Gülay Pınarbaşı

Gülay Pınarbaşı

Rabbimiz'in beğenmediği konuşma bozuklukları

Rabbimiz'in beğenmediği konuşma bozuklukları

"Arkadan çekiştirip duran ve kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline." (Hümeze Suresi, 1) ayetinde Yüce Allah insanlarla alay edilmesini yasaklamıştır. Fakat bazı insanlar fırsat bulduklarında karşı tarafın eksikliğini, başarısızlığını veya fiziksel özelliklerini esprilerle, ima yollu konuşmalarla dile getirmeyi alışkanlık edinmişlerdir. Basitliğin kirli kültürünü yaşayan kişilerin karşı tarafı küçük düşürmeye yönelik olan bu konuşma üsluplarının belirgin özellikleri şöyle özetlenebilir:

• Acizlikleri dile getiren konuşmalar yapılması: İnsanların sahip oldukları kimi acizlikler, din ahlakından uzak yaşayan kişiler için önemli bir espri unsurudur. Akıl ve irade ile sürekli olarak ortadan kaldırılması gereken ve aklı başında bir insanın asla konusunu yapmayacağı, dile getirmeyeceği acizlikler, basitlik kültürünü yaşayan kişilerin konuşmalarında geniş yer bulmakta hatta onları güldürebilmektedir. Oysaki insan hiçbir acizliğin konusunu dahi duymak istemez, istemeden duyarsa da bunları duymazdan gelir. Basit insanlar bunun aksine, özellikle acizlikleri ön plana çıkaran espriler yapar ve bunlara gülerler. İlkel eğlence anlayışını yansıtan bu esprilere kimi zaman filmlerde, TV programlarında da rastlamak mümkündür.

• Fiziksel kusurları dile getiren konuşmalar yapılması: İnsanların sahip oldukları fiziksel kusurları dile getirmek de bu konuşma anlayışında önemli bir yer tutar. Örneğin boy uzunluğu genel ortalamanın çok altında olan bir insan ya da farklı fiziksel eksikliği olan bir kimse gördüklerinde o kişinin fiziksel özellikleriyle alay etmek, karşı tarafın eksik ya da vasat özelliklerini ima etmek için o şahsı bu özelliklerinin zıttıyla överek aşağılamaya çalışmak bu konuşma üslubunun genel özellikleri arasındadır. Aslında bu kişiler, son derece gafil ve basit olduklarından içinde bulundukları durumu takdir edenin Allah olduğunu, dilerse kendilerini de benzer eksikliklerle imtihan edebileceğini düşünemezler.

• Alaycı esprilerle veya kötü lakaplar ve sıfatlar takılarak konuşmalar yapılması: Bu konuşma tarzında karşı tarafı küçük düşürmek, ezmeye çalışmak kendi üstünlüğünü ortaya koymak için üslup, ses tonu ve kelimeler özel olarak seçilir. Karşıdaki kişinin eksikliğini ima ederek "bu aslında çok yakışıklı, çok zeki, çok zengindir" gibi alaycı bir üslup kullanılır. Bunların yanı sıra ortamda hata veya sakarlık yapan birisiyle esprilerle dalga geçmek, eğlence konusu edinmek için saflığı ya da iyi niyetiyle tanınan bir kişiyle özellikle ima yollu şakalar yaparak uğraşmak, onun her hareketinden, her sözünden alay edilecek bir şeyler çıkararak şakaya devam etmek, sevmediği, ezmek istediği bir kimseyi bilhassa kalabalık ortamları kollayarak küçük düşürücü şekilde esprilere boğmak, bu konuşma üslubunun çirkin yöntemleri arasındadır. Oysa alaycılık, aşağılama, lakap takma gibi davranışlar, Kur'an'da şiddetle kınanmış ve yasaklanmıştır:

"Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakaplarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 11)

Müminlerin konuşma üslupları hikmetli ve asildir

Müslümanların güzel bir özelliği samimiyetleridir. Bir söz söyleyecekleri zaman bunu 'sözün en güzeliyle' ama 'doğrudan ve açıkça' dile getirirler. Dolambaçlı yöntemleri, imalı konuşmaları asla tercih etmezler. Din ahlakına göre yaşamayan toplumlarda 'laf dokundurma' deyimiyle ifade edilen yöntemlere hiçbir şekilde yanaşmazlar. Yaptıkları esprileri karşılarındaki kişilere mesaj vermek için kullanmazlar. Tavır ve hareketleriyle çevrelerine bir şeyler anlatmaya çalışmazlar. Eğer söylemek istedikleri bir şey varsa, bunu samimiyetle, gönül alıcı bir üslupla, rencide etmeyecek sözlerle, olabilecek en anlaşılır şekilde karşılarındaki kimseye açıklarlar. Amaçları içlerindeki kızgınlığı deşarj etmek, karşı tarafı küçük düşürmek, yaptığı hatadan dolayı o kişiye unutamayacağı bir ders vermeye çalışmak, onun tavrına aynı tarzda bir karşılık vermek değildir. Aksine amaçları, Allah rızası için yalnızca karşı tarafa fayda sağlayabilmektir. Bu niyetleri tavırlarına yansıdığı için, karşılarındaki kişi de onların samimi sözlerinden ya da eleştirilerinden gerçekten istifade eder ve tavırlarındaki eksiklikleri iyice kavrayıp düzeltebilme imkanı bulurlar. Kur'an'da müminlerin bu güzel ahlakları şöyle haber verilmiştir:

"Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir." (Furkan Suresi, 72)

"O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler." (Furkan Suresi, 63)

"Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler. Kötü (murdar) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı (yerinde durma, utunma imkanı) kalmamıştır." (İbrahim Suresi, 24-26)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülay Pınarbaşı Arşivi