı, adaşımı kurda kuşa yem etmem” gibisinden anlamsız, hiçbir mantığa uymayan, ne futbolu, ne transferi ne de insanlarla uyum içinde çalışmayı bilen, adaşını savundun; sonra baktın ki pabuç pahallı, anında arkasından çekiliverdin, kapıya koydun.
Galatasaray’ı da camiayı da, taraftarı da anlayamadın. Hagi gibi sarı kırmızı gönüllerde taht kurmuş bir adamı bile alıp Saftig düzeyine indirdin ki o da senin başımıza sardığın bir ilkellik sarığıydı! Saat 20:45 değil 22:45 Adnan! Galatasaray şampiyonluğa değil küme düşmeye doğru gidiyor. Artık oturma o koltukta, topla tası tarağı, bu kadar çok sevdiğini söylediğin Galatasaray için bas istifayı. Sen de kurtul biz de...
CIA, KGB ve Mossad
Bu üç kuruluş da dünyanın en iyisi olduğunu söylüyormuş. Sonunda “en iyi” olanı kanıtlamak için bir sınav düzenlenmiş. Ormana bir tavşan salınmış, üç örgüte de, teker teker, gidin bu tavşanı yakalayıp getirin denmiş. Önce CIA dalmış ormana. Bütün bitkiler, ağaçlar, madenler, akar sularla birer birer görüşmüş. Ormanın dört bir yanında ajanları cirit atmış. Sonunda bir rapor yazıp “bu ormanda tavşan yoktur!” demiş.
KGB ormana girer girmez her tarafı ateşe vermiş. Özür mözür de dilememiş, sadece “en iyi tavşan ölü tavşandır” gibisinden tek satırlık bir rapor sunmuş. MOSSAD alçak sürünmeyle girmiş ormana. Aradan yarım saat geçmiş geçmemiş bir ayı, kan revan içinde, koşarak ormandan çıkmış. Hem ağlıyor hem de bağırıyormuş: “Yeter vurmayın artık. Tavşanım ben... Tavşanım!”
İniyor dolar çıkıyor dolar
Dalga bir dolardır/Senle bense bir geyik/ Çıkıyor dolar/İniyor dolar/Devrilen bir doların sırtından inip/şahlanan bir doların sırtına biniyor geyik/ Ve Doların sahibi/ Mermerden bir heykel gibi/ Oturuyor dümende sırıtarak hafifçe/ Aman geyik, uyanık ol geyik/ Dikkat isterim, oyun oynamasın sana dolar/ Sakın özünü, mermer heykelin hilesinden./
Çıkıyor dolar/ iniyor dolar/çıkıyor do/
İniyor do/Çık.../İn.../Çık...
Salkımsöğüt ve Bahri Hazer Nazım Hikmet’in, sanat çevrelerini aşarak halkla kucaklaşmasını sağlayan şiirler... Bahri Hazer, şiiri o denli sevilmişti ki, Odeon Şirketi Nazım’ın kendi sesinden, plağını piyasaya sürmüş ve ilk gün hepsi satılınca İsmet İnönü Odeon’u aratarak, plağın yeni baskılarının yapılmamasını emretmişti. O sıra ne şiire ne de Nazım’a yönelik bir yasak vardı. Yıllar sonra Çankaya Köşkü’nde bir yemekte, Mustafa Kemal, yaverine dönerek : “Şu Bahri Hazer’in plağı olacak bir yerlerde... Bulup da pikaba koyuver çocuk. Kulağımızın pası gitsin!” deyince, başta İnönü, sofradakilerin buz kesildiğini, “Atatürk’ün Sofrası” adlı kitabın yazarı İsmet Bozdağ’dan dinlemiştim yıllar önce...
Kuzeye çevir burnunu kuzeye
Bu telsiz konuşması Ekim 1995 yılında kaydedildi ve 10 Ekim 1995’de ABD Deniz Kuvvetleri Harekat Daire Başkanlığı’nca açıklandı. Telsiz görüşmesi Florida açıklarında kaydediliyor:
- Lütfen 15 derece Kuzeye doğru yönelin; yoksa çarpışacağız!
- Siz 15 derece Güneye yönelin: böylece çarpışmaktan kurtuluruz!
- Ben ABD Deniz Kuvvetleri’nde görevli bir geminin kaptanıyım. Yön değiştirin hemen!
- Hayır. Siz yön değiştirin!
- Burası Uçak Gemisi Enterprise! Dünyanın en büyük gemilerinden biri, senin anlayacağın!! Hemen 15 derece Kuzeye yön değiştir!
- Burası Florida Deniz Feneri. Sen karar ver ne bok yiyeceğine!
(Emekli Deniz Albay Candemir Cihangiroğlu’na teşekkürler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.