Sivil itaatsizlik
Sivil itaatsizlik, demokrasilerde yönetimin veya hukuka (özüne, idesine) aykırı görülen bir kanunun değişmesi için başvurulan bir protesto eylemidir. Genel bilgi kaynaklarında verilen şu tarif bu eylemin mahiyeti hakkında bir fikir edinmek için yeterli görünüyor:
"Hukuk devleti idesinin içerdiği üstün değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir protesto eylemidir".
Bu eylem şu şekillerde uygulanıyor: Oturma, yere uzanarak halı oluşturmak, işgal, genel greve çağrı, imza toplama, yayınla kendini ihbar, sınır geçme, kira boykotu, ölüm orucu, yasaklanmış sempati gösterileri.
Bu eylemin dört unsuruna dikkat çekmek istiyorum:
1. Bu eylem üstün değerler uğruna yapılacak.
2. Eylem şiddet içermeyecek.
3. Tarafların dışında kalan insanların daha üstün haklarını ihlal etmeyecek.
4. Eylemciler yasağı çiğnedikleri için kendilerine uygulanacak hukuki yaptırıma razı olacaklar.
Ülkemizde uygulanan sivil itaatsizlik eylemlerinde bu üç unsurun bazen ihlal edildiğini veya gözönüne alınmadığını görüyoruz. Ülkede vazifeleri kanuna itaati sağlamak olan devlet yetkilileri ve memurları, kanuna aykırı davranan şahıs ve gruba mani olmaya çalışacak, gerektiği takdirde gözaltına alacak ve yargıya teslim edecektir. Sivil itaatsizlik nasıl bir demokratik hak olarak görülüyorsa, kanun adamlarının itaati sağlamak için vazifelerini yapmaları da öyle "vazife" olarak görülmeli, eylemciler buna razı olmalı, medya da yapılanları, meşru sınırları içinde kaldığı sürece "meşru olmayan, hukuk dışı" bir tasarruf gibi yansıtmamalıdır.
İslam'da yönetimin hukuk dışına çıkması ya üzerinde ittifak edilmiş (icma oluşmuş) bir konuda olur veya müctehidlerin ihtilaf ettikleri bir hükümde olur.
İhtilaf konusu olmamış bir hüküm ihlal edildiğinde bunu düzeltmek üzere -sonu isyana kadar varan- eylemlerde bulunmak bütün Müslümanların vazifesidir.
Müctehidlerin ihtilaf ettikleri (mezheplere göre farklı olan) hükümlere gelince, devleti yönetenler bunlardan birini tercih ederek uygulanmasını ister veya bu hükmü kanunlaştırır. Bu aşamadan sonra ictihad farkı itaatsizliğin meşru gerekçesi olamaz; kişinin şahsi ictihadı veya bağlı bulunduğu mezhebin hükmü ne olursa olsun devletin bütün teb'ası kanunlaşan hükme uymakla yükümlüdür. Eğer bir başka ictihadın ülke için daha uygun, daha faydalı ve hayırlı olduğuna inananlar varsa bunu sağlamak için bazı sınırlı eylemelerde bulunmalarına dince bir engel yoktur.
Pazar günkü yazımda "cami boykotunu sivil itaatsizlik açısından değerlendirmeye" çalışacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.