Diye soruyor Rukiye Gülşen, Saadet Partisi Alanya teşkilatından. Ne acı ki olamıyor. Olamıyor, çünkü bu Cumhuriyet her ne kadar kadının örtüsünü savunmak adına kurulmuş bir cumhuriyet de olsa başörtülü kadınları baş belası gören bir rejime dönüşmüş halde. Ezilmesi, yok edilmesi gereken varlıklar yani. Diğer insanların sahip olabileceği haklardan, devlet gözündeki imtiyazlardan mahrum bırakılmaya layık yaratıklar yani. Olamıyor çünkü, Nene Hatun’ları çoktan unutmuş, tarihe gömmüş bir cumhuriyet. Olamıyor çünkü iffet, namus sembolü olarak gördüğü örtüyü Fransız’lara çoktan süngületmiş bir cumhuriyet. Bakmayın Atatürkçü geçindiklerine, işlerine gelince 1920’lere çakılı kalmayı bir meziyet bilirler ama çıkarlarına dokunan bir “başörtüsü” gündeme gelirse ne Nene Hatun’u hatırlarlar ne Zübeyde Hanım’ı. Öyle bir cumhuriyet! Başörtülü milletvekili olamaz mı? Ne acı ki olamıyor! Olamıyor çünkü “Müslüman” geçinenler çoook geç kaldı. Nede mi? Ses çıkarmakta. Bu ülke tarihinde şehir şehir, köy köy pardösü başörtüsü dağıtıldı. Niye mi? Kadınlar çarşaflarını çıkartsınlar, “e bari şunları giyiversinler” diye. Ne zaman? 1945’te. Kimler tarafından? CHP Kadın Kolları tarafından, Cihan Aktaş yazıyor. Bugün küçülmüş de küçülmüş bandanaya dönüşmüş başörtüsüne dahi tahammül edemeyenlerin anneleri bunlar. “Müslüman” ne yaptı o zaman! Sesini mi çıkarttı, itiraz mi etti... hiç sanmam. Kös kös boyun büktü, dondu yürüdü... Şapkayı çoktan geçirmişti başına zaten!
Hilal Kaplan serzenişte bulunuyor. Başörtülü aday yoksa oy da yok! kampanyasına muhafazakar kesimin ilgisizliğinden. Hangi muhafazakar kesim, Hilal Kardeşim? 1986’da Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda yasağı protesto için oturma eylemi yaptığımızda bize dönüp bakmayan muhafazakârdan mı söz ediyorsunuz?.. Çiçeği burnunda bir tıp öğrencisiydim ben o zaman. Yalnız bırakılmış birkaç genç kızdık o zaman. Hemen fastforward düğmesine basalım. Yıl 2001. Kartal İmam Hatip Lisesi önünde başörtüleri başlarından çekilerek çıkartılan küçük kızlar! Kaç kişi vardı yanlarında dersiniz? On, onbeş, yirmi... haydi diyelim yüz... anne babalarıyla yüz... Muhafazakar kesim mi kalmış bu ülkede Hilal Kardeşim! Ne oldu hani yasak üniversitelerde bitmişti! Ankara Üniversitesi’nde neler oluyor! Başörtülü öğrencinin tedavisi reddediliyor. Yer: Mediko Sosyal Tesisleri, e-Haber Ajansı bildiriyor. Hafta sonu YGS yapıldı. Başörtülü öğrenci hüngür hüngür ağlatıldı. Hani yasak bitmişti!
Bakın partilere ne güzel de kıvırtıyorlar -bu ifademden dolayı beni mazur görünüz.- Biri çıkıyor, kem küm, çok istermiş de başörtülü milletvekili olmasını ama bu seçimde olmalı mıymış... mışmışmış. Diğeri çıkıyor, bugün Mersin’e giderken ertesi gün tersine gidiyor. Paparayı yiyor ya partisinden, bir anda hizaya geliyor. Başında başörtüsü, orada burada başörtülü milletvekili fikrini destekliyorum derken, içten içe “aman ha yapmayın, sakın ha!” diyeni saymayacağım bile. Onun hali tam “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir”e müstahak çünkü!
Filiz Öcal AK Parti İstanbul 3. Bölge aday adayıymış... AK Parti bu seçimde ille de kadın diyor ya! Bu seçim kadınların seçimi olacakmış ya! Öcal’ın kendi ifadesiyle, engelli olduğunu duyunca teşkilat, adaylığından daha da memnun olmuş. Ancak mülakat günü gittiğinde Filiz Öcal’ın başörtülü olduğunu görünce teşkilatta yaşanan hayal kırıklığıyla yıkılmış o da.(e-Haber Ajansı). Ne güzel değil mi(!) Engelli ama başörtüsüz! Kadın ama başörtüsüz! Ne olursan ol gel, ama başörtüsüz ol da gel yani! Topçusu, sazcısı, çalgıcısı, açığı, “açılanı”, açılıp da saçılanı hepsine bir yer var AK Parti’de! Diğer partileri saymıyorum bile.
‘Başörtülü aday yoksa oy da yok!’ kampanyasını görmezden gelen siyasetçiler, el ovuşturup başörtülüye sabır tavsiye eden partililer, Müslüman başörtülü kadınların marjinalize edilmesine katkıda bulunacağınıza “Başörtülü kadın yoksa kadın da yok!” diyebiliyor musunuz! Bizim durduğumuz yerde başörtülü aday yoksa oy da yok!