Aday sürprizlerine hazır olalım...
Önümüzdeki pazartesi günü, partiler milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu'na teslim edecekler. Tabii ki gözler, AK Parti ve CHP listelerinde olacak.
AK Parti'de kaç milletvekilinin ve kimlerin aday olamayacağı en çok merak edilen konu. Sayın Başbakan'ı üzenler oldu, yorulanlar var, parti tabanının memnun olmadıkları var. Bu yüzden listelere konmayacakların sayısı iki yüzü bulur diyenler var.
Başbakan Erdoğan 12 Haziran sonrası için "ustalık dönemi" olacak diyor. Acaba Sayın Başbakan bu ustalık dönemi için nasıl bir AK Parti Meclis Grubu düşünüyor? Bunun cevabını da listelerdeki isimlerden anlayabileceğiz. Son grup toplantısının kapalı bölümünde, "Tecrübeli arkadaşlarımızı da dinlendirebiliriz." dedi. Tahminlerin ötesinde de sürprizler olabilir.
İktidar partilerinin gittikleri her seçimde, listelere konulmayan milletvekilleri, hemen o gün, bir küskünler ordusu oluşturmuştur. Başbakan Erdoğan'ın 2007 seçimlerinden böyle bir tecrübesi var. Yine 11 Nisan Pazartesi günü saat 17.00'den itibaren yaşanacak sarsıntıyı az çok tahmin ediyordur. Son grup toplantısında söylediği şu sözler sarsıntıyı azaltmaya yönelik: "Siyaset, sadece bu çatı altına girmek değildir. Siyaset, başka kurum ve kuruluşlarda da yapılır. Aday olamayınca kaybolmamalıyız. Hizmete devam etmeliyiz. Aktif siyasetin yeri sadece Parlamento değil..."
Fakat insan bu. Aday olamayınca, yine de konuşanlar çıkacaktır. Siyasî tecrübesi olan biri olarak söyleyeyim. Küskünler, parti tabanından ve kamuoyundan asla destek bulamazlar. Halk, "milletvekili olurken iyiydi, şimdi niye söyleniyorlar?" der ve sızlanmaları dinlemez. Kim ne kadar itiraz eder, sesini yükseltirse o kadar mahcup olur.
İkincisi, siyaset uzun soluklu bir iştir. Daha çok da çelme olur, engelleme olur. Siyaset düşe kalka yapılır. Yılmayan, başkaları ile uğraşmayan ve daha çok çalışan için yeni fırsatlar çıkar. Bir de bu iş kısmet işidir.
Ben 1983'te Yalova Anavatan Partisi kurucusu oldum. Halil Şıvgın Bey, benim gençlik yıllarından beri arkadaşım. O sırada partinin genel başkan yardımcısıydı. Benim Çankırı'dan evli olduğumu bildiği için; "Hüseyin, İstanbul'da büyük sıkıntı var. Özal, kontenjan kullanacak. Seni seçilecek yere koymamız çok zor. Gel Çankırı'dan ikinci sıraya koyalım." dedi. Ben, "Düşünmüyorum." dedim. Çankırı'da üç milletvekilliğini de Anavatan Partisi kazandı. Kısmet dediğim bu.
Ama asıl anlatacağım başka. Yalova o zaman ilçeydi. İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı oldum. Aynı listede olduğumuz rahmetli Orhan Ergüder abinin (17, 18 ve 19. Dönem ANAP milletvekilliği yaptı) nasihatini hiç unutmuyorum. Fizik öğretmeni olduğum için bana "hoca" derdi. "Bak hoca" dedi. "Ben siyasette altı defa bıçaklandım. Bıçaklanınca bağırmazsın. 'Beni bıçakladılar' diye sağa sola koşturmazsın. Yanında tampon taşırsın. Bıçaklanan yere tamponu basar, yoluna devam edersin..."
Benim de aday olamayacaklara, listelerde yer alamayacak milletvekillerine tavsiyem, küskünlük, dargınlık ve tepki yolunu seçmemeleridir. Tam tersine, "nöbet değişimi", "yola devam" demelidirler. Siyasette nadasa kalmak da vardır. Örneği çoktur. Bir dönem dinlenir, yine Parlamento'ya gelebilirsiniz. En doğrusu; aranılan adam olmaktır. Yüzsuyu döken, hırs gösteren, kazanıyor gözükse de kaybeder...
11 Nisan akşamı, aday listeleri ile ilgili şok sürprizlerin büyüğü CHP'de yaşanacaktır. "Yeni CHP"nin ne olduğunu, Sayın Baykal'ın CHP'nin başından ayrılmasıyla başlayan süreci nasıl okumak gerektiğini de anlamış olacağız. "CHP'de aslında ne oldu?" sorusunun cevabını nihayet öğreneceğiz. Tahminim, CHP'de kopacak gürültü, AK Parti'dekini bastıracaktır. Listelerde yer alamayacakların itiraz gerekçeleri de ön seçim yapılan illerdeki feryatlardan şimdiden belli olmuştur: "CHP'de mezhepçilik yapılıyor, Alevi adaylar listelere yerleştirildi..."
11 Nisan akşamı, seçim sathımailine girdiğimizi göreceksiniz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.