Engin Ardıç

Engin Ardıç

Yaptı gene yapacağını

Yaptı gene yapacağını

İnternet'te sitecilik eden oğlanların pek sevdikleri bir deyimdir bu: Yaptı gene yapacağını...
Bu deyimi genellikle magazin yıldızları ya da düşmanlık güttükleri köşe yazarları için kullanırlar ama bu sefer TÜSİAD'a cuk oturdu. (Ben oturttum. Onlar TÜSİAD'ı falan eleştiremezler, ya akılları ermez, ya boylarını aşar.)
TÜSİAD yeni anayasa konusunda ortaya attığı görüşlerinden caydı.
Tırstı, geri bastı.
Sorumluluğu danıştığı "akademisyenlere" yıktı, "bizim kendi görüşümüz değildir" diye kıvırttı.
Olacağı da buydu, TÜSİAD yaptı gene yapacağını...
Ümit Hanım'ın "değiştirilemez maddeler bile değiştirilebilir" şeklindeki cesur teklifi, bir yandan basının Ergenekon oğlanlarından tepki gördü ("bunlar karı koca ikisi de komik yaratıklardır" falan diye aşağılandılar), bir yandan da Kürt çevrelerinden elbette destek...
TÜSİAD'ın kendi içindeki "eski kuşak" üyelerinden de tepki geldiğini söyleyenler var. (Ümit Hanım "ağır top" tabir edilen bu eskilerle yeniler arasında denge kurmaya çalışıyormuş ve çok sıkıntıdaymış, bir tür "koalisyon lideri" gibi...)
Laf aramızda, tasarıya biz de "bayrağı başkenti nereden çıkardınız şimdi" diye burun kıvırdık. TÜSİAD meseleyi gereksiz yerlere saptırıyor, asıl derdinin "başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemine geçilmesini önlemek" olduğunu fazlaca belli ediyordu. Siz isterseniz bunu "iplerin İstanbul sermayesinin elinden bütün bütüne çıkıp Anadolu'nun eline geçmesini önlemek" şeklinde de okuyabilirsiniz. (Bize "sen ne biçim liberalsin" diye kızan ahmaklar da böyle okusunlar.)
Ama işte, anlı şanlı TÜSİAD kimseye "höt" diyemez hale de gelmiş.
Hey gidi, "Ecevit'i devirmiş" şanlı sermaye...
Eskiden postalı görünce pısan İstanbul sermayesi, artık kendi gölgesinden korkar olmuş, sopanın ucuna gerek kalmamış.
Anayasa hukukçuları da bir daha TÜSİAD'ı ciddiye alıp ona taslak maslak hazırlamaya kalkmasınlar, iyot gibi ortada bırakılma tehlikesi var! (Profesör Bülent Tanör'e rapor hazırlatıp sonra onu nasıl terkettiklerini hatırlayalım... Hani canım, CHP'nin Kürt raporu yazdırıp sonra arkasında duramaması gibi!)
Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, 1969 yılında kendisine yönelttiğim "devrimci eylemlere niçin katılmıyorsunuz" sorusuna, "bunlar sıkıyı görünce kaçarlar, beni bokun içinde bırakırlar" şeklinde veciz bir yanıt vermişti... Benim kulağıma küpe olmuştu, TÜSİAD'la iş yapacak bilim adamlarına da olsun.
İstanbul sermayesi, yeni anayasa konusuna bir daha girmesin, ciddiye alınmayacaktır.
Yeni anayasa, tarihte ilk kez bir güç olarak, hem de bir itici güç, bir "force motrice" olarak sahneye çıkan Anadolu sermayesi ve onunla işbirliği yapan halkın temsilcileri tarafından hazırlanacaktır... Burjuva olamamış, "yalnızca zengin" kalmış İstanbul sermayesi ve solcu görünmeye çalışmakla birlikte onun dümen suyunda giden postal hayranı İstanbul aydınları tarafından değil...
Hiç kendinizi kandırmayınız: Pek öyle dişe dokunur bir tartışma martışma da olmayacaktır, çünkü herkes kendi bildiğini okumaya pek yatkın görünüyor.
Anadolu sermayesi, bir "yerel burjuvazi" doğuruyor.
Hele şükür!
Ve de, tıpkı iki yüz küsur yıl önce Bordeaux'lu şarap tacirlerinin (Girondin'ler) ya da Lyon'lu dokumacıların Parisli küçük burjuva aydınlarıyla (Jacobin'ler) çatışmaları gibi, İstanbul'la (ve de tabii Ankara kodamanlarıyla) çatışıyor.
Müsademe-i menfaatten, barika-yı terakki doğacaktır.
Ve de Türkiye "normal" bir ülke olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi